Hem cahil hem küfürbaz!

Olaylar
Aslan Değirmenci’nin yazısı  28 Şubat döneminin Erzurum Bölge Komutanı Osman Özbek hakkında yapılan suç duyuruları post-modern darbe iddianamesinde yerini almışken, son aldığım bir bilgiyi sizinl...
EMOJİLE

Aslan Değirmenci’nin yazısı 

28 Şubat döneminin Erzurum Bölge Komutanı Osman Özbek hakkında yapılan suç duyuruları post-modern darbe iddianamesinde yerini almışken, son aldığım bir bilgiyi sizinle paylaşmak istedim. Sıra küfürbaz Paşa’ya gelir mi bilmeyiz ama merhum Erbakan Hoca için ettiği küfür kolay kolay unutulmaz.

Meğer bu Özbek Paşa’nın özü böyleymiş. Paşa, emir erlerine de zulüm edip, her türlü çirkinliği reva görürmüş. Örneğin bir misafirhanede kendisini tıraş etmek zorunda kalan benim de çocukluk arkadaşım var. Akşam haber gelir. Özbek Paşa Ordu iline gelecektir. Komutanlar panikler. Önce misafirhanenin berberi çağrılır. İlk emir ona verilir: “Asker saat 05.00’da sıcak suyunu, temiz havlunu hazırla. Paşanın odasının önünde bekle. O seni içeriye alacak.” İkinci emir ise şef garsona verilir: “Paşa önce tıraş olur. Tıraşı bitince hemen odasına gir siparişini al. Kahvaltısını odasında yapar Paşa.”

Gariban Asker (Berber), Özbek Paşa’yı tanımaz. Daha seçilmiş Başbakan’a küfür etmediği için de meşhur değildir. Ama daha samimi olduğu komutanlara gider sorar Özbek Paşa’yı. Asker berberin aldığı cevap, “Aman sabah erkenden hazır ol. Bu adam psikopattır! En temiz kelimesi eşşekoğlu eşektir. Dikkat et. Kulağını tıka. En doğru işe bile bir bahane bulur” şeklinde olur.

Doğrusu bizim berber panikler. Sabah tasına sıcak suyu koyar, havlusunu omzuna, malzemelerini eline alır Özbek Paşa’nın kapısının önünde beklemeye başlar. 10 dakika sonra su soğur. Ama sıcak su konusunda uyarılmıştır. 3-4 kat aşağıya hızlı adımlarla inerek suyu değiştirir. Bu olay saat 07.15’e kadar sürer. Her 10 dakika da suyu değiştirmekten yorgun düşen berber kapının önünde nefeslenirken sesi duyar; “Nere de bu berber?” Ve bu ses ile kendine gelen berber odadan içeri dalar. Emir erini geçer, topuk selamını verir ve Özbek Paşa’dan alır karşılığını: “Sen neredesin be eşşekoğlu eşek?” Berber şok içerisinde, “Efendim kapıdaydım. Sizi rahatsız etmemek için çağrılmayı tercih ettim. Beklerken su soğudukça değiştirmek için aşağıya inip çıktım. O anda sanırım bana baktınız?” der. Özbek Paşa ise basar küfrü. Berber bu kez sessiz düşünür: “Çattık belaya. Ben su soğumasın diye dörtnala koşayım aldığım karşılık küfür olsun. Ya sabır.”

Özbek Paşa bu kez berbere, “Ne mırıldanıyorsun? Deli misin sen?” der ve burada yazamayacağım hakaretleri sıralar. Berber ise başlayayım mı komutanım der. Özbek Paşa, ukala ukala , “Başla başla” diye girer söze yine küfür ile bitirir. Berber başlar fırçaya sabunu sürüp, köpürtmeye. Tabi bu geçen zaman da su yine soğumuştur. Fırçayı Özbek Paşa’nın yüzüne sürdüğünde bu kez hayatında hiç duymadığı küfürleri işitmeye başlar. “Su soğuk” diye bağıran Özbek Paşa çılgına dönmüştür. Berber anlatmaya çalışır ama bu kez, “Sen kim oluyorsun da karşımda konuşuyorsun” diye basar kalayı. Paşa, “Öldürürüm lan seni, bırak suyu değiştirme hemen bitir işini” dediğinde, berber içinden düşünmeye devam eder: “Allah’ım ben kime küfrettim, kimin ahını aldım? Kurtar beni yoksa ben herkesi kurtaracağım. Elimde ustura duramıyorum Yarabbi.” Sabır çeke çeke sakal tıraşını bitirir, enseye geçer asker.

Enseyi önce çizer. Yani artık ense düz tıraş olacaktır. Paşa o anda berbere talimat verir, “Söylememe gerek yok, biliyorsundur. Top ense tıraşı istiyorum” der. Berber ise az kalsın bayılacak. Şoka girer ama belli etmez. “Tabi tabi komutanım” der. Oysa çizik atılmış enseye düzeltmek imkansızdır. Tıraş bitmiş Özbek Paşa ayna istemiş. Emir eri aynayı uzatmış, paşa şekline bakmış. Dönmüş berbere “Koş ikinci bir ayna getir. Enseme bakacağım” der. Berberin o an başından aşağı kaynar sular dökülür! Paşanın ense top değil düz olmuştur. Dışarı çıkıp aynayı almaya gider berber. Tabi yine sesli düşüne düşüne… Aynayı alıp yukarı çıkarken zaman geçirmeye başlar. Öyle ya komutan beklemekten sıkılır, işi gücü vardır çıkar gider. Ama gitmez Paşa. Ve emir eri merdivenlerden ‘Berber’ diye bağırınca ses tüm misafirhane de yankılanır. Emir erinin imdat sirenini duyan berber onu kurtarmak adına kendini feda eder! Ansızın yine topuk selamı ile dalar odaya. Önce standart küfürler… Sonra diğer aynadan ensesini gösterir Paşa’ya. Top ense isteyen Paşa’nın tıraştan anladığı da yoktur. Berbere top ense siparişi verir ama tıraşı düz ensedir. “Aferin güzel top ense olmuş” dediğinde berber yine sessiz düşünür: “Vay Allah’ım ya. Top ense ile düz ense tıraşı arasındaki farkı bilmeyen adamın eline düştüm. Başıma gelmeyen kalmadı. Meğerse bu kadar cahilmiş” der. Tabi bunlar aklına gelince berber hafiften de gülümser. O gülümsemeyi yakalayan Özbek Paşa yine başlar fırçaya. Ve berber usul usul uzaklaşır oradan.

Bu kez sıra kahvaltıya gelmiştir. Emir eri geceden hazırlık yapan şef garsona seslenir. Ama panikle koşan şef garson kafasını alçak bir duvara çarpar. Oradan geçen berberin üstüne yığılır. Alnı açılır ama üç beş tokat ile kendine getirilir. Berber ne bu hal diye sorar, “Özbek Paşa beni çağırıyor, çekil” şuradan der ve koşmaya başlar şef garson. Berber ise, “Allah kurtarsın” diyerek oradan uzaklaşır.

Şef garson o haliyle merdivenleri üçer beşer çıkar ve Özbek Paşa’nın siparişini odasında almak üzere içeri girer. Alnından kan damlar. Özbek Paşa ne olduğunu sorar, küfür basar ‘git koca kafanı sar ve bana şunu bunu getir’ der. Asker kafasını sardırır, o haliyle şef garson olduğu için Özbek Paşa’nın servisini odasına yapar. Paşa’nın halet-i ruhiyesinin anlamak için yeter sanırım. Bu iki olay da yaşanmış/gerçek birer hayat hikâyesi. Artık ana fikrini siz çıkarın.

Haber 10