MİT içerisinde paralel yapıya çalışan isimler var

Olaylar
Engin Dinç’in röportajı Dün Adana Ceyhan gişelerinde MİT’e ait 3 TIR savcı önderliğinde durdurulup arama yapılmak istendi. Şoförlerinin gözaltına alındığı TIR’ların MİT’e ait olduğu öğrenildi. M...
EMOJİLE

Engin Dinç’in röportajı

Dün Adana Ceyhan gişelerinde MİT’e ait 3 TIR savcı önderliğinde durdurulup arama yapılmak istendi. Şoförlerinin gözaltına alındığı TIR’ların MİT’e ait olduğu öğrenildi. MİT kanunu göre TIR’larda arama yapılamazken, gözaltına alınanlar serbest bırakıldı ve TIR’lar yollarına devam etti. Bu son haftalarda MİT’e gerçekleştirilen ikinci TIR operasyonu oldu. Peki MİT’e yönelik bu operasyonlar neden arttı? Bu operasyonları kimler, ne adına yapıyor? MİT’in bu konuda hiç mi zaafı yok. Bu soruları Araştırmacı Yazar Zihni Çakır’a sorduk.

17 Aralık operasyonunun ardından çok farklı operasyonlar geliyor. MİT de bunlardan nasibini aldı. İki kez MİT’in tırları durduruldu. Daha önceki operasyonda da, dün gerçekleşen operasyonda da MİT’in tırlarını savcılar durdurdu. Bu tip operasyonlar böyle mi yürür? Savcılar bu operasyonların başında mı bulunur?

Bir kere yargısı evrensel hukuk çerçevesinde hizmet veren bir ülkede, yine kurumsal hiyerarşinin belli kanunlar çerçevesinde belirlendiği bir ülkede, ulusal istihbaratı teşkilatının istihbarat faaliyetleri ve faaliyet alanları yine belli kanunlarla düzenlenmiştir. Tabi normal işleyişte devam eden ülkelerde bu böyledir. Ama Türkiye’de başlı başına bir akıl tutulması yaşıyoruz. Yani Türkiye’deki bu fütursuzluğu, bu pervasızlığı 17 Aralık’tan bu yana ifade etmiş olduğumuz paralel devlet yapılanmasıyla bile tanımlamak, onunla bile halka anlatabilmek yeterli değil. Bakın sayısının hiçbir önemi yok ama dün MİT’in sahibi olduğu TIR’larla ilgili operasyonun zamanlaması dikkat çekici demek istemiyorum. Çünkü herkes bu lafı kullanıyor. Ama bu operasyonun gerçekleştiği süreç çok önemli. Cenevre’de bir toplantı var. Ortadoğu’daki yeni denklemde Türkiye’nin oyun kurucu masasında yer almasını istemeyen ne kadar küresel odak varsa hepsi, Türkiye’yi Ortadoğu’da kan ve gözyaşının sebebi olan terör örgütleriyle ilişkilendirmek istiyor. Düşünebiliyor musunuz ki, sizin bir savcınız ne idüğü belirsiz bir ihbardan yola çıkıp 300 tane jandarmayla, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın rutin faaliyetlerde kullandığı ifade edilen TIR’ları çeviriyor, bununla ilgili görüntüleri basına servis ediyor ve bir kampanya başlatıyor. Gerek yok ki… O zaman savcılar, devleti yargılayıp, Türkiye Cumhuriyeti Devleti terör örgütleriyle ilişki içerisinde bir devlettir desin, uluslararası meşruiyetini yok etsin. Amacınız bu ise, göreviniz bu ise, misyonunuz bu ise, “hizmet” anlayışınız bu ise yapın bunu! Halkla oynamaya hakkınız yok! Halkın huzurunu bozmaya hakkınız yok! Ülkenin meşruiyetini tartışmaya açmaya hiç hakkınız yok! Geçmişte olsa bu işlenen suçun cezası idamdır! 

Başbakan çıkmış bas bas bağırıyor; “İstiklal mücadelesi veriyoruz” diye. Ben soruyorum şimdi, İstiklal mücadelesi kime karşı verilir? İşte bu hainlere karşı verilir. Ülkenin ulusal istihbaratını faş etmek için mücadele eden bir yargı var. Buna odun taşıyan bir cemaat hizmeti var. Bunun altına odun taşıyan bir jandarma, emniyet var. Onu da geçtik, ana muhalefet var. Bu kadar hayasızlık, bu kadar pervasızlık, ihanetin bu kadar ölçüsüzleştiği dönem sadece Kurtuluş Savaşı dönemidir. Ben bunları anlatmak için kelimeleri bir araya getirmekte zorlanıyorum. Önüne din kisvesini koymuş bir “hizmet” nasıl bu kadar pervasızlaşabilir ya da bu “hizmet”le ilişkili bürokratik oligarşi nasıl bu kadar ihanet içerisinde olabilir, ben bunu anlatmakta zorlanıyorum. 

Bu operasyonun uluslararası bir operasyon olduğu konusunda hemen hemen herkes hemfikir. Siz ne diyeceksiniz? 

Çok net, bunun üzerinde tartışmaya bile gerek yok. Bu işin uluslararası operasyon olduğu, Türkiye’nin Ortadoğu’daki yeni denklem kurulması sürecinde oyun kurucu masasında olmak yerine orada sanık sandalyesine oturtulmak istendiği çok net. Bir fotoğraf kadar net… 

Peki olayın arka planına baktığınızda MİT TIR’larını kimler izleyip ihbar etmiş olabilir? Başka istihbarat örgütleri mi, yoksa söz konusu yapının MİT içerisinde, polis içerisinde uzantıları mı?

Bulunduğumuz coğrafya stratejik bir konuma haiz olunca ve o coğrafyada tarihi değiştirecek hamleler sergileniyorsa sizin istihbari çalışmalarınız, muhatap ülkelerin istihbaratı tarafından takip edilebilir. Ama unutmayalım ki, bu kadar kozmik bir faaliyet, o istihbarat örgütlerinin size yönelik istihbari çalışmalarına rağmen karşı istihbarat hamleleriyle yok edilebilir. Yani ifşa edilmezsiniz. Ama eğer sizin istihbarat örgütünüzün içerisinde üst seviyelerde görev alan bazı isimler, bu küresel istihbarat oyunlarının bir parçası olmuşsa attığınız her adım, yürüttüğünüz her faaliyet, rutin faaliyetleriniz de dahil olmak işte böyle üzere faş edilir, ifşa edilir. O uluslararası örgütler tarafından düzmece ve kumpas halindeki ihbarlarla, onlarla paralel hareket eden savcı, emniyet, jandarma yapılarıyla halkın, medyanın önüne, kamuoyunun önüne çıkarılır. MİT, bunun sorumlularını kendi içinde arasın artık. Eğer Türkiye’de gerçekten bir devlet varsa o devlet artık devletliğini göstersin. Yani hükümet, kabine üyeleri çıkıp diyorlar ki, kimse endişeye kapılmasın, kimse paniğe kapılmasın. İyi de kardeşim, biz bir şeyleri bildiğimiz için kapılmayız, ama bu halk bir şey bilmiyor ki! Bu halk hâlâ bu yapıları ülkeye ve dine hizmet eden bir anlayış zannediyor. Siz de artık devlet olduğunuzu hatırlatın. Şu anda öyle bir hal var ki, 90’lı yıllardaki gibi sanki devlet yok, çeteler, terör örgütleri, derin devlet, devleti yönetiyor. Böyle bir fotoğraf var, bunun giderilmesi de bizim sorumluluğumuzda değil, devletin bizzat kendi sorumluluğunda. 

MİT’le ilgili, bu Paris cinayetleriyle ilgili sosyal medyada birtakım belgeler, bilgiler paylaşıldı. Bu belgelerin sahte olduğu da sonradan ortaya çıktı. Çözüm süreci devam ederken MİT neden hedef alınıyor?  

Bunların sahte olduğu zaten açıklandı, sahte olduğuna dair zaten çok somut bilgiler vardı. Bunu MİT yapmadı ama velev ki yapmış olsa bile MİT’in böyle bir operasyonunu faş etmek, açığa çıkarmak nedir? İhanet değil midir? Yani Türkiye’nin terörle mücadelesini de bu paralel yapı dediğimiz o akıl tutulmasına varmış kesimlerin kalemşörleri mi belirleyecekler? MİT bu kadar mı aciz? Böyle bir şeyi tartışmaya açmak bile ihanettir. Ben böyle bir operasyonun arkasında MİT’in olduğuna inanmıyorum. Tam tersi o dönem Türkiye sınırları içerisinde Avrupa’daki güçlerle işbirliği yapan ve çözüm sürecinin ilerlemesini istemeyen, çözüm süreciyle ilgili gelişmeler kendilerine teslim edilmediği için, devletin yetki alanlarında onlara müdahale şansı tanınmadığı için çözüm sürecini engellemeye çalışan, bugün paralel yapı diye tartışmaya açtığımız kesimlerdir o suikastın altındaki diğer failler. Ama böyle bir şeyi MİT’e yüklemek, MİT’in olduğunu ortaya koyacak belgeler üretmek bile başlı başına bir ihanettir. 

Bu tip belgeler genelde belli odaklar tarafından servis ediliyor. Önce birtakım ne idüğü belirsiz hesaplar tarafından servis ediliyor. Sonra bu belgeler, mesela ‘topsakal çetesi’ olarak anılan bazı isimler tarafından sosyal medyada paylaşılıyor ve gündem oluşturuluyor. 

Bu zaten bir psikolojik harekat yöntemi. Ergenekon soruşturmalarından beri kullandıkları yöntem bu. 

Peki MİT bu operasyonları gerçekleştirenleri izlemiyor mu? Kendisine yönelik bu operasyonlara nasıl izin veriyor? 

Bir polis Amerika’ya gidip 8 yıl kalıyor, bu kaldığı süre içerisinde okyanus ötesi uçamaz raporuyla orada duruyor, buna göz yumuluyor. Bunun oradaki ilişkileri ve bugün bu belgelerle ilgili yaşanan o psikolojik harekat süreci Milli İstihbarat Teşkilatı ya da farklı istihbarat birimleri tarafından takip edilmiyor olması zaten skandaldır. Mutlaka takip ediliyordur ama “bu sızıntıların önüne neden geçilemiyor”un cevabıyla işte bu TIR’lara yönelik yapılan ihbarların, operasyonların temel gerekçesi olan sızmalar aynı kapıya çıkıyor. Yani Milli İstihbarat Teşkilatı’nın içerisinde çok güçlü bazı isimler bu yapılarla paralel hareket ediyorlar ve MİT bu isimlerden arınmakta çok ama çok geç kalmış demektir. Yani MİT önce kendi içini sorgulasın. Bunu bu ülke için yapsın artık. Yolgeçen hanına dönmüş bir istihbarat teşkilatı olabilir mi? Yaptığı her eylemi sıradan ihbarlarla açık edilen bir istihbarat teşkilatı olabilir mi? Yani şimdi hükümet, kabine üyeleri açıklama yapıyorlar ki, bunlar MİT’in rutin faaliyetleri kapsamında kullanılan TIR’lar… Sen rutin faaliyetlerinin gizliliğini sağlayamıyorsan bu ülkeyle ilgili yürütmüş olduğun kozmik istihbarat faaliyetlerin gizliliğini nasıl sağlayacaksın? Rutin faaliyetlerinin bile gizliliğini sağlamaktan acizsin. Peki kozmik faaliyetlerini nasıl saklayacaksın, nasıl gizli tutacaksın? Demek ki tutamıyorsun, demek ki günü geldiğinde onlar da kullanılacak… Artık devlet aklını başına alsın. Yani benim özetle söyleyebileceğim tek cümle bu: Devlet artık aklını başına alsın! Karşısında bir paralel yapılanmanın olduğuna inanıyorsa ki, bunu Başbakan, İçişleri bakanı, Dışişleri bakanı, Milli İstihbarat Teşkilatı, böyle bir ifadeyi kullandığına göre böyle bir yapılanma var. O zaman devlet, devletliğini hatırlasın ve gereğini yapsın. Bu ülkenin yeni bir 90’lı yılları yaşamaya, bu ülkenin yeni bir 70’ler yaşamaya hiç ama hiç tahammülü yok. Bu süreçte böyle bir sürecin yaşanmasına sebep olacak her türlü gafletin altında imzası bulunanlar bunun bedelini çok ağır öderler. 

www.on5yirmi5.com