Irkçılık Hastalık Değildir!

Olaylar
Haber: ZUHAL ERKEK Dünyanın en sakin ülkelerinden birisi olan İskandinav ülkesi Norveç, önceki gün yaklaşık 100 kişinin katledildiği kanlı bir katliama sahne oldu. Düzenlenen saldırıda toplam 93 ...
EMOJİLE

Haber: ZUHAL ERKEK

Dünyanın en sakin ülkelerinden birisi olan İskandinav ülkesi Norveç, önceki gün yaklaşık 100 kişinin katledildiği kanlı bir katliama sahne oldu. Düzenlenen saldırıda toplam 93 kişinin hayatını kaybetti. Aralarında bir de Türk kızı vardı. Newyork Times olmak üzere birçok batı medyası bunu El-Kaide terör örgütünün saldırısı olarak yorumladı. Fakat Norveç polisinden gelen açıklama sonrası Anders Behring Breivik’in aşırı islam ve Türk karşıtı biri olduğu ortaya çıktı.

Norveçli saldırganın Avrupa’yı İslamiyet’ten korunmak için savaşa çağıran bin 500 sayfalık bir manifesto yayınladığı ortaya çıkmıştı.Yayınladığı manifestoda Türkiye’nin AB’ye girme çabalarıyla ilgili karikatürlerin yeraldığı Breivik, Türkiye’nin AB’ye girmesini istemeyenlerden. Kariküterde içine cami konulan kırmızılar içindeki Truva atı, AB bayrağı içinde görülüyor.Truva atı üzerindeki ay yıldız ve hilal, saldırganın Türk düşmanı olduğunu bariz şekilde gözler önüne seriyor. İslam karşıtı Norveçli saldırganın bu ırkçı yapısıyla ilgili sorularımızı ASAM Yönetim Kurulu Üyesi Psikiyatris Doç. Dr. Erol Göka yanıtladı. Göka ırkçılığın bir hastalıktan çok toplumsal ve siyasal hayatın anormal bir durum olarak değerlendirdi.

Irkçılık Hastalık Değildir

Dünya gündemi son günlerde Norveçli saldırganın katliamı ile ilgileniyor. Müslüman ve Türklere karşı aşırı saldırgan ve ırkçı bir tutum sergiliyor. Sizce ırkçılık bir hastalık mıdır?

Psikiyatride çok daha fazla bireysel hastalıklarla ilgileniyoruz. Sosyal ve siyasal ırkçılık bize hoş görünmesede bu gibi kavramları hastalık olarak nitelendirmiyoruz. Çağdaş Psikiyatride ırkçılığa hastalık olarak bakan bir yapıya sahip değilim. Hastalıktan çok toplumsal ve siyasal hayatta anormal bir durum olarak nitelendirebiliriz.

Irkçılıkla Mücadele Eğitimle Yapılmalıdır

Irkçılıkla nasıl bir mücadele verilmelidir?

Bu yaşanan kötü olaya rağmen Norveç Başbakanı Jen Stoltenberg’in çok takdirle karşıladığım bir açıklaması oldu. Çünkü infiale kapılmamak imkansız. İnsanın ilk aklına gelende bu tip insanların şiddetle cezalandırılması ve toplumda bu insanları temizlenmesi gibi bir reaksiyon oluyor. Staltenberg demokrasiyi geliştirmek gibi bir hedefle mücadele vereceklerine dair açıklamalarda bulundu. Bu sağlıklı bir yaklaşım. Norveç gibi ileri demokrasi sahibi ülkede bile bunlar yaşanabiliyorsa; bunlara karşı demokrasiyi kısıtlamak değil, demokrasiyi genişleterek toplumu daha açık hale getirmek gibi bir mücadele perspektifi seçmek lazım.
Irkçılıkla sosyo-psikolojik olarak da mücadele edilmeli. Mutlaka çocuklarımıza ailede ve okulda başlayan eğitimlerinde; insanların eşit ve kardeş olduklarını net biçimde örneklerle anlatan bir eğitim sisteminin olması gerekiyor.

Norveç’te İleri Demokrasi Var, Yabancıyla Yaşama Kültürü Yok

Irkçılığı etkileyen etmenler neler olabilir?

Avrupa’daki ırkçılık için konuşacak olursak, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki toplumlarda özellikle Asya toplumlarında ırkçılığın sağlam ve tarihsel temelleri olduğuna dair tarihsel bir bilgimiz yok. Örneğin Anadolu birçok kavmin bir arada yaşadığı kendi ülkemiz içindce söyleyebiliriz. Birçok etnik gurubun, ırkın milletleştiği topraklardır. Aynı şekilde İran’da da bu böyledir. Birçok ırka sahip insanlar bir arada yaşamaktadır. Avrupa dışında toplumlarda tarih boyunca bir arada yaşama kültürü var. Fakat Avrupa yabancıyı yeni görmüş diyebiliriz. Onların yabancı olarak nitelendirdikleri; yahudiler, kuzey kavimleri, Türkler. Avrupa çok eski yaşama alanı ve dışarıdan birçok göçmen insan geliyor. Böyle olunca içindeki kötülüğü, yabancıya karşı yansıtma gibi bir tutum içerisene giriyorlar. İçerisindeki bu kötülüğün dışavurum adını ise ırkçılık olarak isimlendiriyorlar. Irkçılığın vatanı Avrupa gibi görülüyor.

Avrupalıya Göre Krizin Nedeni Bile Göçmenler

Zaman zaman bu ırkçılık yatışmasına rağmen tekrar nükse edebiliyor. İlk sebep olarak uzunca bir süre bir başkasıyla yaşama kültürünün olmamasından kaynaklandığını söyleyebiliriz. İkincisi de Norveçli saldırganın davranışı, saldırgan Avrupa’yı "Eurabia" olarak nitelendiriyor. "Avrupa Afganistan oluyor" gibi cümleler kullanıyor. Bizler bunu gülerek karşılıyoruz ama demek ki yabancıyla yaşama kültürleri ileri demokrasiye rağmen gelişmediğinin göstergesidir. Son günlerde ekonomik kriz Avrupa’yı olumsuz etkilemektedir. Bu krizin suçunu bile yıllardır onlara hizmet eden yabancılara yüklüyorlar. Irkçılık çok teşne bir topluluk zaten. Bir parça ekonomik krizin yükünü taşımak zorunda kaldıklarında hemen buna günah keçisi buluyorlar. Kendilerini temize çıkartmak içinde onlara hizmet etmiş olan kültürleri aşağılama yolunu seçiyorlar.

Avrupa’daki Irkçıların Nazilerden Farkı Yahudileri Seviyor Olmaları

Norveçli saldırgan kendini "Şovalye" ilan etti. Bu haraketiyle kendisini örnek alacak bir kitle oluşturabilir mi?
Örnek olmasından ziyade bu davranışı ortaya çıkaracak bir ırkçı, faşizan bir gübre oluştu mu Avrupa kültüründe ona bakmak gerekiyor. Avrupa’nın en gelişmiş olan ülkelerin bir tanesinde bu kadar zalimlik nereden çıktı? Asıl bunu sorgulamamız lazım. Bunu sorguladığımızda Avrupa’da son dönemde müslümanlarla bir arada yaşamayı sindiremedikleri görüyoruz. Enteresan bir kavram ortaya çıkıyor. Faşizm, nazizm diyeceğim ama bu çok farklı. Yeni bir hristiyan sağcılık türü ortaya çıkıyor. Bunların nazilerden farkı yahudileri seviyor olmaları. Çünkü yahudiler Ortadoğu’da onların düşmanı olan müslümanlara karşı mücadele ediyorlar. Yahudilikle iyi geçimli ama bir yandan topraklarını işgal ettiğini düşünen müsülümanları şiddet uygulamayı savunan ve ABD’deki yeni muhafazekarlarlada islam düşmanlığı konusunda birleşen çok fazla dindar olamayan insanlar ortaya çıkıyor.

Saldırganı Örnek Alacak Kişiler Olacaktır

Bu insanların haberleşme sitemleri, ideolojileri; vahşet çıkarmaya uygun insanlar yetiştirmeyi amaçlayan düşünceleri var. Yaptığım bu analiz doğruysa eğer bu kişiyi model alacak insanlar olacaktır.

Türkiye için Söyledikleri Tutarsız

Saldırgan Türkiye’yi çok iyi tanıyor. Günlüklerinde Ergenekon için " Çok büyümüştü, örgüt disiplinini kaybetmişti" diye bir cümlesi var. Türkiye’nin İç İşlerine kadar her şeyi takip etmesini nasıl değelendiyorsunuz?

Türkiye’nin iç işlerini çok iyi biliyor sayılmaz. Analizleri çok yüzeysel. Avrupa’ya da Atatürk lazım gibi bazı cümleleride var. Çok tutarlı, düşünme süzgecinden geçmiş bir ifadeler olduğunu söyleyemeyiz. Daha çok başkalarının söylediklerini almış, yapıştırmış gibi duruyor.Türkiye eskiden onların gözünde çağdaş dünyanın, İslam Dünyasının bir parçasıyken bu görüntüyü kaybediyor. Bundan çok tedirginler.

on5yirmi5.com