İskilipli Atıf’ın yakınları iade-i itibar istiyor

Olaylar
Melike Bahçevan’in İskilipli Atıf haberi Yaşadıkları sıkıntıları sineye çeken yakınları, bugün devletten tek şey istiyor: “Peygamber torunu olan Atıf Hoca’nın adını kırmızı damgadan kurtar...
EMOJİLE

Melike Bahçevan’in İskilipli Atıf haberi

Yaşadıkları sıkıntıları sineye çeken yakınları, bugün devletten tek şey istiyor: “Peygamber torunu olan Atıf Hoca’nın adını kırmızı damgadan kurtaracak iade-i itibar yapılsın yeter.”

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Dersim özrünü yaptığı tarihi konuşmasında ismini andığı İskilipli Atıf Hoca’nın yakınları iade-i itibar bekliyor. Yaşadıkları mağduriyetleri sineye çektiklerini belirten Atıf Hoca’nın yeğenlerinden Muzaffer İmal, “Biz devletten özür beklemiyoruz, Peygamber torunu olan Atıf Hoca’nın adını kırmızı damgadan kurtaracak iade-i itibar yapılsın yeter.” derken, Ahmet Faruk İmal, “Yıllarca Atıf Hoca’yı aklamaya çalıştık durduk ama suçluluğuna dair hiçbir belge ortada yok.” görüşünü dile getiriyor. Atıf Hoca’nın akrabalarından avukat Ebubekir İmal ise Atıf Hoca’nın iade-i itibarının, devletin geçmişiyle barışması açısından gerekli olduğunun altını çiziyor.

Atıf Hoca, 1926’da “İstiklal Mahkemeleri”nce ‘Şapka Kanunu’na muhalefetten idam edildi. Oysa idama gerekçe gösterilen “Frenk Mukallitliği ve Şapka” adlı kitabını söz konusu kanundan 18 ay önce yazmıştı. Atıf Hoca’yı suçsuz yere asan devrin yönetimi, yakınlarına da memleketi adeta zindan ediyor. Eşi ve çocukları İstanbul’a sürülürken İskilip’te kalan yakınları baskı altında tutuluyor. Atıf Hoca’nın kızı Melahat Hanım, 1954’te vefatına kadar babasının idamını kabullenememiş, o hayattaymış gibi yaşamış. Yaşadıkları sıkıntıları Zaman’a anlatan Atıf Hoca’nın yeğenlerinden Bahattin İmal, merhumun kızı Ayşe Melahat Koldan’ın dramını anlatırken duygulanıyor. İmal, “Düşünün ki 14 yaşında bir kız, babasını evden alıyorlar ve bir daha göremiyor, ölümünü dahi mektupla öğreniyor. Mezarının yerini bile bilmiyor. Bir dönem akli sorunlar yaşadı. Kim olsa aklını yitirirdi.” şeklinde konuşuyor.

Atıf Hoca’nın idamı, memleketi İskilip’in de damgalanmasına neden olmuş. İdamdan sonra şehrin üzerinde bir korku imparatorluğu oluşturulmuş. Bahattin İmal’in anlatımına göre halkın çoğunluğu uzun yıllar kasket şapka kullanmaya devam etmiş. İmal, “Halk, askerlerin zaman zaman tebdil-i kıyafet teftişe geldiğini bildiği için Atıf Hoca’yı açık alanlarda konuşmaktan çekinirdi.” diyor.

İskilip’in uzun yıllar devlet yatırımlarından da mahrum bırakıldığını belirten Bahattin İmal, 90’lı yıllara kadar ilçenin mahrumiyet bölgesi olarak kaldığını söylüyor. Kendisi de İskilipli olan ve bir dönem İskilip’te belediye başkanlığı yapan Orhan Öztürk de bu görüşü destekliyor. Öztürk, uzun yıllar şehirde yol, okul, sağlık yatırımlarının ihmal edildiğine değiniyor. Sağlık ve eğitim alanında da komşu ilçelere kıyasla belirgin bir fark olduğunu söyleyen Öztürk, İskilip’e karşı geçmişte bir ilgisizlik ve ihmalkârlık yapıldığını kaydediyor. Eski başkan Öztürk, 90’lı yıllardan sonra bu mağduriyetin giderilmesi adına yatırımların önceye nazaran arttığını sözlerine ekliyor.