Numan Kurtulmuş’tan Cemaat tanımı

Olaylar
17 Aralık operasyonu ve sonrasında yaşananlarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Kurtulmuş, Cemaat’in üst yapısının bir siyasi aktör gibi davrandığını belirtti. Akşam Gazetesi’nde yer ala...
EMOJİLE

17 Aralık operasyonu ve sonrasında yaşananlarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Kurtulmuş, Cemaat’in üst yapısının bir siyasi aktör gibi davrandığını belirtti. Akşam Gazetesi’nde yer alan habere göre Numan Kurtulmuş,Cemaat’in bu tutumuna tabanıda çoğu vatandaşın tepki gösterdiğini dile getirdi. 

Orhan Miroğlu’nun “Bu kuşatmaya sahiplenme var. Çok güçlü bir şekilde yapılıyor bu. Acaba 17 Aralık’tan sonra nasıl bir kamuoyu kanaati oluştu?” sorusuna Numan Kurtulmuş şöyle yanıt verdi: 

Siyaseti büyük oranda kamuoyunun talepleri ve beklentileri şekillendirir. Siz ne kadar kamuoyunu yönlendirmeye çalışacak bir takım işler yaparsanız yapın. Birkaç tane şey var. 

Bu millet yolsuzlukların her türlüsüne karşı 

Birincisi, bu millet yolsuzlukların her türlüsüne karşı. Kim bu milletin, bu devletin bir kör kuruşunu yediyse ya da yemeye vesile olduysa, bundan hesap sorulmasını istiyor.

Bu millet vesayetin her türlüsüne de karşı 

İkincisi, bu millet her türlü vesayete de karşı. Nasıl askeri vesayete karşı çıktıysa, bugün söz konusu yargı vesayetine de karşı çıkar. Nasıl iç vesayete karşı çıktıysa, dış vesayete de karşı çıkar. 

Halkımız her şeyin farkında

Halkımızın büyük çoğunluğu, dışarıdan bir konsorsiyum şeklinde düğmeye basıldığını biliyor. Kamuoyu meseleyi çok büyük oranda doğru algılamıştır. Zor bir dönem ama ben şahsen iyimser olanlardanım. 

Melik Yiğitel: Gülen Cemaati bu operasyonda açık açık bir aktör olarak karşımızda. Açık söyleyelim, en son Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın Başbakan Erdoğan hakkında yaptığı bir “Yezid” benzetmesi var. Cemaat bu süreçte neden bir aktör? Dini bir cemaatten bahsediyoruz sonuçta. 

Cemaat’in bütün bireylerinin bu işin içindeymiş gibi algılanmasını doğru bulmuyorum

Ben bir kere prensip olarak, bir cemaatin bütün bireylerinin bu konunun içindeymiş gibi algılanmasını doğru bulmuyorum. Bu olaylardan son derece rahatsızlık duyan, “gerçekten yanlış oluyor, ayıp oluyor, böyle olmamalıydı” diye düşünen çok geniş bir kitlenin olduğunu biliyorum. Dolayısıyla bir “Cemaat” diye herkesin topyekün aynı kefeye konulmasının doğru olmadığı kanaatindeyim. 

Dini cemaat olabilir, dinle hiç ilgisi olmayan bir cemiyet de olabilir. Bunlar eğer “bizim fikrimiz şu, şu kadrolarımızı yetiştirdik, bunların da devletin içerisinde görev almasını istiyoruz. Türkiye’nin geleceğine ilişkin öngörülerimiz bunlardır diyerek, fikirlerini, projelerini toplumla paylaşırlar. Hatta bunun da ötesinde bir lobi olarak siyasete etki etmeye çalışırlarsa da başımızın üstünde yeri var. 

Cemaat’in tanımı şöyle olmalıdır:

Dini bir cemaatin tanımı şöyle olmalıdır. Geçmişte bizim İslami geleneğimizde böyle cemaatler tarih boyunca var oldu. 

Nedir? Mâsivadan insanlarıın ilgisini keserek onları Allah’a yöneltmektir. Onları olgun insanlar haline getirmektir. Yani dünyadan, dünyanın şaaşasından, debdebesinden, oyunlarından, pisliklerinden uzaklaştırıp onları Allah’a yöneltmektir bir cemaatin vazifesi. 

Bediüzzaman’ın çektiği sıkıntıların özeti bu 

Geçmişte bir sürü, başta merhum Said Nursi hazretleri olmak üzere, her birisinin hayatına baktığınız zaman bunu görüyorsunuz. Yokluklar, kıtlıklar… Ama çevresindekilere hep söylediği şey, bu dünyanın pisliklerinden, dağdağasından, karmaşasından uzaklaşıp onları hep Allah’a yöneltmek, olgun insan olmaya yöneltmek üzerine telkinlerde bulunuyor, tavsiyelerde bulunuyor. Kendi hayatının özeti de bu zaten. Çektiği sıkıntıların özeti de bu. 

Nakşibendilik, Kadirilik, Mevlevilik, Uşşakilik… Bunların hepsi de gönül olgunlukları, kalp olgunlukları, dünyadan el etek çekmek manasında söylemiyorum. Ama dünyanın pislikleri içerisinde aktör olmamak, onlara bulaşmamak, Allah’a yöneltmek şeklinde bir görevi olduğunu düşünüyorum.