Kimse Türkiye’den korkmasın çekinmesin

Olaylar
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Lyon’da Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin (UETD) 10. kuruluş yıl dönümü etkinliğinde vatandaşlara hitap ediyor. Başbakan Erdoğan’ın...
EMOJİLE

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Lyon’da Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin (UETD) 10. kuruluş yıl dönümü etkinliğinde vatandaşlara hitap ediyor.

Başbakan Erdoğan’ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle: 

“AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç bugün daha fazla artmıştır. AB’nin güçlü ekonomisinin Türkiye’ye ihtiyacı var. AB’nin genç, dinamik nüfusundan dolayı Türkiye’ye ihtiyacı var. AB’nin ırkçılıkla, ayrımcılıkla, antisemitizim ve İslamofobia ile mücadele için Türkiye’ye ihtiyacı var. En önemlisi de AB’nin İslam dünyasıyla, tüm Müslümanlarla, Doğu, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Balkanlarla daha sağlıklı ilişki kurabilmesi için Türkiye’ye ihtiyacı var. Türkiye, ilelebet kapılarda bekletilecek ülke değildir.”

“Biz gerek Fransa’da, gerekse diğer Avrupa ülkelerinde bu tür konuların (1915 olayları) iç politika malzemesi yapılmasının tehlikesini her fırsatta vurguladık. İç politikada istismarla oy kazanmak uğruna, ırkçılığa, ayrımcılığa, özellikle de İslamofobi’ye kapı aralanmasının, Avrupa için Avrupa değerleri için tehdit oluşturacağını defalarca dile getirdik.”

“İnsanlar, sermaye, şirketler renklere ayrıldı”

 Erdoğan, milletin güçlü iradesi doğrultusunda son derece sağlam temeller üzerinde artık yeni Türkiye’nin yükseldiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

“1960 yılında bir askeri darbe yapıldı. Bu darbenin ardından ekonomi altüst oldu. Türkiye daha da fakirleşti. Sizler, babalarınız, dedeleriniz işte o darbenin ardından ekmek parası için, helal rızık için kalktınız buralara geldiniz. Ardından 1980 yılında bir başka darbe yapıldı. Yine demokrasi askıya alındı. Ekonominin dengeleri yine altüst oldu. Özgürlükler bir kez daha kısıtlandı. Baskı, zulüm, zorbalık bir kez daha arttı. İşte o dönemde de başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkelerine bir çok vatandaşımız kaçmak, sığınmak zorunda kaldı. Şairlerimiz, yazarlarımız, sanatçılarımız, akademisyenlerimiz vatanlarını terk edip gurbete gelmek zorunda kaldı. Ardından 28 Şubat darbesi geldi. Bir kez daha devlet kendi öz vatandaşına zulm etmeye, vatandaşının haklarını kısıtlamaya başladı. Kızlarımız inançlarının gereği başörtüleriyle okullarına gidemediler. Meslek liseleri kapatıldı, imam hatip okulları kapatıldı, kapılarına adeta kilitler vuruldu. Kuran öğrenmek bir keza daha zorlaştırıldı. İnsanlar, siyasi partiler, sermaye, şirketler, sivil toplum örgütleri renklere ayrıldı. Aralarında ayrımcılık yapıldı. İşte o dönemde de başörtülü kızlarımız, imam hatipli gençlerimiz, çok sayıda vatandaşımız bir kez daha vatanını terk etti.”

“Ahmet Kaya o dönemin lincine uğradı”

“Değerli dostum, değerli sanatçımız Ahmet Kaya işte o dönemin, o atmosferin lincine uğradı” ifadesini kullanan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Geldi Paris’te, gurbette, vatan hasreti içinde hayata gözlerini yumdu. Şimdi o çok sattığını iddia eden gazetelerin köşelerinde yazan birileri İstanbul’daki ödül töreninde Ahmet Kaya’ya neler yaptıklarını bizler biliriz. Tarih buna şahit ama bunlarda utanma yok, bunlarda ar yok. ‘Sanatçıdan yanayız’ derler ve o dönemde neler yaptıklarını gördük. Çatalları, tabakları nasıl ona fırlattıklarını gördük ve o salondan nasıl kaçırıldığını gördük. Şu anda bunlar hala bu ülkede güya özgürlük mücadelesi veriyorlar. Güya ülkemizde bunlar hala demokrasiyi konuşuyorlar. Bunların demokrasiyi konuşmaya hakkı yok. Biz bunların cemaziyel evvelini biliriz.”

“Makbul-makbul olmayan vatandaş ayrımı”

Erdoğan, Türkiye’de on yıllar boyunca makbul-makbul olmayan vatandaş ayrımı yapıldığını vurgulayarak, standart vatandaş üretmek istediklerini söyledi.

Kendi kriterlerine uymayanların dışlandığına ve horlandığına dikkati çeken Erdoğan, inançların, değerlerin, kimlikleri ve kültürleri yok saydıklarını aktardı.

“Ret, inkar ve asimilasyon politikalarını biz sonlandırdık”

Erdoğan, insanlara kendi vatanlarını zindan haline getirdiklerine işaret ederek, şunları kaydetti:

“İnsanımızı öz yurdunda garip, öz vatanında parya haline getirdiler. İşte biz en başta buna son verdik. Her türlü ayrımcılığı elimizin tersiyle ittik. Her türlü yasağı, baskıyı, kısıtlamayı kaldırmanın mücadelesini verdik. Ret, inkar ve asimilasyon politikalarını biz sonlandırdık. Kardeşliğimizin, birliğimizin, tek millet oluşumuzun önündeki engelleri tek tek biz kaldırdık. Anneler evlatlarıyla kendi ana dillerinde konuşamıyorlardı. Yasaktı, horlanma sebebiydi. Buna biz son verdik. Farklı dil ve lehçelerde yayınların, propagandanın, okulların önünü biz açtık. Yıllarca ihmal edilmiş Doğu’yu, Güneydoğu’yu, Karadeniz’i, Orta Anadolu’yu yollarla okullarla, hastanelerle, üniversitelerle, yurtlar, barajlar konutlarla biz buluşturduk. İnsanımıza insan olduğunu hatırlattık. Devletle millet arasındaki mesafeyi kaldırdık. Başörtüsü üzerindeki zulme son verdik. Sadece üniversitelerde değil, artık kamuda başörtüsüne özgürlük sağladık. İmam hatip okullarının, meslek liselerinin kapılarındaki kilitleri biz kaldırdık. Artık katsayı diye bir zulüm yok. Artık eşit olarak bu yarışa girmek var. Şimdi düz liseli hangi haklara sahipse meslek lisesi mezunu da aynı hakka sahip imam hatipli de aynı hakka sahip. Bunları biz getirdik.”

“Vatan toprakları üzerinde operasyon yaptırmayız”

Erdoğan, özellikle yurt dışına çıkarken pasaportu, parası farklı olarak değerlendirilen vatandaşların artık yurt dışına çıkarken başı öne eğik çıkmadığını, gururla “Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım” diyebildiğini söyledi.

Afyonkarahisar’dan yola çıkarken “bu ülkede ayrımcılığa son vereceğiz” dediklerini anımsatan Erdoğan, tek bayrak, tek devlet ve tek millet vurgusunu yaptı.

Türkiye’yi birleştiren en önemli unsurun bayrak olduğunu ifade eden Erdoğan, “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen vatandır’ dedik. Yola böyle çıktı” diye konuştu.

Erdoğan, 780 bin kilometrekareyle vatan toprakları üzerinde operasyon yaptırmayacaklarına işaret ederek, “tek devlet” dediklerini ve bu topraklarda ikinci bir devleti hayal edenlerin boşuna hayal kurduğunu dile getirdi.

“Böyle bir hayalin içine kimse girmesin” ifadesini kullanan Erdoğan, “tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” dediklerini ve yola böyle çıktıklarını söyledi.

Türkiye’de bir kısmının siyasal Kürkçülük, bir kısmının siyasal Türkçülük, bir kısmının da “şuculuk, buculuk” yaptığını ifade eden Erdoğan, “Bir kısmı da bakıyorsunuz ki o da kumsallarda dolaşıyor. Bir siyasi parti diyor ki ‘ben Kürtlerin temsilcisiyim’, öbürü ‘ben Türklerin partisiyim, temsilciyim’, öbürü de diyor ki ‘ben kumsalların, sahillerin partisiyim’. AK Parti ne diyor ‘Biz 77 milyonun partisiyiz’. Aramızdaki fark bu” diye konuştu.

Alanda bulunanlardan bir ricası olduğunu kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Fransa’da 620 bin Türk var. Tamamı çifte vatandaşlık anlayışından hareketle niye müracaatını yapıp aynı zamanda Fransa vatandaşı olmuyor? Diyorum ki Fransa vatandaşı olmamış olan Türk vatandaşlarıma sesleniyorum, kesinlikle aynı zamanda Fransız vatandaşı olun. Fransa’daki siyasi hakları aynen sizler de kullanmalısınız. Bunun size faydası var zararı yok. Kim size farklı bir şey söylüyorsa, bilin ki size zarar veriyor. Siz bizim Fransa’daki elçilerimizsiniz, bunu böyle biliniz. Niye bu elçilerin sayısı 300 bin olsun. Ben istiyorum ki bu elçilerin sayısı 620 bin olsun.”

3 çocuk tavsiyesini de hatırlatan Erdoğan, bu mücadelede vatandaşlarla el ele, omuz omuza vererek, Türkiye’yi çok daha farklı yerlere getireceklerini ifade etti.

“34 yıl bekleyerek değil hemen hesabı sorulacak”

Bu arada önemli bir şey yaptıklarını kaydeden Erdoğan, eski Türkiye’nin kapıların kapattıklarını, darbeler dönemini artık tarihe mahkum ettiklerini dile getirdi.

Erdoğan, şunları kaydetti:

“Darbe yapanlardan hesabının sorulması için önemli bir adım attık. 12 Eylül 2010’da Anayasayı değiştirdik ve 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasına imkan sağladık. İşte yargı süreci bitti.  34 yıl sonra da olsa geç de olsa darbenin sorumluları mahkum edildi. Gençleri yaşlarını büyüterek, denge olsun diye idam ettirmişlerdi. Binlerce vatandaşa ülkelerini dar etmiş, gurbete gitmelerine sebep olmuşlardı. Yıllarca baskı rejimiyle ülkeyi yönettiler, demokrasiye, ekonomiye zarar verdiler. Yıllarca kendilerini Anayasayla korudular ama işte o dönemler geride kaldı. Darbe yapanın yanına kar kalmayacağı, artık görülmüş oldu. Geç de olsa darbe yapanlardan nihayet hesabı soruldu.

Elbette bu iş burada sona ermeyecek. Bu ülkede tekrar darbe olması için, hiç kimsenin darbeye teşebbüs etmemesi için ne gerekiyorsa yapacak, mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Şu hususun altını çiziyorum. 17 ve 25 Aralık’ta milletin seçilmiş iktidarına yargı yoluyla darbe yapmaya yeltenenlerden de bunun hesabı sorulacak. Üstelik 34 yıl bekleyerek değil hemen hesabı sorulacak.”

“Pensilvanya Türkiye’deki her darbeye lojistik destek sağlıyor”

Erdoğan, Pensilvanya’nın Türkiye’deki her darbeye lojistik destek sağladığını belirterek, 12 Eylül’de darbecilere övgüler düzdüğünü, 28 Şubat’ta dönemin hükümetine ağır saldırılarda bulunduğunu, en son 17 ve 25 Aralık’ta bu kez de kendisi darbe yapmak istediğini söyledi.

Pensilvanya’nın, yolsuzluk bahanesi altında CHP’yi, MHP’yi, bir kısım medyayı, iş adamlarını, özellikle de emniyet ve yargı içindeki maşalarını kullanarak hükümeti devirmek, ülkenin kazanımlarını yok etmek, Türkiyeyi uluslararası çevrelere uşak etmek istediğini kaydeden Erdoğan, o darbe girişimine de eyvallah etmediklerini, eğilmediklerini, bükülmediklerini ve dimdik durararak o tuzağı bozduklarını dile getirdi.

Şimdi de “inlerine girdiklerini”, yaptıklarının hesabını hukuk içinde tek tek sormaya başladıklarını, başlayacaklarını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

“Millet artık hükümetine, sandığa, demokrasiye sahip çıkıyor. Millet istikbaline ve istiklaline en güçlü şekilde sahip çıkıyor. Allah’ın izniyle bu millet var oldukça, böyle asil, dimdik durdukça Türkiye’de artık hiç kimse darbeye teşebbüs edemeyecek. Darbeden medet umamayacak. Türkiye’deki muhalefet partileri CHP ve MHP henüz uyanmış, neler olduğunu anlayabilmiş, kendilerini yeni Türkiye’ye uyarlayabilmiş değiller. 30 Mart seçimleri öncesinde iradelerini Pensilvanya’ya teslim ettiler. 30 Mart’ta milletten gereken cevabı aldılar. Hala Pensilvanya’nın yörüngesindeler. Hala oradan çıkamadılar. 

Şu anda hala Türkiye’yi karıştırmanın, reformları engellemenin, çözüm sürecini sabote etmenin gayreti içindeler. Kardeşlerim, bunlar için kardeşliğimiz bir anlam taşımıyor. Bunlar için 77 milyonun birliği, dirliği, beraberliği anlam taşımıyor çünkü 780 bin kilometrekarede, 81 vilayette, 7 coğrafi bölgede siyaset yapmıyorlar. Lokal, mevzi siyaset yapıyorlar. Oradan da çıkamıyorlar. Biz ise her yerde varız. 81 vilayette varız. Vatandaşlarımızda, kardeşlerimizde, gönül dostlarımızda Köln’de de varız, Viyana’da da varız, Paris’te de varız, Lyonda’da varız.” 

“Onlar saldıracak, biz savaşacağız”

Başbakan Erdoğan, Türkiye’de terör meselesini çözmek, ölümleri durdurmak, gözyaşını dindirmek için bir süreç başlattıklarına, 30 yıldır devam eden terörü durdurma noktasına getirdiklerine dikkat çekerek, “Siyasete zemin hazırladık. Tabii ki birileri bundan rahatsız oldular. Terör lobisi, silah, kan, özellikle de faiz lobisi bundan ciddi şekilde rahatsız oldu. Oslo görüşmeleri üzerinden bir sabotaj girişimi yaptılar, engelledik. MİT Müsteşarımızı tutuklayarak, süreci bozmak istediler, engelledik. Paris’teki suikastlerle sabotaj yapmak istediler, onu da aştık. Gezi olayları dediler, 17 Aralık, 25 Aralık dediler, onu da aştık. Şimdi Lice olaylarıyla bayrağımıza yapılan o alçakça saldırıyla yeni bir sabotaj girişimi daha başlattılar. Bu haince sabotaj girişimlerinin bazılarının arkasında Pensilvanya çetesi var. Şu anda bayrağımıza yapılan saldırı üzerinden, çözüme sabotaj düzenleyenler arasında da yine Pensilvanya var. Yine onun altındaki CHP var, MHP var, bunları da aşacağız” diye konuştu.

Milletin ferasetiyle, vatandaşların hayır dualarıyla ülkenin üzernidek kara bulutları dağıtacak aydınlık bir istikbale doğru yürümeye devam edeceklerini dile getiren Erdoğan, bütün saldırılara, engelleme girişimlerine, sabotajlara, tuzaklara rağmen Türkiye’nin büyümeye, bölgesel ve küresel bir güç olma yönünde ilerlemeye devam ettiğinin altını çizdi.

Erdoğan, 12 yılda çok büyük badireler atlattıklarını, en son gezi olaylarını, 17 Aralık darbe girişimini atlattıklarını belirterek, şunları söyledi:

“Onlar saldıracak, biz savacağız. Onlar taaruz edecek biz boynumuzu bükmeden dimdik duracağız. Onlar Türkiye’yi engellemek, durdurmak isteyecek biz istikrarla büyüyeceğiz. Onun için içerideki 77 milyon gibi, sizler de asla ümitsiz olmayın, boynunuzu asla yere eğmeyin. Hüzünlenmeyin. Yeise kapılmayın. Sizin ülkeniz büyük bir ülke ve daha da büyümeye devam edecek. Sizin ülkeniz, bütün gücüyle sizin arkanızda durmaya ve haklarınızı savunmaya devam edecek. Büyük bir ülkenin vatandaşları olduğunuzu unutmayın. Fransa vatandaşlığınızı da unutmayın. Pasaportunuzla, bayrağınızla, vatanınızla, milletinizle gurur duyun.

Kültürünüzü, geleneklerinizi, kimliğinizi, özellikle de inancınızı ve dininizi asla unutmayın. Unutturmayın, ihmal etmeyin. Kendinizi, kendi kimliğinizi muhafaza ederken burada, Fransa’da, buranın diline bigane kalmayın. Eğitimden, sanattan, spordan, siyasetten kendinizi soyutlamayın. Bizim sizlere ihtiyacımız var. Fransa’nın sizin gibi yiğitlere, mert, dürüst, çalışkan insanlara ihtiyacı var. Asimile olmayın. Çocuklarınızın asimile edilmesine müsaade etmeyin. Altını çiziyorum, ancak entegre olmaktan da kaçınmayın, çekinmeyin.”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, inancına güvenenin inanç özgürlüğünden, düşüncesine güvenenin de düşünce özgürlüğünden korkmayacağına değindi.

“Onun için güçlüsünüz, kendinize inanın, kendinize güvenin ve bu yolda böyle yürüyün” ifadesini kullanan Erdoğan, yurt dışında yaşayan vatandaşların her meselesinde yanlarında olacaklarını ve haklarını sonuna kadar aramaya devam edeceklerini, büyükelçiliklerin, konsoloslukların, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığının her zaman yanlarında ve emirlerinde olduğunu sözlerine ekledi