“Veremeyeceğim bir hesabım yoktur”

Olaylar
Eski İçişleri Bakanı ve AK Parti Mardin Milletvekili Muammer Güler, “Veremeyeceğim herhangi bir hesabım yoktur. Hiçbir suretle haksız yarar sağlamadım, hayatım boyunca da buna tevessül etmedim&#...
EMOJİLE

Eski İçişleri Bakanı ve AK Parti Mardin Milletvekili Muammer Güler, “Veremeyeceğim herhangi bir hesabım yoktur. Hiçbir suretle haksız yarar sağlamadım, hayatım boyunca da buna tevessül etmedim” dedi.

Güler, CHP’nin hakkında verdiği soruşturma önergesinin görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, koruma kararı meselesinde İçişleri Bakanlığı’nın yetkisinin olmadığını, evrakın olumlu olması halinde bu tasarrufun uygulandığını kaydetti.

Plaka tahsisi meselesinin de hep yanlış ifade edildiğini belirten Güler, bunda da İçişleri Bakanlığı’nın bir idaresinin söz konusu olmadığını söyledi.

Bir diğer konunun, bir emniyet müdür yardımcısının tayiniyle ilgili olduğunu dile getiren Güler, “Bu şahısla ilgili, 2013 yılının başlarında resmi evrakta sahtekarlık suçunu işlemekten dolayı emniyet genel müdürlüğü merkez disiplin kurulunca disiplin cezası tesis edilmiştir. Hakkında kovuşturma açılmıştır, bir başka suçlamadan dolayı yine soruşturma açılmıştır, halen devam eden suçlamaları vardır. Her ne kadar Reza Zarrab kendisinden şikayetçi olmuşsa da yapılan tayinin doğrudan doğruya bu şikayetle alakası yoktur ve bir başkasına uygulanan işlemlerden de farkı yoktur” diye konuştu.

“İMTİYAZ SÖZ KONUSU DEĞİL”

Bir diğer konunun, Çin’e yazılan referans mektubu olduğunu anlatan Güler, “Bir resmi evrak niteliğinde, hukuki bir sonuç yaratabilecek nitelikte, bakanlıkça resmen yazılmış veya bakanlıkça gönderilmiş evrak niteliğinde değil, Çin’de iş adamlarımıza, ticari ve hukuk kuralları içerisinde yardımda bulunulmasını dileyen bir mektup niteliğindedir” dedi.

Güler, şunları söyledi:

“Benden önce yapılan bazı müracaatlar üzerine, 5901 sayılı Nüfus Kanunu, buna bağlı çıkarılan yönetmeliğe göre bununla ilgili gerekli araştırmalar yapılır, MİT’e sorulur, emniyete sorulur, ikamet ettiği İl Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürlüğüne sorulur, teknik bilgiler araştırılır; bunların hepsi olumluysa İçişleri Bakanlığı’na düşen görev, bunu Bakanlar Kurulu’na liste halinde göndermektir. Yapılan işlem de bundan ibarettir, farklı bir işlem de söz konusu değil. Kaldı ki, 2003 yılından beri bu surette yapılmış 37 bin 367 evrak vardır. Başkalarına göre tanınmış bir imtiyaz da söz konusu değildir.

Burada en önemli iddia, soruşturmanın gizliliğini ihlal meselesidir. İçinde oğlumun da bulunduğu, bakanların bulunduğu, bakan çocuklarının bulunduğu bir soruşturmadan haberim olduğu ifade ediliyor. CHP Genel Başkanı ’17 Aralık günü, bir bakan, oğluyla ilgili soruşturmadan haberdar olmuştur’ şeklinde bir ifadede bulundu. Hangisi doğrudur sizlerin ifadesine göre, onu bilmek istiyorum. Ben, bu soruşturmanın gizliliğini ihlal anlamında hangi adli yetkiliyle görüşmüşüm, maiyetimdeki kime talimat vermişim, operasyon günü hangi işe mani olmuşum? Adli mercilerin verdiği emirler harfiyen yerine getirilmiş ve kesinlikle soruşturmanın gizliliğini ihlal söz konusu değil; tam tersi, asıl soruşturmanın gizliliğini ihlal edenler, hedef saptırmak için bu suçlamayı bize yöneltmektedirler. Asla böyle bir iddiayı kabul etmemiz mümkün değildir.”

“BİR FOTOĞRAFLAR BUNUN İSPATI MÜMKÜN DEĞİLDİR”

Rıza Zarrab ile ilgili “Kesinlikle size ifade ediyorum, bu ilişki bir haksız menfaat ilişkisi, bir rüşvet ilişkisi asla değildir” ifadesini kullanan Güler, “Ortada bir rüşvet anlaşmasının, bir paranın, bir maddi menfaatin, bir haksız menfaatin söz konusu olmadığı bir yerde bir rüşvetten bahsediliyor. Ortada bir menfaat ve buna dayalı yapılmış bir rüşvet anlaşması olmadan rüşvet suçu nasıl oluşur” diye sordu.

Güler, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Haksız menfaate ve rüşvete ilişkin olarak şahsıma sağlanan bir menfaat var mıdır? Kim, hangi parayı kimden almıştır, kime nerede teslim edilmiştir? Bir fotoğrafla bunun ispatı mümkün değildir. Adli kolluk niçin suçüstü yapmamıştır, bunu yapmaktan aciz midir ve bu şahıslar herhangi bir dokunulmazlığa mı tabidir? Bunu, özellikle adli kolluğun ön yargılı ve kişisel yorum ve tahminlerinden öte elde maddi ve hukuki delillerin olmadığını ifade ederek belirtmek istiyorum.

Veremeyeceğim herhangi bir hesabım yoktur. Hiçbir suretle haksız yarar sağlamadım, hayatım boyunca da buna tevessül etmedim. Yapılan işlemlerin hiçbirinde, hukuksuzluk ve usulsüzlük mevcut değildir. Komisyonda bunların, ayrı ayrı her birinin belgeleri teker teker incelenecektir. Kamunun hiçbir kaynağı haksız menfaat olarak şahsıma geçmemiştir, asla kanunsuz veya imtiyaz sağlayıcı bir işleme imza atılmamıştır. Kamu görevlisi olarak görev yaptığım 42 yıldan bu yana verdiğim mal varlığıma ilişkin beyannameler ilgili merciler nezdindedir. Bakanlık görevim sırasında da rutin gelirlerin dışında mal varlığımda bir artış söz konusu olmamıştır. Bu husus, bakanlık görevine başlarken ve ayrılırken verdiğim mal beyannameleriyle sabittir.

Ben hesabımı verirken belirttiğim hukuksuzlukları yapanlar, görevini kötüye kullanarak düzenlenen bu senaryoyu ve algı operasyonunu düzenleyenlerin de kanun önünde hesap vermelerini temenni ediyorum.”

Görüşmelerin tamamlanmasının ardından, TBMM Başkanvekili Meral Akşener, birleşimi, bugün saat 15.00’te toplanmak üzere kapattı.

TBMM Genel Kurulu’nun çalışması 16 saat sürdü.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, oylamaların tümüne katıldı.