Siirt’in Pervari ilçesinde 12 yaşında evlendirilen bir çocuk annesi Kader Erten’in önceki gün evinde silahla vurulmuş halde bulunması Doğu ve Güneydoğu’da sık sık gündeme gelen çocuk gelinler sorununun son örneği olarak hafızalarda yerini aldı.
Çocuk yaşta evlendirilerek, çocuk ruhları ve bedenleri ile gelin geldikleri evde adeta çocuk işçi gibi çalıştırılan, kimi zaman aile içi tacize maruz kalan kimi zaman da kıskançlık uğruna işkenceye uğrayan veya öldürülen çocuk gelinlerin önlenmesi için din adamları resmi nikah yapılmadan dini nikah yapılmamasını öneriyor.
Bölgede yüzde 30’larla ifade edilen, sosyal ve toplumsal sorunlara yol açan 18 yaş altı evliliklerin dini nikahla gerçekleşmesinin önüne geçilmesi konusunda resmi din adamları devreye girmeye hazırlanıyor.
Dicle Üniversitesi (DÜ) Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aytekin Sır, AA muhabirine, çocuk gelinler sorununun ciddi şekilde ele alınması gerektiğini söyledi.
“Bölgedeki evliliklerin yüzde 38’i 18 yaş altı, bunun da yaklaşık yüzde 18’i 12-25 yaş arası olan evlilikler” diyen Sır, çocuk yaşta evlenenlerin daha çok çok çocuklu ailelerde meydana meydana geldiğini belirtti.
– 13 yaşında doğum yapan kız çocuklarına tanık olduk”
Prof. Dr. Sır, ailelerin genelde göçle geldiğini ve maddi sorunları bulunduğunu kaydederek, bu durumda sıkıntıları olan ailelerin çocuklarını başlık parası karşılığı veya akrabalarıyla evlendirdiğini belirtti.
Küçük kızların en çok amca oğlu veya hala oğlu gibi akrabalarla evlendirildiklerine dikkati çeken Sır, şöyle dedi:
“DÜ Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi (DÜKSAM) işbirliği ile yaptığımız araştırmada 13 yaşta doğum yapmış kız çocuklarına tanık olduk. Siirt’te meydana gelen olayda da benzer bir durumla karşı karşıyayız. Olayın intihar olup olmadığına savcılık karar verecek. Ancak kimi zaman ölümler de öldürmeler de örtülmeye çalışılıyor. Bu örnekte genç kadın çocuğunu kaybetmiş. Bunların hepsi kabul ama kocası askerdeyken yakınları tarafından taciz de edilen kadınlar da olabiliyor. Çocuk yaşta oldukları için kendilerini tacizden koruyamıyorlar. Bazen bu tacizler ev içerisindeki akraba tarafından da gelebiliyor. Onun için bunları takip etmek gerekir. İnsanları bu konuda duyarlı hale getirmemiz gerekiyor. Yasal bir takım eksiklikler olabilir ama insanların bu işi ciddiye alması, bu konuda duyarlı olması önemlidir.”
– “Geri dönüşü zor”
Prof. Dr. Sır, evlenip çocuklar dünyaya geldikten sonra geri dönüşün zor olduğuna dikkati çekerek, eşin cezaevine girmesi halinde anne ve çocukların çoğu zaman mağdur olduğunu belirtti.
Bunun daha başka dramlara yol açtığını dile getiren Sır, şunları kaydetti:
“Tavsiyem bu tür evliliklerle ilgili bilgi alındığında durumun kolluk kuvvetlerine bildirilmesidir. Kişinin jandarma, emniyet, valilik ve kaymakamlıklar ile öğretmenine bile söylemesi halinde gerekli adım atılır diye düşünüyorum. Bu konuda ihtiyacımız olan şey duyarlılıktır. Bu kapsamda yapılacak çalışmalarda konunun işlenmesi faydalı olacaktır. Aksi taktirde bu çocuklar oyuncak bebekleri ile oynayacağına kendi çocuklarını büyütüyor ve o aileye adeta köle gibi gidiyor. Ailenin hizmetlisi gibi çalışıyorlar. Çocuk gelinleri aynı zamanda çocuk işçi olarak da düşünebilirsiniz. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı gerekli çalışmayı yapmalıdır. Bölgede resmi imamlardan çok parayla çalışan, imamlar sözkonusu. Onlar da daha çok bölge halkı gibi düşünüyor. Bölgeden olan insanlar daha çok olaya bölge insanı gibi bakıyor. Bu işi doğal görüyor. Atılacak adımlardan biri de nasıl ki engelli bir insanı evlendirirken düşünürüz, çocuk da zeka ve beden bakımından yeterince gelişmemiş olduğundan çocuk yaşta evliliklerin önlenmesi konusunda Diyanet İşleri Başkanlığına büyük görev düşüyor.”
Prof. Dr. Sır, bu doğrultudaki araştırmaları sürdüreceklerini sözlerine ekledi.
– Din adamlarına uyarı
Diyarbakır Müftüsü Nimetullah Erdoğmuş, çocuk yaşta evliliklerin son derece hassas, toplumun içine sinmeyen fakat varlığını devam ettiren bir problem olduğunu belirtti.
Kabullenilmesi zor, herkes tarafından mahsurlu görülen bu evliliklerin önüne geçilmesi gerektiğini kaydeden Erdoğmuş, 19-22 Ocak’ta Ankara’da Diyanet İşleri Başkanlığında gerçekleştirilecek il müftüleri toplantısında konuyu gündeme getireceklerini ifade etti.
Erdoğmuş, toplantının sonunda hazırlanacak sonuç bildirgesinde çocuk gelinler konusuna yer verilebileceğini dile getirerek, “Bu son derece temel bir sorun. Aynı zamanda da son derece mahsurlu görülen bir konu. Bu nedenle konuyu sadece bu toplantıda değil İl Müftülüğünce gelecek ay 2 bin 500 din adamına yönelik düzenlenecek toplantıda da ele alacağız. Din adamlarına resmi nikahtan sonra dini vecibelerin yerine getirilmesi uyarısında bulunacağız” diye konştu.
– “Resmi nikah kadının güvencesi”
Erdoğmuş, resmi nikah olmadan bir kadının güvencesi olamayacağını belirterek. şöyle konuştu:
“Resmi nikah kadının güvencesidir ve dini vecibeler resmi nikahtan sonra gerçekleştirilir. Ancak camiada sadece resmi değil fahri hizmet veren, emekli din adamları da var. Herkesin bu konuda duyarlı olması gerekiyor. Bu örnek üzerinden bu konuda herkesin üzerine düşeni yerine getirme zorunluluğu var. Ortada bir facia örnek var. Bu örnekten yola çıkarak doğru sonuca ulaşabiliriz. Bizim omuzlarımıza yüklenen bir sorumluluk var. Bu ölen çocuğun hesabını kim verecek? Bu konuda toplum vicdanını harekete geçireceğiz.”
– Resmi nikah yapılmadan dini nikah yapılmamalıdır”
Dicle Üniversitesi (DÜ) İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, kızların kendi iradeleri ile evlenmeleri gerektiğini belirterek, hayatı ve dünyayı tanımadan evlenmenin kötü sonuçlar doğurduğunu söyledi.
Prof. Dr. Hatipoğlu, dünyanın şartlarının her geçen gün değiştiğini vurgulayarak, ailelerin uyarıcı ve koruyucu görevini yerine getirmesi gerektiğini ancak evlilik konusunda bir dayatma yapmasının doğru olmadığını belirtti.
“İnsan iradesine yapılan dayatma dine de aykırıdır” diyen Hatipoğlu, ailelerin son derece önemli olan evlilik konusunu oldu bittiye getirmemesi gerektiğini kaydetti.
Hatipoğlu, resmi nikah yapılmadan dini nikah yapılmasının doğru olmadığını televizyon programlarında da sık sık yer verdiğine dikkati çekerek, şöyle dedi:
“Resmi nikah yapılmadan dini nikah yapılmamalıdır. Çünkü resmi nikah kadının güvencesidir. Dini nikah resmi nikahtan sonra yerine getirilmelidir. Tüm bu uyarılar ve bilinç artırıcı uygulamalarla çocuk yaşta evliliklerin önlenmesinde bir yol alındığını düşünüyorum. Hz. Muhammed döneminde kendi iradesi dışında bir akrabasıyla evlendirilen bir kadın şikayette bulunmak için peygamber efendimizin yanına gelmiş. Peygamberimiz tüm aileyi toplayarak geline eğer isterse bu evliliği feshedebileceğini söylemiş. Ancak gelin ‘Ben artık alıştım. Ancak bu konunun bilinmesini istedim’ demiş. Babaların da aile büyüklerinin de iradeye baskı gibi bir hakkı yok. Kızlarının onuru, iradesi ve rızası ile evleneceği, iyi bir anne olacağı yaşı iyi belirleyip ona göre aile olarak görevini yerine getirmeliler. Aileler bu konuda hassas davranırsa toplumda bilinçli bir noktaya gelecektir. Belli bir düzen ve sistem içinde kademeli olarak bu sorunun aşılacağını düşünüyorum.”