Bosnalı Oscar ödüllü yönetmen Danis Tanoviç’in, Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen 63. Berlin Film Festivali’nin yarışma bölümünde gösterilen "Epizoda u Zivotu Beraca Zeljeza" (Demir toplayıcısının hayatından bir kesit) adlı filmde başrol oynayan ve "en iyi erkek oyuncu" ödülünü kazanan Nazif Muyiç, yeniden eski işi demir hurdacılığı yapmaya başladı.
63. Berlin Film Festivali’nde Wong Kar Wai’nin jüri başkanlığını yaptığı festivalde, büyük jüri ödülü kazanan Bosnalı Oscar ödüllü yönetmen Danis Tanoviç’in filminde rol alan ve "en iyi erkek oyuncu" ödülü kazanarak büyük sürpriz yapan Nazif Muyiç, ilginç hayat hikayesiyle dikkati çekiyor.
2003 yılında "Kimsenin Yeri" adlı filmle Oscar kazanan Tanoviç’in yeni filminde rol alan Muyiç, Bosna-Hersek’in Tuzla kenti yakınındaki Polyice kasabasının Svatovac köyündeki evinin kapısını AA’ya açtı. Nazif Muyiç, "en iyi erkek oyuncu" ödülü aldıktan sonra Roman nüfusun yaşadığı ve gecekondulardan oluşan köyün girişine, "Bosna’nın en iyi oyuncusu burada yaşıyor" şeklinde bir tabela asıldı.
Etrafında demir parçaları, eski otomobil, makine parçaları ve aletlerin bulunduğu gecekonduda yaşayan Muyiç’in ailesinin evi, kendisini tebrik etmek için gelen komşularıyla dolup taşıyor.
Roman bir ailenin gerçek hikayesinin anlatıldığı filmin başrolünde oynayan ve daha önce sinemayla uzaktan yakından ilişkisi olmayan Nazif Muyiç, AA’ya yaptığı açıklamada, "Avrupa’nın en iyi sinema oyuncusu olmaya" alışmanın kolay, ancak "hayatın gerçeklerinin ise bambaşka" olduğunu söyledi.
Berlin’deki ödül töreninde isminin okunduğu sırada, "Gümüş ayı" ödülü kazandığına inanamadığını ifade eden 43 yaşındaki Muyiç, "Ödül töreninde bayılacaktım. Ben bir oyuncu değilim. Bana böyle bir ödül verilmesine bu yüzden şaşırdım. Titreyen bacaklarımın üzerinde sahneye kadar yürüdüğüm sırada sadece bayılmamak için kendimle mücadele ettim" diye konuştu.
Ödül töreni sırasında güzel hatıralar yaşadığını, "alkış seslerinin dinmesi ve ışıkların sönmesi" ile "acı hayatına" yeniden döndüğünü anlatan Muyiç, "Ünlü biri olarak yattım ve yeniden hurdacı olarak uyandım" dedi.
Berlin’de kazandığı ödülle fazla bir maddi gelir elde etmediğini söyleyen Muyiç, 5 nüfuslu ailesinin geçimini sağlamak için hurdacılık yapmaya mahkum olduğunu kaydetti.
Çocuk yaşlarından itibaren demir toplamaya başladığını anlatan Muyiç, şunları dile getirdi:
"Ben bir Roman’ım. Avrupa genelinde olduğu gibi burada da ayrımcılığa tabiyiz. Fakat hayatım boyunca kanunları çiğnemedim. Az kazanıyorum, ama dürüst yaşıyorum. Demir toplamak için kullandığım el arabasını kaldırmadım, evimin önünde duruyor. Bir süre önce topladığım demirler de burada. Ben çocuklarımın geçimini sağlamak için bu arabanın başına yeniden geçtim. Böylesi bir ödül kazanmam kaderimi değiştirmedi."
Film çekimlerinin, Svatovac köyünde 2012 yılının Şubat ayında başladığını ve 24 gün sürdüğünü anlatan Muyiç, filmde eşi Senada Alimanoviç, kardeşi Sulyo Muyiç, kızları Sandra ile Şemsa Muyiç ve komşularının rol aldığını kaydetti.
Muyiç, "Demir toplayıcısının hayatından bir kesit" filminde, eşi Senada Alimanoviç’in hamileliği sırasında sağlık sigortası olmadığı için tedavi edilmediği, bu nedenle de bebeğin kaybedildiği sürecin işlendiğini anlatan Muyiç, filmin çekimleri sırasında yaşadıkları acıların yeniden tazelendiğini belirtti.
Muyiç, "Çekimler sırasında doktorların, eşimin sağlık sigortası olmadığı için tedaviye almaması aklıma gelince, gerçekten ağlamaya başladım. Çekimlerin uzayacağını bilmeme rağmen gözyaşlarımı tutamadım. Ailem bir cehennemden geçti, ama bu hikaye sadece bizim hikayemiz değil. Avrupa’da yüzlerce benzer hikaye var. Bu yüzden mesajımızın iletilmesi çok önemliydi" ifadelerini kullandı.
Daha önce sinemayla alakasının olmadığını yineleyen Muyiç, en zor işin kendini canlandırmak olduğunu söyleyerek, "Filmde her şey olduğu gibi anlatıldı. Hiçbir şey değiştirilmedi, güzelleştirilmedi. Yaşadığımız sıkıntı, acılar, hikayemiz ve mesajımız iletildi. İnşallah hiçbir zaman kimsenin başına böyle şeyler gelmez" dedi.
Kendisini, film sanatına acı kaderin götürdüğünü dile getiren Muyiç, "Bu filmi izleyip de ağlamayan birisini görmedim. Prömiyerde herkes ağladı" dedi.
oman nüfusun zorlu yaşam şartları nedeniyle genellikle yeterli eğitim alamadığına işaret eden Muyiç, "Bu yüzden iyi yerlere gelemiyoruz, ama bu böyle olmamalı. Biz 10 kardeştik, bir kardeşim Bosna savaşında şehit oldu. Çok kalabalık bir aileydik ve babam bizim eğitim almamamızı sağlayamadı" ifadelerini kullandı.
Berlin’de kazandığı "Gümüş Ayı" ödülünün mütevazi evinin vitrinini hep süsleyeceğini ifade eden Muyiç, "Bazıları ödülün gümüşten yapıldığı için satmam gerektiğini ileri sürdü. Zor koşullar altında yaşıyorum ama ‘ayıcığı’ satmam" diye konuştu.
Kazandığı ödülün manevi değeri olduğunu, bu değerin her türlü maddiyatın üzerinde olduğunu anlatan Muyiç, "Çünkü bu film yaşadıklarımızı anlattı. Danis Tanoviç, bir rüyamızı hayata geçirdi" dedi.
Bosna-Herseklilerin Türkiye’yi bir dost ve kardeş ülke olarak gördüklerini ifade eden Muyiç, "Fırsat olursa, iyi bir hikaye olursa, Türkiye yapımı bir filmde de rol almak benim için büyük onur olur" diye konuştu.
Yaklaşık 6 ay önce dünyaya gelen erkek çocuğuna da yönetmen Danis Tanoviç’in ismini verdiğini ifade eden Muyiç, "Yönetmen Tanoviç’e söz verdim. Çocuk doğduğu zaman bir an bile tereddüt etmeden ‘Danis’ ismi verdik. Umarım oğlum da meşhur bir yönetmen olur" ifadelerini kullandı.
Filme konu olan, hamileliği döneminde hayati tehlike atlatan ve büyük sorunlar yaşayan Senada Alimanoviç ise çok acı çektiklerini, böyle bir olayın başkasının başına gelmesini istemediklerini belirterek, bu filmin çekilmesinden ve hikayelerinin anlatılmasından mutlu olduğunu belirtti. Alimanoviç, filmin ve başroldeki oyuncunun ödüller kazanması, anlattığı hikayenin tanıtımına da büyük katkı sağlayacağını belirtti.
Filmde rol alan Muyiç’in kardeşi 40 yaşındaki Sulyo Muyiç ise filmin birkaç sahnesinde bulunduğunu anlatarak, "Asıl önemli olan kardeşim Nazif’in başarısıdır. Nazif, Romanların ortak dertlerini hikayesinde birleştirdi. Roman nüfusu dünyanın birçok yerinde ayrımcılığa tabi tutuluyor ve bu topluma önyargılarla yaklaşılıyor. Bunların bitirilmesi gerek. Kardeşim Nazif’in böylesi bir ödül kazanan ilk Roman olduğundan da eminim" dedi.
Oscar ödüllü Bosnalı yönetmen Danis Tanoviç’in yönetiminde, yaklaşık 17 bin avro bütçe ve 8 kişilik oyuncu ekibiyle Svatovac köyünde çekilen "Demir toplayıcısının hayatından bir kesit" filmi, Bosna-Hersek’in Tuzla kenti yakınında yaşayan bir Roman ailesinin acı hikayesini anlatıyor.
Hamileyken karşılaştığı sorunlarla başbaşa kalan eşini kurtarmak için birçok yol deneyen Nazif Muyiç ve ailesinin hikayesi olan film, sağlık sigortası olmadığı için Senada Alimanoviç’in Tuzla kenti ve etrafındaki hastanelerde tedavi altına alınmamasını işliyor. Yabancı birisinin sigorta kartı ile Sırbistan’a geçtikten sonra, orada kendilerine yardım edilmesinin ardından ölü bir çocuk dünyaya getiren Senada’nın, hastaneye 2 saat sonra ulaşması halinde hayatını kaybetmiş olacağı filmde anlatılıyor.
16 Şubat’ta 63. Uluslararası Berlin Film Festivali Berlinale’nin sonunda düzenlenen ödül töreninde "Demir toplayıcısının hayatından bir kesit" filmi, büyük jüri ödülü kazanırken, filmin oyuncusu Nazif Mujic ise en iyi erkek oyuncu ödülünü alarak bir sürprize imza atmıştı.
AA