Bosna’daki savaşın başında, ülkenin kuzeydoğusundaki Zvornik şehri yakınlarında Sırp askerlerce esir alınan ve 13 ay boyunca farklı toplama kamplarında türlü işkencelere maruz kalan Amir Efendiç, ”Maruz kaldığım zulüm ve işkenceler yüzünde birçok kez beni öldürmeleri için yalvardım” dedi.
Savaşın üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen maruz kaldığı işkencelerin izlerini hala silemeyen Efendiç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, o dönemde esir tutulduğu kamplarda tanıklık ettiği o günleri anlattı.
1992 yılının nisan ayında, Yugoslav Halk Ordusu (JNA), Bosna Sırp Cumhuriyeti Ordusu (VRS) ve Sırp milisler tarafından işgal edilen Zvornik yakınındaki Diviç kasabasında esir alındığını belirten Efendiç, 13 ay boyunca ülkenin doğusundaki üç farklı toplama kampında esir olarak tutulduğunu söyledi.
“Yeryüzündeki cehennem” olarak nitelendirdiği Çelopek Toplama Kampı’nda, alnına bıçakla haç çizildiğini anlatan Efendiç, aynaya her baktığında o günleri yeniden hatırladığını vurguladı.
Efendiç, Çelopek Toplama Kampı’nda kendisiyle birlikte toplam 173 esirin bulunduğunu aktararak, maruz kaldığı zulüm ve işkenceler yüzünde birçok kez kendisini öldürmeleri için yalvardığını söyledi.
Savaşın izlerinin sadece bedenine değil, ruhunun derinliklerine de “kazındığını” ifade eden Efendiç, “Dayağa, açlığa ve susuzluğa alışmıştım. Ölmeye hazırdım. Drina Nehri kıyısındaki bu şehre cehennem inmiş gibiydi” şeklinde konuştu.
Efendiç, Çelopek Toplama Kampı’nda tecavüze uğradığını anlatarak, “Kampta cinsel istismar vardı. Bizi soydular. Çocukları babalarıyla cinsel ilişkiye zorladılar. Ellerine ne geçtiyse, sopayla, zincirle bizi dövdüler” diye konuştu.
Kamptaki en büyük işkencenin ise Sırpların en büyük dini bayramı olan Aziz Vitus Günü’nün kutlandığı 28 Haziran 1992 günü yaşandığını anlatan Efendiç, “Esirlerin kulaklarını, parmaklarını ve cinsel organlarını kestiler. Bu yetmezmiş gibi kestikleri organları esirlere yedirdiler” ifadesini kullandı.
Efendiç, kampta tecavüzler için özel bir sahnenin bulunduğunu belirterek, “Oraya çıkıp, dediklerini yapmamızı söylüyorlardı. Dediklerini yapmayanları silahla ya da kesici aletlerle öldürüyorlardı. Kuzenlerin, kardeşlerin, baba ile oğlun bu sahneye çıkmasını emrediyorlardı. Gerisi çok korkunç ve çok çirkin” dedi.
“Hala uyuyamıyorum”
Yaşadıklarını eşinden dahi saklamaya çalıştığını, geceleri hala uyuyamadığını ve o günleri hatırladığını anlatan Efendiç, şunları söyledi:
“Hepsi yetmezmiş gibi, bir de alnıma haç kazıdılar. Ailemi, komşularımı öldürdüler. Tüm bunlara rağmen yaşamak zorundayım. Artık yaşamayı aldığım ilaçlarla ayakta durmak olarak görüyorum. Uyuyamıyorum, yemek yiyemiyorum. Alnıma kazınan haçı saklamak için yıllarca şapka taktım, aynaya bakmamak için uğraştım. Bizlere bunları yapan Sırp askerlerin yaptıklarından zevk aldıklarını anımsıyorum. Karıncayı bile incitemeyen bu insanlara yapılan bu zulme aklım ermiyor.”
Çelopek Toplama Kampı’ndan sonra Biyelina şehri yakınlarındaki Batkoviç’teki toplama kamplarına götürüldüğünü ifade eden Efendiç, burada da işkenceye maruz kaldığını, çatışmalarda canlı duvar olarak kullanıldıklarını kaydetti.
Efendiç, kardeşinin de Sırp askerlerce esir alındığını belirterek, savaştan sonra kardeşinin sadece kafatasına ulaşabildiklerini anlattı.
1992 yılı nisan ayında kurulan Batkoviç Toplama Kampı’nda yaklaşık 4 bin sivil işkencelere maruz kaldı.
“Kuyruk” lakaplı Duşan Vuçkoviç, Batkoviç’teki toplama kamplarında yaşananlardan suçlu bulunarak 10 yıl hapse mahkum edildi. Vuçkoviç, Belgrad Merkez Cezaevi’ndeki hücresinde 2005 yılında ölü bulundu.
Bosna Hersek’teki Toplama Kampı Mağdurları Birliği’nin verilerine göre, 1992-1995 yılları arasında, toplam 657 toplama kampı kuruldu. Yaklaşık 200 bin sivilin esir tutulduğu bu “ölüm” kamplarında 30 bine yakın insan öldürüldü, yaklaşık 25 bin kadın ve erkek tecavüze uğradı. ZVORNİK (AA) – ZLATAN KAPİÇ