“Fetih 1453” Rekorunun Sırrı Ne?

Diziler
Cem Yılmaz’ın “G.O.R.A.”yla ve Mahsun Kırmızıgül’ün “New York’ta Beş Minare” ile getirdiği Hollywood blockbusterının izdüşümlerini “Fetih 1453”, t...
EMOJİLE

Cem Yılmaz’ın “G.O.R.A.”yla ve Mahsun Kırmızıgül’ün “New York’ta Beş Minare” ile getirdiği Hollywood blockbusterının izdüşümlerini “Fetih 1453”, tarihi-epik türünde canlandırıyor.

 Türün içindeki ilk A sınıfı örneğimiz olarak anılabilecek eser, yapım tasarımından kostümlerine efektlerinden teknolojik açılımlarına kadar gerçek bir alkışı hak ediyor.

Tam da bu sebeple kariyeriyle Türkiye’nin Jerry Bruckheimer’ı olmayı hak eden Faruk Aksoy’un zeki bir tasarımı ve harikası olarak gişe rekorunu açık ara farkla kırmış durumda. Seyirci sayısı 6.2 milyon civarında seyrederken şimdilerde 7 milyona da göz diken filmin, çıtayı nereye kadar yükselteceği ise merak konusu.

Ama elbette milliyetçi, popüler ve özdeşleşmeye açık dramatik damarın, görülmemiş profesyonel efektlerle bir araya getirilmesi ve bizde pek sevilen ‘tarihi-savaş’ hikayelerinin ‘merak’ unsuruyla birleştirilmesi sayesinde pazarlamanın geri dönüşünü aldığı görülebiliyor.

2004’te “G.O.R.A.”, 2006’da “Kurtlar Vadisi: Irak”, 2009’da “Recep İvedik 2” derken bu yıl da “Fetih 1453” (2012), sekiz senelik periyotta seyirci rakamını geliştiren, tabiri caizse ‘rekor’ kıran filmler oldular. Peki bunun sırrı ne?

Aslında bu rakamların Antrakt Sinema Gazetesi ve boxofficeturkiye.com tarafından 1989’dan beri tutulduğunu da hatırlatmak gerek. Ancak elbette şimdinin 2000 salonu bulan ‘sektör ağı’nın eskiden olmadığı ve o dönemin bir seneye uzanan vizyonda kalma süreleri de göz önünde bulundurulmalı.

Türkiye’nin Jerry Bruckheimer’ının kültürümüze uygun vizyonu

Nihayetinde “Fetih 1453”ün sadece altı haftada 6.2 milyona ulaşan seyirci rakamının geçilmesi çok mümkün gözükmüyor.

453 kopyayla ikinci haftasında 880 salona çıkan filmin, bu konuda bir sektörel açılım salgıladığı kesin. Ancak esas büyük başarı elbette Faruk Aksoy markasında kopuyor.

Artık kendisini gerçek anlamda Türkiye’nin Jerry Bruckheimer’ı olarak anmak mümkün.

Zira “Fetih 1453”ün bu noktaya gelmesinde oluşturulan marka değerinin de rolü büyük. İki senedir ‘çıktı çıkacak’ denilen filmin sonunda bunu başarmasına kadar uzanan yolun ‘pazarlama stratejileri’ ile şekillendiği unutulmamalı.

“Fetih 1453” marka değerini iyi korudu

Vizyona 14:53’te girme planlaması ise gerçek bir Hollywood izdüşümü. Çok fazla tanınmayan oyuncuların hiçbiri TV’ye konuşturulmadı. Sadece Faruk Aksoy, Jerry Bruckheimer örneğinde olduğu gibi kanallara çıktı, röportajlar verdi. Filmin kalitesini, efektlerini, Hollywood düzeyini ve çalışmalarını detaylıca anlattı. 15 milyon doları geçen bütçeden bahsetti. ‘ABD satışı var’ diye ortaya bir taş atmayı da ihmal etmedi. Hedef neydi? Seyirci rakamı normalde 3.5 milyon kişide kalacak ürünü daha yukarıya çekmekti.

Arayı şimdiden açtı

Bu işi bilen, ‘ticari ürün’ün kokusunu uzaktan alan Faruk Aksoy, filmlerinin kalitesi konusunda her zaman tartışılsa da artık Türkiye’nin Jerry Bruckheimer’ı olarak anılmayı hak ediyor.

Zira Murak Akdilek ile girdiği rekabette “Anadolu Kartalları” sonrası önü açıldı yapımcının. ‘Recep İvedik’in seri olacağının kokusunu önceden almasının ardından “Fetih 1453”ü A sınıf efektlerle sarıp milliyetçi ve özdeşleşmeye açık damarı es geçmemesi ve Ulubatlı Hasan, Bizans İmparatorluğu ile Vatikan’dan ayrı ayrı ‘görkemli yan hikaye’ çıkarması unutulmamalı.

Filmin efektleriyle Türk sineması için ‘milat’ işlevi görmesi kesinken, bizim A sınıftaki tarihi-epik yolculuğumuzda da ilk adımı attığı söylenebilir. Demek ki buradan yola çıkarsak “G.O.R.A.”nın yarattığı ‘Cem Yılmaz Hollywood’u getirdi’ düşüncesi üzerinden, “Fetih 1453”ün de Türkiye’deki Malkoçoğlu vb. avantürleri yenileyerek popüler sinemamızın çıtasını yükselttiği iddia edilebilir. Özellikle de prodüksiyon kalitesiyle… Zira şimdiden en yakın rakibine 2-2.5 milyon kişilik bir fark atmış durumda. Bu sürecin sonunda nihai rakamlar nereye varır? Onu şimdilik kimse bilmiyor.

Habertürk