Türk Sinemasında Gizli Tehlike

Diziler
Türk sinema sektöründe bir anda ortaya çıkan, “sinema destek sistemi değişiyor mu” yaklaşımı, sivil toplum örgütlerini de endişelendiriyor. Televizyon ve Sinema Filmi Yapımcıları Meslek Bi...
EMOJİLE

Türk sinema sektöründe bir anda ortaya çıkan, “sinema destek sistemi değişiyor mu” yaklaşımı, sivil toplum örgütlerini de endişelendiriyor. Televizyon ve Sinema Filmi Yapımcıları Meslek Birliği (TESİYAP) konuyla ilgili yayınladığı açıklamada, aile ve sinema üzerinden yürütülen tartışmaları değerlendirdi.

Sinema Genel Müdürlüğü’ne atanan Mesut Cem Erkul’un ‘aile filmlerinin destekleneceği’ yönündeki sözlerinden duyulan memnuniyet dile getirilirken, bazı yönetmen ve yapımcıların gösterdiği tepkiler eleştirildi.

TESİYAP, sinemanın gişe ve sanat filmi ayırt edilmeksizin desteklenmesi gerektiğini açıkladı.

İşte o açıklama:

KAMUOYU AÇIKLAMASI / SİNEMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Son haftalarda yeni Sinema Genel Müdürü Mesut Cem Erkul’un basına yansıyan açıklamaları ile gündeme gelen “sinema destek sistemi değişiyor mu” yaklaşımıyla hem sektörümüz içinde hem de medyada oluşan yaklaşımdan kaygı duymaktayız.

Son on yılda Türk sinematografi endüstrisi, tarihinde görülmemiş bir yükseliş grafiğine imza attı. Sinema filmlerini ve televizyon dizilerini kapsayan bu endüstrinin hem yurt içinde hem de yurt dışında sağladığı başarı grafiği açıkça ortadadır.

Bu grafiğin değerleri iki ana veri üzerinden hesaplanmaktadır. Sinema filmleri için filme giden seyirci sayısı ve uluslararası festivallerden alınan ödüller. Televizyon dizi filmleri için ise seyredilme oranı ve yabancı ülke televizyonlarına satışları.

Tabiî ki bu verilerin tamamı bakış açılarına göre tartışılır, ancak; olay bu olgu üzerinden gerçekleşmektedir.

Son on yıllık süreç bize gösterdi ki bu devasa endüstrinin aktif işletiminden kat ve kat daha büyüğü potansiyel rezerv olarak toprağın altında yatmaktadır. Başta sektörün üretici aktörleri olmak üzere, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ve diğer devlet kurumlarının, sivil toplum örgütlerinin bu potansiyel rezervin açığa çıkartılıp işletilmesinde dinamik unsurlar olarak pozisyon almaları gerekmektedir.

Tüm bu denklemler içerisinde Sayın Mesut Cem Erkul’un yaptığı açıklamalarla da sektörümüzün yeni bir kavşak noktasına geldiğini teyit etmiş oluyoruz. Ara yoldan ana yola çıkma hazırlıklarının yapılması gerektiği bir zamanda, bir grup sinemacının sektörümüz adına yaptığı ve medyada yankı bulan bu açıklamayı statik, korumacı ve dogmatik buluyoruz.

Türk sineması artık dünya sinemasını şekillendiren, Ülke sineması kimliğine kavuşması gerekmektedir.

Başta sinemayı “sanat sineması” ve “ticari sinema” olarak ayrıştırmak sektörün kendi ayağına kurşun sıkmasından başka bir şey değildir. Sinema yapısı, üretim ve dağıtım süreçleri gereği ticari olmak durumunda olan bir sanattır. Bu ticariliğin nasılını konuşmak yerine kategorize edici, “aşağılayıcı” yaklaşım sektörün potansiyel rezervi adına hiç şık değildir. Bu ayrıştırıcı tavrın içinden biri çıkıp da “size giden destekler bizim filmlerimizin gişede kazandığı paralar” derse ne yapacaksınız. Kısacası bu “ayrıştırıcı” yaklaşımı sektör adına doğru bulmuyoruz. İşleyen dinamik bir sektörün nitelikli iş gücünü ve nitelikli işi ortaya koyacağını hepimiz biliyoruz.

“Sansür ve adam kayırma” “Çerçevesi müphem Türk aile değerleri” şeklindeki iki temel kavramsallaştırmanın yer aldığı basın bildirisine imza atan, birçoğunu yakınen tanıdığımız bu arkadaşların yaklaşımı bizi düşünceye sevk etmiştir.

Bugüne kadar yaptıkları hemen her çalışmada hem Bakanlık Destekleme Fonu’ndan hem de diğer devlet kurumlarından destek alan bu arkadaşlarımız “Sansür ve adam kayırma” derken bu zamana kadar var olan sistemin gideceği korkusunu mu yaşıyorlar!

Sinema Meslek Birlikleri Temsilcileri ve Bakanlık görevlilerinden oluşan destekleme kurumunun yapısını ve işleyişini sektörün üreten kesimleri çok iyi bilmektedir. Bu yapının daha “şeffaf” olması, değerlendirme kriterlerinin “nesnelliği” gibi tartışmalar Sinema Meslek Birlikleri olarak kendi içimizde devam ederken, Destekleme Kurulu’na gönderdiğimiz üyelerimizle de görüşlerimizi Destekleme Kurulu’na yansıtıyoruz.

“Çerçevesi müphem Türk aile değerleri” ifadesi sinema toplum ilişkisini ve de sanatın köklerini hiçe sayan bir yaklaşımın ifadesi olarak durmaktadır. Tüm sanat ürünleri üzerinde bulunduğu toplumsal zemin üzerinden vücut bulurlar.

Biz ortaya çıkan üründe sanatçının ayaklarını bastığı zeminle ilişkisini görürüz. “Çerçevesi müphem Türk aile değerleri” ifadesi bastığı zemine “şaşı” bakmanın ifadesidir.

İnsan değerli bir varlıktır, çünkü insanın değerleri vardır. Toplumların değerleri vardır. Tabi ki bu arkadaşlarımızın da değerleri var. Bu ifadenin de arkadaşlarımızın değerlerin bir değerlendirilmesi sonucu açığa çıktığı görülmektedir.

“Türk aile yapısının çerçevesi” tüm dünya tarafından hatları çok keskin bir şekilde bilinen bir yapıya sahiptir. Bu yapıya “Fransız” kalan ve “Fransız” bakan arkadaşlarımızın hangi zemin üzerinden “sanat” yaptığı ayrı bir merak konusudur.

Ülkemiz televizyon endüstrisinin tamamına yakınını ve seyircisiyle sinemada geniş kitleleri buluşturan sinema filmlerinin çoğunluğunu üreten üye portföyüne sahip TESİYAP olarak; son dönemde yol alan Türk sinemasının, sektörün dinamik yapısı ve işleyişiyle ülkenin mevcut potansiyelini açığa çıkartarak, yerelden evrensele kültürel iletişim kanallarını genişleterek yoluna devam edeceğini, Türk sinemasını var eden tüm çalışanlarıyla ve sinemasına sahip çıkan seyircisiyle paylaşıyor ve genel değerlendirmeyi kamuoyunun takdirine sunuyoruz.