Düzenli ilaç kullanması gereken kronik hastalığı olan kişilerin, hamile ve emzikli bayanların, büyüme ve gelişme çağındaki çocuklar ve yaşlıların oruç tutmaması gerektiğinin altını çizen Diyetisyen Banu Özbingül Arslansoru, “Yapılan birçok bilimsel çalışma ile orucun vücuttaki metabolizmayı yavaşlattığı kanıtlanmıştır. Bu kanıtlar doğrultusunda beslenme programımız vücut ağırlığımızı korumak, ağırlık kaybetmemek veya ağırlık kazanmayı desteklemeyecek şekilde olmalıdır” ifadelerinde bulundu.
“Sahur öğününü atlamayın”
“Yeterli ve dengeli beslenmenin Ramazan ayında da sürdürülebilmesi için kesinlikle sahur öğününü atlanmamalı” diyen Arslansoru, “Sahur öğününü atlamak zaten Ramazan ayında yavaş olan metabolizmanın daha da yavaşlamasına, kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine, günün daha verimsiz geçmesine sebep olmaktadır. Dikkat edilmesi gereken ilk nokta sahurda yeterli sıvı tüketimidir. Sahurda midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktiren protein kaynaklarına (yumurta, süt, yoğurt, peynir gibi), vücut direncini arttıran sebzelere (domates, salatalık, yeşil yapraklı sebzeler gibi) ve tam buğdaydan yapılmış tahıllara mutlaka yer verilmelidir. Tuzlu, baharatlı ve salamura gıdalar susuzluğu arttıracağından sahurda bu gıdalara yer verilmemelidir. Çok hızlı sindirilen şeker, beyaz un ve diğer saflaştırılmış şekerleri içeren besinlerden sakınılmalıdır” dedi.
“İftar en az 2 öğüne bölünmelidir”
Arslansoru, “İftara bir bardak su ve 2 – 3 adet hurma ile başlanmalıdır. Karbonhidrat, posa, potasyum ve magnezyum kaynağı olan hurma, aynı zamanda kan şekerini regüle edecektir” diyerek sözlerine şu ifadeleri ekledi;
“Bir anda fazla miktarda yemek yemenin vücuda yükleyeceği yükü azaltmak için iftar en az 2 öğüne bölünmelidir. İftarda sıvı tüketimini artırmak için ilk yemek olarak çorba tercih edilebilir. Çorbanın ardından bir miktar etli sebze yemeği veya ızgara et ile zeytinyağlı sebze yemeği, yoğurt veya ayran tercih edilebilir. Yemekten bir kaç saat sonra ise meyve, az şekerli komposto ya da hafif sütlü tatlı tercih edilebilir. İftarda hızlı ve fazla yemek tüketilmemeli, yavaş yavaş ve küçük porsiyonlar halinde yemek yenmelidir. Uykudan en az iki saat önce besin tüketimi sonlandırılmalıdır”
“Izgara, haşlama ve buğulama türü yiyecekler tercih edin’
Ramazan ayında tüketilen besinlerin pişirilme yöntemlerine de dikkat edilmesi gerektiğini belirten Arslansoru, çok yağlı ve kızartma usulü ile pişirilmiş yiyecekler yerine ızgara, fırında, haşlama veya buğulama yöntemleri ile pişirilmiş yiyeceklerin tercih edilmesini gerektiğini, ayrıca yemeklerin de yavaş ve iyi çiğneyerek tüketilmesi gerektiğini söyledi. Tüm bunların uygulanması halinde iftarda en çok karşılaşılan sorun olan hazımsızlığın da ortadan kalkmış olacağını belirtti.
“İftar ile sahur arasında yaklaşık 10 bardak su tüketin”
Ramazan ayında, özellikle sahurda sıvı alımına önem verilmesi gerektiğini vurgulayan Arslansoru, “İftar ile sahur arasında ise yaklaşık 10 bardak su tüketilmelidir. Taze sıkılmış meyve suları veya az şekerli kompostolarla da sıvı alımını destekleyebilirsiniz. Ayrıca iftar ile sahur arasına kısa mesafeli yürüyüş eklenmeli, böylece hem fazla miktarda yemenin vereceği olumsuzluklar engellenmeli, hem de yavaşlayan metabolizmaya destek olunmalıdır” açıklamalarında bulundu.
“Yemekten 20 dakika sonra doyduğumuzu anlarız”
Diyetisyen Banu Özbingül Arslansoru son olarak “Ramazan’ın yemek kültürü açısından en bilinen özelliği iftar sofralarındaki çeşitlilik ve bolluktur. Oruç nedeniyle gün içerisinde kan şekerinde düşüş olduğundan özellikle iftarda hızlı yemek yenilmekte ve açlıktan dolayı çok miktarda besin tüketme isteği doğmaktadır. Beyin, doyma emrini yemekten 20 dakika sonra verir. Çok hızlı yemek yenildiğinde bu süre zarfında yüksek miktarda, enerjisi yüksek besinler yenilebilir. Bu durum ilerleyen günlerde kilo alımına zemin hazırlar. Bu nedenle yemekler yavaş yenilmeli, besinler ağızda iyice çiğnendikten sonra yutulmalıdır” diyerekkilo alımını engelleyecek önerilerde bulundu.-TRT Haber