IMF’siz Yola Devam!

Olaylar
Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yürütülen stand-by görüşmeleri rafa kaldırıldı. Türkiye, Fon ile finansal sistemin sağlamlığının incelendiği 4. madde çerçevesinde görüşmeler yapacak. Kararda, Türkiye...
EMOJİLE

Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yürütülen stand-by görüşmeleri rafa kaldırıldı. Türkiye, Fon ile finansal sistemin sağlamlığının incelendiği 4. madde çerçevesinde görüşmeler yapacak. Kararda, Türkiye’nin küresel ekonomik krizi Fon olmadan da az hasarla atlatmasının yanı sıra IMF Türkiye Masası Şefi Rachel van Elkan’ın görüşmelerdeki katı tutumu etkili oldu.

Türkiye ile Uluslararası Para Fonu (IMF) arasındaki stand-by görüşmeleri rafa kaldırıldı. Taraflar, bunun yerine finansal sistemin sağlamlığının incelendiği 4. madde konusunda görüşmelerin sürdürülmesini kararlaştırdı. Bu çerçevede bir IMF heyeti mayıs başında Türkiye’ye gelecek. Başbakan Tayyip Erdoğan, stand-by anlaşması yapılmaması kararını IMF ile ortak olarak aldıklarını açıkladı. Devlet Bakanı Ali Babacan, bundan sonra ilişkilerin Orta Vadeli Program kapsamında devam edeceğini söyledi. IMF Dış İlişkiler Direktörü Caroline Atkinson ise Türkiye’nin ekonomik görünümünün iyileştiğinin altını çizdi.

2008‘de sona eren stand-by anlaşması için görüşmelerin yürütülmemesinde, Türkiye’nin IMF olmadan küresel krizden en az hasarla çıkmayı başarması etkili oldu. Ayrıca, bankacılık sektörünün kârlılığı, Hazine ihalelerine gelen rekor talep ve kredi derecelendirme kuruluşlarının not artırımı da bu kararı etkileyen diğer gelişmeler. Hazine yetkililerinden edinilen bilgiye göre, IMF Türkiye Masası Şefi Rachel van Elkan’ın katı tutumu da bu gelişmelere eklenince kredili bir anlaşma için görüşmelere ara verildi.

Türkiye ekonomisinin son iki yılda elde ettiği başarıları tüm dünyaya gösterdiğine dikkat çeken Hazine’den üst düzey bir yetkili, "Kredi derecelendirme kuruluşlarının not artırımı da bu süreci teyit etti. Bir de IMF Türkiye Masası Şefi Elkan’ın katı tutumu da buna eklenince kredili bir anlaşma için görüşmelere ara verildi." değerlendirmesinde bulundu. Hazine Müsteşarlığı ise yaptığı açıklamada, IMF heyetinin 24-25 Nisan tarihlerinde yapılacak IMF-Dünya Bankası bahar toplantılarının ardından ‘dördüncü madde’ görüşmelerini yürütmek üzere Türkiye’ye davet edildiğini ifade etti. Dördüncü madde görüşmeleri, tüm üye ülkelerin IMF Ana Sözleşmesi gereğince her yıl gerçekleştirmesi gereken bir konsültasyon mekanizması olarak biliniyor. Bu görüşmeler kapsamında ülkelerin maliye ve para politikaları ele alınıyor. Dış denge ve kamu borç gelişmeleri inceleniyor ve uygulanan politikaların büyüme ve ödemeler dengesi üzerindeki etkileri değerlendiriliyor. Türkiye’nin bu kapsamdaki son gözden geçirmesi Mayıs 2007’de yapılmıştı. Son gelişmenin ardından Türkiye’nin IMF heyetini stand-by için çağırmaması halinde kredili bir anlaşmaya girilmeyecek.

Türkiye’nin Fon’a olan yaklaşık 8 milyar dolarlık borcu üç yıl sonra bitiyor. Fon’a üye ülkeler anlaşma yapılmasa dahi 4. Madde Konsültasyon Çalışması çerçevesinde düzenli olarak denetleniyor. Görüşmeler çerçevesinde, IMF uzmanlarından oluşan bir heyet ekonomik verileri toplamak ve ülkenin ekonomi politikaları hakkında hükümet ve Merkez Bankası yetkilileriyle görüşmelerde bulunmak üzere ziyarette bulunuyor. Bu çerçevede ilgili ülkenin makro ekonomik politikalarını gözden geçirerek, finansal sistemin sağlamlığını, makro ekonomik politikaları ve bunları etkileyebilecek sosyal, endüstriyel, idari ve diğer sorunları inceliyor. Gerekli analizler yapıldıktan sonra hazırlanan rapor İcra Direktörleri Kurulu‘nun onayına sunuluyor.

IMF: TÜRKİYE EKONOMİSİ GÜÇLENDİ

IMF Dış İlişkiler Direktörü Caroline Atkinson, Türkiye’nin ekonomik görünümünün iyileştiğini ve Türkiye ile Fon’un bu temelde, 4. madde istişarelerini mayıs ayında başlatma konusunda mutabakata vardıklarını açıkladı. Atkinson, küresel ekonomide ve finans piyasalarında devam etmekte olan iyileşmenin, Türk yetkililerince Orta Vadeli Program çerçevesinde uygulanmakta olan ekonomik politikalarla birlikte, Türkiye’nin ekonomik görünümünü güçlendirdiğine dikkat çekildi. Türkiye ile IMF arasında 19 defa stand-by anlaşması yapılırken bunlardan sadece son ikisi başarıyla tamamlanabildi. Fon’la ilişkilere başlanılması ile birlikte ilk stand-by anlaşmasının yapıldığı tarih 1 Ocak 1961.

Türkiye, yoluna Orta Vadeli Program ile devam edecek

Başbakan Tayyip Erdoğan, IMF ile stand-by anlaşması yapılmayacağı kanaatine ortak olarak vardıklarını söyledi. Fon ile yapılan görüşmelerde Türkiye’nin prensiplerinden asla taviz vermediklerini vurgulayan Erdoğan, "Örneğin, ‘Belediye gelirleriyle ilgili yasa değişikliği denirse biz bunu yapmayız’ dedik. Yasayı değiştirmişiz zaten. Buna benzer birçok konu olmuştur. Bununla ilgili mutabık kalmadık, bunlar stand-by anlaşmasını ortadan kaldıran etkenlerdir." dedi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da, bundan sonraki ekonomi politikalarının Orta Vadeli Program (OVP) kapsamında sürdürüleceğini açıkladı.

Erdoğan ve Babacan, Türkiye-Kore İş Forumu‘nun ardından IMF ile ilgili sorulara cevap verdi. Erdoğan, Fon ile iki yıldır görüşmelere ara verildiğine işaret ederek, bu arada zaman zaman hükümet yetkililerinin Fon temsilcileriyle görüştüğünü, kendisinin de eğer mutabık kalınırsa bir anlaşma olabileceği hususunda açıklamaları olduğunu kaydetti. Erdoğan, "Fakat özellikle herhangi bir siyasi dayatma olursa, kurumsal değişikliklere yönelik bu konularda evet demeyeceğimizi söylemiştik. Son dönemlerde bu konuda artık pek ‘illa bu da olsun’ gibi bir yaklaşımları yoktu. Fakat son geldiğimiz noktada, Türkiye’nin ekonomide ayakları üzerinde duran bir ülke olduğu görünümü stand-by anlaşmasına gerek kalmadığı kanaatini IMF’de de oluşturdu. Bundan dolayı böyle bir anlaşmanın yapılmayacağı kanaatine ortak olarak varmış durumdayız." dedi. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Babacan da, Türkiye’nin pek çok ülkeden farklı olarak kendi çıkış stratejisini açıklamış ve fiilen de uygulamaya başlamış olduğuna işaret etti. Geçen sene için koyulan hedeflerden daha iyi bir noktaya ulaşıldığını, 2010 yılında bugüne kadarki gelişmelerin de hedeflerden bir miktar daha iyiye doğru gidişi gösterdiğini belirtti. Babacan, şöyle konuştu: "OVP artık içeride ve dışarıda kendi güvenilirliğini sağlamış bir program. IMF olsa da olmasa da bizim uygulamamız bundan sonra 6 aydır olduğu gibi kendi Orta Vadeli Program’ımız çerçevesinde devam edecek. Stand by anlaşması IMF’ye üye 192 üyenin tümü için sürekli açık olan bir kapı. Bu zaten her aşamada gündeme gelebilecek bir konu ama bugün için artık bizim gündemimizde değil. Mayısta yapacağımız gözden geçirme çalışmalarında tekrar bu tabloya bakacağız. Ondan sonrasıyla alakalı ne yapacağımıza o gün itibarıyla karar vereceğiz. Bugün itibarıyla baktığımızda mayıs sonrası için de bir stand-by gerekliliği yok." Türkiye’nin iki yıldır bir IMF programı olmadan ama Fon ile yakın bir istişare ile kendi programını yürüttüğüne işaret eden Babacan, bundan sonraki dönemde de bu şekilde bir ilişki sürdürülebileceğini kaydetti. Babacan, "Dünyanın bu kadar önemli bir krizden çıkma aşamasında olduğu, her gün, her hafta, her ay projeksiyonların revize edildiği, dünya ile ilgili beklentilerin yeniden gözden geçirildiği bir ortamda çok uzun vadeli bağlayıcı şeyler söylemeyi bugün itibarıyla doğru görmüyorum." ifadesini kullandı.

Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince: Kendi ayaklarımız üzerinde durabiliyoruz
IMF, Türkiye’nin muhtaç olduğu bir destekçi değil. En zor durumda olduğumuz 2001 sonrasında bile söyledim. Türkiye desteksiz durabilecek duruma geldi. IMF ile ilgili ‘olsa iyi olur’ dediğimiz zamanlar oldu. Ama olmaması sebebiyle bir kayba uğradığımız kanaatinde değilim. Ekonominin performansını izlediğimizde stand-by’lı ya da stand-by’sız daha iyi bir performansı yakalayamazdık. Alınan ekonomik tedbirler Türkiye’yi olumlu yere getirdi. Bu durum Türkiye’nin kendi ayakları üzerinde durduğunu teyit ediyor. Türkiye’yi kredilendirme açısından etkilerse olumlu olur.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi: Ülkemizin herhangi bir kaybı olmaz. Yaptığımız açıklamalarda, Türkiye’nin ekonomik performansıyla gelişmekte olan ülkelerden ayrıştığını, hükümetimiz tarafından kuvvetli bir program ortaya konulduğunu, IMF olmadan uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları tarafından notunun artırıldığını, muhtemel bir anlaşmanın dışarıda başarısızlık olarak algılanacağını ifade ederek IMF ile stand-by’a ihtiyaç olmadığını belirttik. Türkiye’nin IMF anlaşması olmadığı için bir kaybı yoktur. Türkiye krizin en etkili olduğu 2009 yılında bile ödemeler dengesinde sorun yaşamadı. 2010’da da yaşamayacak.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş: Karar, Türk ekonomi tarihi için milat
Şu net bir şekilde ortaya çıktı ki artık Türkiye, IMF ile stand-by anlaşmasına gitmeyecek. Bu açıklamanın önemi şu: Türkiye çok çok önemli bir dünya krizini hiçbir dış reçeteye, hiçbir dış desteğe ihtiyaç duymadan, tamamen kendi bürokrasisi, kendi siyasileri tarafından hazırlanan bir Orta Vadeli Ekonomik Program‘ıyla başarılı bir şeklide geçmiştir. Bu sabah IMF‘nin yaptığı açıklamalar, bunun dünyanın en önemli ekonomik kuruluşu tarafından da teyit edilmiş olmasıdır. Ben bu sabahki açıklamayı Türk ekonomi tarihinin bir miladı olarak kabul ediyorum.

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu: Türkiye, dünyadan kaynak bulabilir
Türkiye’nin illa IMF’ye ihtiyacı olacak diye bir şey yok. Krizin en sıkıntılı devresini IMF’siz atlatmış durumdayız. Bunu bir problem olarak görmüyorum. Türkiye illa Fon ile anlaşma yapacak diye bir kaide yok. Kendi imkânlarımızla zaten gidebiliyoruz. Yol haritamız belli olduktan sonra gerisi önemli değil. Türkiye IMF ile ilişkilerini kopartmış değil. Böyle bir kaygı duyacak sebep yok ortada. Mayısta zaten gözden geçirmeye gelecekler. 2008’de anlaşmamız yoktu. 2009’da yoktu. 2010’da da yok. Ayrıca, Türkiye’nin kendisi dünya ekonomisinin düzelmesiyle kaynak bulabilecek durumdadır.

Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner: IMF, içi boş tartışma haline gelmişti. Hayal kırıklığına uğramadık. IMF tartışması son zamanlarda içi boş bir tartışma haline geldi. Önemli olan Türkiye’nin büyümeye geçerken finansmanının sağlanmasıdır. Bunun nasıl yapılacağı önümüze konulursa veya program içinde sistemli bir anlayış ortaya konulursa reformlar konusunda daha açıklığa kavuşacaktır. Türkiye’ye sermaye girişi her an olabilir. Türkiye, krizden nispeten az etkilendi. ‘IMF anlaşması olsaydı daha mı az küçülürdük?’ o tartışmaya girmemeliyiz. Hükümet finansman konusu üzerinde durmalı. Mali kural ve boyutları önemli.