İnsanları sinir eden davranışlar

Toplum
WSJ Türkçe’den Elızabeth Bernsteın’ın “Sosyal allerjen”lerle ilgili yazısı… Evim tadilatta olduğu için son günlerde ailemle birlikte kalıyorum ve bu süre boyunca kurdeşen döküyorum. Babamın çalışma od...
EMOJİLE

WSJ Türkçe’den Elızabeth Bernsteın’ın “Sosyal allerjen”lerle ilgili yazısı…

Evim tadilatta olduğu için son günlerde ailemle birlikte kalıyorum ve bu süre boyunca kurdeşen döküyorum.

Babamın çalışma odasında kitap okurken devamlı boğazını temizlemesinin hemen ardından kaşıntılarım başlıyor. Yaklaşık yarım saat sonra annemin çalıştığım odanın kapısını yavaşça açıp “Nasıl gidiyor?” diye sormasından sonra kaşıntılarım feci bir şekilde artıyor.

Anne ve babam harika insanlar ve onları çok seviyorum ancak geçtiğimiz haftasonunu onlardan ayrı geçirdiğimde hiçbir kaşıntım olmadı! Bu da aklıma şu rahatsız edici soruyu getirdi: Anne ve babama alerjim mi var?

Uzmanlar, insanları deliye döndüren davranış ve alışkanlıkları betimlemek için “sosyal alerjen” tanımını kullanıyor. Bu davranış ve alışkanlıkların birkaçı, biriyle ilk tanışmamızın hemen ardından sinirimize dokunmaya başlıyor. Diğerleri ise yavaşça ilerleyerek zaman içinde sinirlerimize dokunmaya başlıyor.

Bağırarak gülen ya da parmaklarını çıtlatan bir insan düşünün. Sürekli sizden 1-0 önde olduğunu kanıtlamaya çalışan kibirli birini ya da yemekten sonra yüksek sesle geğirerek aşçıya iltifat ettiğini sanan birini düşünün.

Çoğu alerjide de olduğu gibi, aslında sinirimize dokunan şey bir hareketin sürekli olarak tekrar etmesi. “İlk defa yanında oturduğunuz iş arkadaşınız yüksek sesle sakız çiğniyorsa buna aldırış etmezsiniz,” diyen Louisville Üniversitesi iletişim profesörü ve psikolog Michael Cunningham sözlerine “Ancak üç hafta sonra, o sakızı çiğnerken boğulmasını dilersiniz,” diye devam etti.

Bu konuyla 15 yılı aşkın süredir ilgilenen Doktor Michael Cunnigham’a göre, sosyal alerjenler (yenildiğinde, solunduğunda ya da dokunulduğunda alerjiye neden olan maddeler- WSJ Türkiye) dört ana kategoride değerlendiriliyor. Bu kategoriler, davranışların kasten yapılıp yapılmadığına ve kişisel olup olmadığına göre ayrılıyor.

Sosyal alerjenlerin ilk kategorisi kaba hareketlerden oluşuyor. Bu tip hareketler kasıtlı olarak yapılmıyor ve kişisel olarak algılanmamalılar. Bu kategoriye sakız çiğnemek veya kalabalık bir alanda bağırarak telefonda konuşmak örnek olabilir. Doktor Michael Cunnigham “Yaptığı davranışın ucu size dokunsa da, bu kişi aslında davranışının sizi rahatsız edebileceğini düşünmüyor,” dedi.

İkinci kategoride ise benmerkezcil eylemler yer alıyor. Bu davranışlar bilinçli olmayabilir ancak doğrudan bir kişiye yöneltiliyor. Örneğin yalnızca beş dakika konuşabileceğinizi söylediğiniz halde telefonu 45 dakika boyunca kapatmayan arkadaşınız veya restoranda asla tatlı söylemeyip hep sizinkini yiyen aile ferdiniz bu kategoride yer alıyor. Burada da kişi sizi düşünmüyor ancak bu davranış kişisel olarak sizi etkiliyor.

Doktor Michael Cunningham, en sinir bozucu olan üçüncü kategorideki sosyal alerjen grubunun hem kasıtlı olan hem de doğrudan size karşı yapılan hareketlerden oluştuğunu söylüyor. Ricada bulunmak yerine emir vermek (“Bana kahve getir!”) bu kategoriye giriyor. Genellikle bu davranışlar, alaylı şikayetler veya eleştirilerle ortaya çıkıyor: “Hepsini mi yiyeceksin?” veya “Araba mı aldın? Ben üniversiteye gitmek için para biriktirdiğini sanıyordum.” Bu davranışı sergileyen kişinin amacı sizi kötü hissettirmek olmasa da, sonuç olarak kötü hissetmeniz kaçınılmaz oluyor.

Eşler, iş arkadaşları ve sürekli gördüğümüz diğer insanlar sosyal alerjilerimizin ana kaynağı olma niteliği taşıyor. Alerjiyi arttıran etmenin “bir durumun sürekli tekrar etmesi” olduğunu unutmamak gerekiyor. Doktor Michael Cunningham, mecburi ilişkiler kurduğumuz iş yerlerinde daha fazla sosyal alerjen olduğunu söylüyor.

Normal arkadaşlıklara kıyasla daha az yararlandığımız için iş arkadaşlıklarımızı fazla korumuyoruz. Cunningham “Arkadaşlarınızı daha kolay affedersiniz çünkü onlar ya size karşı iyidir ya da size doğum günü hediyesi alıyordur,” diyor.

Cunningham, romantik ilişkilerde sosyal alerjenlerin genellikle 3 ila 6 ay sonra ortaya çıktığını söylüyor. Alerjenlerin ortaya çıkma sürelerinin büyük bir kısmı çiftin birlikte ne kadar zaman geçirdiğine ve birbirlerine ne kadar çabuk bağlandıklarına bağlı oluyor.

Burada uzmanların “de-romantizm” dediği durum ortaya çıkıyor. İlk başlarda iki taraf da birbirine en iyi yanlarını gösteriyor ancak ilişkinin devam edeceği belli olunca iki taraf da daha rahat davranmaya başlıyor. Cunnigham “Düşüncesiz, pişkin ve anormal davranışlar sergilemeye başlıyorlar,” diyor.

Evliliklerinin en başından itibaren Gail Paul ve Robert Rebholz sinir bozucu alışkanlıklarını birbirlerinden saklamamışlar. Ancak evliliklerinden 41 yıl sonra Robert Rebholz, karısının yere bir şey döküldükten sonra yere kağıt havlu koyup “Ne de olsa bir daha dökülecek,” diyerek havluyu kaldırmamasından nefret ediyorken Gail Paul da kocasının bulaşıkları yerleştirdikten sonra mutfak dolaplarını açık bırakmasına uyuz oluyor.

Eskiden çok kavga ettiklerini söyleyen çift, hem zamanın hem de biraz terapi görmenin yardımıyla birbirlerinin davranışlarına aldırmamayı öğrenmişler. Eşiyle birlikte promosyonlu ürünler satan bir şirkete sahip olan 68 yaşındaki Gail Paul “Eğer birbirlerinizin kusurlarına bakarsanız çok tuhaf olduklarını görürsünüz,” diyor ve ekliyor, “Öyle ya da böyle, hepimiz tuhaf insanlarız.”

Bazı değişkenler sosyal alerjenleri daha kötü hale getirebilir. Kişi sizi rahatsız eden hareketini ne kadar sıklıkla yapıyor? Onunla davraşını düzeltmesi için konuştunuz mu? Kendini durdurmayı denedi mi? Yoksa kendine engel olamıyor mu?

Rahatsız olunan davranışlar yapılmaya devam edildiğinde alerji daha kötü bir hal alıyor ve hepsi ilişkideki daha büyük bir yanlışı sembolize ediyor.

Eşinizin dağınık olup spordan geldikten sonra çoraplarını mutfakta bırakması bu durumla alakalı. Ancak eğer bu çoraplar ne kadar ilgisiz, sevgisiz hissettiğiniz ve kendinizi eşinize anlatamadığınız anlamına geliyorsa, durum tamamen farklılaşıyor.

Alerjenlere daha ciddi ve sembolik imalar yüklenmesi, çoğu zaman ilişkinizde negatif olayları örtecek pozitif olayların eksikliğine dair bir işaretidir. Bu gibi durumların çoğunda profesyonel yardıma ihtiyaç duyulabilir.

Daha önemsiz sosyal alerjenlere olan tepkilerinizi kontrol etmek için insanları biraz rahat bırakmakla başlayabilirsiniz. Sonuçta hepimizin başkalarını uyuz eden tavırları olduğunu unutmamakta fayda var.

O kişiyi görmezden gelmeyi de deneyebilirsiniz ancak bu her zaman kolay olmayabilir. Öte yandan pek çok insan ailelerini yalnızca tatillerde görüyor.

Davranışın sahibiyle rahatsız olduğunuz davranış konusunda –kibar olma şartıyla- konuşabilirsiniz. Eğer bunu yapmaya karar verirseniz, Cunningham’ın size bir tavsiyesi var: Konuşmanın alıştırmasını başka bir kişiyle yapın ve konuşmanın üçüncü bir kişi tarafından nasıl göründüğüne bakın. “Sana gerçekten değer veriyorum ve seni utandırmak istemiyorum ama yaptığın davranış beni gerçekten şu yönde etkiliyor,” gibi bir cümleyle konuşmanıza başlayabilirsiniz.

Sonuç olarak, bu konuda nasıl davranmanız gerektiğiyle ilgili tecrübe ile sabitlenmiş olan ilişki tavsiyesi şu şekilde: Kendi davranışlarınızı değiştirin. Kendinizin bir şeylere sinir olmasına izin vermeyin.

Eğer karşı tarafın sinir bozucu davranışını kontrol altına alınamayan bir davranış olarak düşünürseniz, kendi yaklaşımınızı değiştirmeniz daha kolay olacaktır.

Belki kocanız işte çok stres altında olduğu için tırnaklarını yiyor. Belki karınızın alışkanlık haline getirdiği geç kalmalarının nedeni ailesinin şöforlüğünü yapıyor olmasından kaynaklanıyor. Belki en yakın arkadaşınız o sırada sizi düşünmediği ve çok istekli olduğu için sürekli lafınızı bölüyor. “Onları böyle kabullenmek gerekiyor,” diyor Cunningham, “Aldırmamaya çalışın.”

Sosyal alerjisini espriye dönüştüren Florida’lı 44 yaşındaki yazar Michael Allen, yıllar boyunca annesinin onu sesini duymak istediği için arayıp ardından susmadan 20 dakika boyunca konuştuğunu söyledi.

Bir gün annesinin lafını bölerek “Anne madem sesimi duymak için aradın, biraz da olsa benim konuşmama izin verir misin?” diye sorduktan sonra annesi kahkahalara boğulmuş. Allen annesinin hala arayıp konuştuğunu ama konuşmasını bitirdikten sonra “Kapatmadan önce söylemek istediğin bir şey var mı?” diye sorduğunu söyledi ve ekledi, “Her zaman komiğime gidiyor.”

Benim bu konudaki düşüncem mi? Ailemin evinde kalırken daha fazla müzik dinlemeye başladım. Ancak şu da gözümden kaçmadı: Annemin en son misafir odasından içeriye baktığı zaman bana süt ve kurabiye getirdiği zamandı.