Kavakçı’ya saldırı önceden planlanmış

Olaylar
2 Mayıs 1999’da yemin etmek için Meclis’e gelen Merve Kavakçı’ya saldıran DSP’li kadın vekillerden Ayşe Gürocak, Kavakçı’nın başörtüsü ile Genel Kurul’a gelmesi hal...
EMOJİLE

2 Mayıs 1999’da yemin etmek için Meclis’e gelen Merve Kavakçı’ya saldıran DSP’li kadın vekillerden Ayşe Gürocak, Kavakçı’nın başörtüsü ile Genel Kurul’a gelmesi halinde yapılacak eylemin daha önce konuşulup planlandığını itiraf etti.

2 Mayıs 1999’da Meclis’teki yemin töreni sırasında yazarımız Merve Kavakçı İslam’a saldıran ve Kavakçı’nın kürsüye gelip yemin etmede ısrar etmesi halinde, başörtüsünü çekip parçalamayı planlayan dönemin DSP’li kadın milletvekilleri, büyük bir pişkinlik örneği sergileyerek yaptıklarından pişmanlık duymadıklarını dile getirdiler. Akit’in ulaştığı DSP’li kadınlar, halkın oyuyla vekil olan hemcinslerine yönelik çirkin hareketlerini “yasalara uyduk, burası laik bir cumhuriyet” şeklinde savunmaya kalkıştılar.

KAVAKÇI GELENEĞE UYMAMIŞ!

Dönemin DSP Ankara Milletvekili ve eski ba­kan Melda Bayer, Kavakçı’nın başörtüsüyle Meclis’e gelmesinin yasalara aykırı olduğunu savundu. Akit muhabirin, başörtülülerin vekil olamayacağına dair herhangi bir yasağın olmadığını hatırlatması üzerine ise “geleneğe” sığındı. Kavakçı’nın örtülü şekilde yemin etmeye çalışarak yanlış yaptığını öne süren Bayer, “Merve Kavakçı’nın yanlış yaptığını hiç düşündünüz mü? O bir kişiydi. Orada bir sürü diğer kadın milletvekili vardı. İnancına en ufak bir sözüm yok. İçtüzüğe göre bazı kurallar var. Kadınlar döpiyes giyer, kolu bileğe kadar olur. Ha içtüzükte baş için de ‘başı örtülüdür, başı açık olur’ diye bir ibare yoksa bile bir gelenek vardır, içtihatlar vardır. İçtihat bilinen bazı şeyler vardır. Demek ki o içtihatlara aykırı görüldü ki, o dönemde onun için kılığına kıyafetine dikkat edilsin dendi. Biliyorsunuz MHP’li Nesrin Ünal o kurallara uydu, açık olarak geldi” dedi.

“ŞARTLAR ONU GEREKTİRİYORDU”

Kürsünün etrafını sararak Kavakçı’nın yemin etmesini engellemeleri konusunda “O günkü şartlar onu gerektiriyordu” diyen Bayer, “O günkü içtihatlar, içtüzük neyi gerektiriyorsa onu yaptık. Yani Meclis’in yasalarına uyduk. İçtüzük onu gerektiriyordu. İçtihat demek Meclis’in yasası demektir. Bir alışkanlık demektir. Ben o gün o yasayı uygulamaktan dolayı keşke uygulamasaydım diyebilir miyim? Öyle bir şey olur mu? Yani içtihat olarak aldık biz. İçtüzüğe aykırı olarak aldık. Bunu kurcalamanın alemi yok” şeklinde konuştu.

EN MUTLU GÜNLERİYMİŞ, YA KAVAKÇI’NIN?

Kavakçı’nın Meclis’ten çıkarılması için bir yerlerden talimat almadıklarını ve protestonun kendiliğinden geliştiğini iddia eden Melda Bayer, şunları söyledi: “Benim bireysel olarak kürsüyü işgal girişimim olmadı. Arkalardaydım. İnanın o gün öyle heyecanlı geçti ki, hiç farkında değilim. Arkadaşlardan müdahale eden olduysa görmedim. Yemin edecektik, herkes heyecanlıydı. Birisi aykırı olarak Meclis’e girmeye çalışıyor. En mutlu günümüzde bu tatsız olay şevkimizi kırdı. Belki arkadaşlar o heyecanla kürsüye doğru yürümüş olabilirler. Böyle bir telaştı, olabilir böyle bir şey. Saygın kişiliğim hiçbir zaman yara almadı. Yaptıklarımdan da her zaman gurur duydum.”

“ALGILARIMIZDA MERVE HANIM’IN…”

Dönemin DSP Ankara Milletvekili Ayşe Gürocak da, o gün yapılması gerekenin Kavakçı’nın Meclis’ten çıkarılması olduğunu savunarak, “O gün yapmamız gereken oydu, onu yaptık. O dönemin koşullarında, o dönemin yasalarında, o dönem algılarımızda gerçekten Merve Hanım’ın Meclis’e gelmesini engellemek için elimizden gelen demokratik haklarımızı kullandık. O zamanda, yine aynı şartlarda olsaydı gene yapardım. Keşke demiyorum. Kavakçı’nın parlamentoya gelmesini hala doğru bulan bir insan değilim. Laik bir cumhuriyette yaşıyorsunuz. Laik cumhuriyette dini özgürlükler, bireysel özgürlüklerdir. Ama kamusal alanda, hele yasama görevinde bir simge olarak da orada bulunmasının doğru olduğunu düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.

“BURASI İSLÂM CUMHURİYETİ DEĞİL”

Dini inancı bireyin iç dünyasına hapsetmeden bahsederek, ne kadar demokrat olduğunu ortaya koyan Gürocak, şöyle devam etti: “Benim ülkem laik cumhuriyetle yönetilen bir ülke. Cumhuriyet ama İslam cumhuriyeti değil. Laik bir cumhuriyet. Şimdi laik bir cumhuriyetin de anayasada belirlenen hak ve hukukları koruyan yanları vardır. Ben ona uyduğum gibi herkesin de uymasını arzu ederim. Merve Hanım, ben bunu İslam inancım gereği takıyorum dedi. İslam inancına karışmak insanın özel hayatında asla mümkün değil ama bir devlet düzeni vardır. Bu hepimiz için gereklidir. Bölge olarak baktığınızda da laik bir cumhuriyet rejimiyle yönetilmek var. Bir de ben hayır İslami kurallara göre giyineceğim, İslami kurallara göre de bu parlamentoya gireceğim dediği zaman karşınıza çıkan bir direnç şeyimiz vardır orada.”

Kavakçı’nın engellenmesi konusunda nasıl davranacaklarını kendi aralarında önceden kararlaştırdıkla­rını itiraf eden Ayşe Gürocak, “Biz kendi aramızda sohbet etmedik değil. Ama kırıcı, yırtıcı bir planla­ma değil. Sadece bugün anayasada, yasalarda yeri olmayan bir giyim kuşamla gelmiş olmasını, çünkü kendisi dini sembol diyor. Dini sembol dediğiniz zaman anlam değişiyor. O anlamda biz demokratik hak ve tepkilerimizi ortaya koyalım diye konuştuk” dedi.

Yeniakit