Sedef Kınacıoğlu
Taksim’den başlayarak Türkiye’nin her yerine yayılan protestolar, zengin bir geçmişe sahip olan protesto kültürünün de son halkasını oluşturdu.
Protesto sözcüğü batı dillerine, eski Fransızca yoluyla Latinceden girmiş. Latincedeki anlamı daha çok “açıkça ilan etmek, tanıklık etmek” şeklinde.
Bugün de batıda hukuk dilinde, örneğin masumiyetini ilan ederken, bu sözcük kullanılıyor.
Protesto önce itiraza, sonra da gösteriye dönüşmüş etimolojik yolculuğunda.
Amerikalı dilbilimci Geoffrey Nunberg, bundan 11 yıl önce kaleme aldığı bir yazıda, protesto kültürünün ABD’de özellikle Vietnam Savaşı sırasında yerleştiğini belirtiyor.
Nunberg, 1982 tarihli “İlk Kan” filminde protesto sözcüğünün kazandığı anlama ışık tutan bir kullanıma dikkat çekiyor.
Filmde, Vietnam’dan dönen Rambo “Geri geldiğimde havaalanında, beni protesto eden, tükürük saçan böcekler gördüm” diyor, “Bunlar kim oluyor da beni protesto ediyor?”
Nunberg bu sözleri Amerikan kültüründe, protesto sözcüğünün gösteri anlamı kazanmasına örnek veriyor.
İşte, belli bir kronolojik sıra izlemeden dünya tarihinden akıllarda kalan protesto örnekleri:
Süngüye takılan çiçek
Vietnam Savaşı ABD’nin belki de en büyük hezimeti. Savaş, 1960’larda birçok protestoya ilham kaynağı oldu.
Bu gösterilerin en çarpıcı görüntülerinden biri, 17 Nisan 1965’te Washington’daki yürüyüşte, askeri muhafızların süngüsüne çiçek takan bir gencin fotoğrafıydı.
Basit, ama güçlü bir mesaj veren bu örnek, 1970’te düzenlenen gösterilerde de tekrarlandı.
1970 Mayıs’ında Ohio’daki üniversite öğrencilerinin eylemi sırasında ölen dört öğrenciden Allison Krause’un, bir önceki gün namluya çiçek takanlardan olması, gösteriye ayrı bir anlam kazandırdı.
Kendini kralın atının önüne atan kadın
Kadınların oy kullanma hakkını elde etmek için verdikleri mücadele, birçok Avrupa ülkesinde açlık grevlerine, kendini parmaklıklara zincirlemeye, posta kutularındaki mektupları ve sutyenlerini yakmaya kadar çeşitli protestolara dönüştü.
İngiltere’de sigara içmelerine bile izin verilmeyen kadınların öfkesi, yirminci yüzyılın başlarında dönemin başbakanı Herbert Henry Asquith’eydi.
Asquith sadece 30 yaşın üzerinde ve mülk sahibi olan, ya da bir mülk sahibi ile evli olan kadınlara oy kullanma hakkı tanıyacak olan kararnameyi imzalamaktan son dakikada vazgeçince, gösterilerin dozu ve şiddeti arttı.
Göstericilerden Emily Davison 1913’ün Haziran ayında, Epsom yarışlarında, kendini kralın atının önüne atarak protesto yaparken can verdi.
Gandi’nin tuz yürüyüşü
Sivil direnişin öncülerinden sayılan Hintli lider Mahatma Gandi’nin tuz yürüyüşü, tarihin belki de en ilginç protesto gösterilerindendi.
Hindistan’ın İngiliz sömürgeciliğine karşı verdiği bağımsızlık mücadelesi için, bir tuz tanesini kendine sembol seçen Gandi, İngilizlerin koyduğu tuz vergisini protesto için 1930 yılının Mart ayında, denize doğru 23 günlük bir yürüyüşe çıktı.
Yolda peşine büyük bir kalabalık takıldı. 24. günde Gandi, denizden tuz elde etmeyi yasaklayan yasayı ihlal etti.
Bunu izleyen sivil direniş olaylarına milyonların katılması, bağımsızlığın önünü açtı ve bir tuz tanesi dünya tarihini değiştirdi.
Boston Çay Partisi
İngilizlerden bağımsızlığını kazanmak amacıyla yapılan bir diğer protesto eylemi de ABD’deki Boston Çay Partisi’ydi.
19. yüzyılda, yine İngilizlerin vergi politikalarına ve sömürgelere yapılan çay ticaretini East India şirketinin kontrol etmesine tepki duyan Amerikalılar, gemilerdeki çayları denize döktü.
Olay Amerikan tarihinde siyasi protestoların referans noktası haline geldi.
Güney Afrika’da alkol tutuklamasına tepki
O zamanlar beyaz azınlık yönetiminde olan Güney Afrika Cumhuriyeti’nde,1950 yılı çalkantılı geçti.
Ocak ayında Johannesburg’da siyahlardan oluşan bir kalabalık, üzerinde alkol bulunduran bir sivili tutuklamaya çalışan siyah bir polise saldırdı. Aynı ayda, Komünist Parti feshedildi.
26 Mart’ta ifade özgürlüğünü desteklemek isteyenler 1 Mayıs’ı Özgürlük Günü ilan etti ve tüm kuruluşlara gösteri çağrısında bulundu.
Ancak 1 Mayıs’ta tüm ayrımcı yasalara karşı yapılan gösteriler, polis ateş açınca kana bulandı. 18 kişi öldü.
Daha sonra sendikalar, gençlik birlikleri, Afrika Ulusal Kongresi gibi birçok tarafın katıldığı ve yasadışı örgütlere dair kanunların görüşüldüğü konferans önemli bir dönüm noktası oldu.
Martin Luther King
Bunlara ABD’de Martin Luther King’in başını çektiği sivil direnişi, 1963’te meydanları doldurarak yaptığı ünlü ‘bir rüyam var’ konuşmasını, Çin’de Pekin’deki Tiananmen meydanı gösterilerini, Berlin Duvarı’nın yıkılmasına yol açan protestoları da eklemek mümkün.
Irak savaşına karşı başta ABD ve İngiltere’de yapılan büyük protestolar ise etkili olmadı.
Protestolar ve getirdikleri değişim, günümüzde akademik araştırma konusu.
Sanata da sık sık damgasını vuruyor.
Protestoların ardından kimi zaman değişim, kimi zaman mizah, kimi zaman da kayıpların acısı kalıyor./BBC Türkçe