HDP’den, kaçırılan çocuklar savunması

Olaylar
Baluken, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Maden Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören kanun teklifleri olduğunu anımsatarak, teklifin içeriğini anlattı. Türkiye’de en f...
EMOJİLE

Baluken, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Maden Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören kanun teklifleri olduğunu anımsatarak, teklifin içeriğini anlattı.

Türkiye’de en fazla iş kazalarının yaşandığı alanlardan birinin madenler olduğuna dikkati çeken Baluken, teklifin, özellikle madenlerin kamu malı olduğu yaklaşımından hareketle işletilmesi ve insan hayatını önceleyen bir mantığı öngördüğünün altını çizdi.

Baluken, teklifte, madenlerde rödovans sistemiyle taşeronlaştırma uygulamasına son verilmesinin yer aldığını kaydetti.

PKK tarafından kaçırılan çocuklarla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamarının sorulması üzerine de Baluken, “(PKK’nın kaçırdığı çocuklar) diye bir kavram yoktur. Tam tersine devlet teröründen kaçan çocuklar gerçeği vardır. Burada bu çocukları dağa götüren koşulları ve bu koşulların ortadan kaldırılmasıyla ilgili siyaset kurumu hangi çalışmaları bugüne kadar yaptı, ciddi bir şekilde sorgulamamız lazım” iddiasında bulundu.

Çocukların aileleriyle görüşmeleri olduğunu belirten Baluken,  “Dün BDP  Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın da bu konuda görüşmeleri oldu. Ama kamuoyunda yansıtılan bilgilerin hemen  hemen yüzde 90’ının yalan olduğunu açık bir şekilde söyleyebilirim. Orada öyle zorla kaçırılan, zorla tutulan herhangi bir çocuğun olmadığını, kendi iradesi dışında zorla bir yerde tutulan bir durumun olmadığını ifade etmek istiyorum” dedi.

Başbakan’ın konuyla ilgili açıklamalarını eleştiren Baluken, şöyle devam etti:

“Ailelerin ifade ettiği hususların Başbakan’ın ifade ettiği hususlar olmadığını ifade etmek istiyoruz.  ‘Bu konuda HDP gereğini yapmazsa b, c planını devreye koyarım’ diyerek, aba altından savaş sopasını gösteren bir anlayışı ailelerin kabul etmediğini ifade etmek istiyoruz. Öyle zorla götürülen bir durum yoktur. Sokaktaki, cezaevlerindeki, kent merkezlerindeki, devlet terörünün dağa gönderdiği çocuklar gerçekliği vardır.”

Baluken, başka bir soru üzerine de BDP ve HDP’nin alıkonulan insanları geri getiren bir kurum olarak çalışma yürütmediğini söyledi.

Kalıcı barışa doğru gidecek çalışmaların yapılması gerektiğini ifade eden Baluken, çocukların yaşı ve kimlikleriyle ilgili bilgilerin muhatabının kendileri olmadığını söyledi. Baluken, “Bunları KCK yetkililerine sormanız gerekiyor. Biz de ailelerden aldığımız bilgiler üzerine bazı şeyleri paylaşıyoruz. 18 yaşın altındalar mı, sağlık sorunları var mı? Bu konularda net bir bilgi sahibi değiliz” diye konuştu.

Başbakan’ın b ve c planları hakkında bilgileri bulunmadığını vurgulayan Baluken, şunları söyledi:

“Zaten a planını da bilmiyoruz. Bizim çözüm süreciyle ilgili tek planımız var, kalıcı barışın gelmesi planı. Bunun dışındaki bir plan kabul edilemez. Bunun dışındaki bir plan zaten taraflar arasındaki güveni tamamen havaya uçurmaya ve tekrar bir çatışmalı ortamı geri getirmeye hizmet eder. Eğer bu ortam bozulursa Başbakan’ın b ve c planı değil, alfabenin bütün harflerindeki planlar sonuçsuz kalır.”

Gazeteciler, kaçırılan çocukların yaşlarını hatırlatarak, “Bu çocukların kendi isteğiyle gittiğini söylüyorsunuz” demesi üzerine Baluken, “Biz söylemiyoruz. HPG’nin yapmış olduğu açıklamalarda öyle ifade ediliyor” karşılığını verdi.

Baluken, 18 yaşın altındaki hiç kimsenin savaş koşulları ve silahlı bir alanda bulunmasını istemediklerini kaydederek, bu konuyla ilgili soruların muhatabının kendileri olmadığını söyledi. Baluken, “Bu sorularınızın muhatabı HPG’dir, PKK’dır, KCK’dır” diye konuştu.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme  Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün’ün, “Tunceli’de bir okulda bir öğretmenin sınıftaki öğrencileri dağa çıkardığı” yönündeki sözleri üzerine de şu ifadeleri kullandı:

“Ayhan Bey hayatında kaç kez Dersim’e gitmiştir. Bu iddia üzerine Dersim’e gitmiş midir, elindeki somut bilgiler, veriler nedir, bunu kamuoyuna açıklamış mıdır? Sadece bu soruları sormanız yeterli. Gülünç bir iddiadır. Dağ koşulları öyle birinin söylemesiyle bütün bir sınıfın yola çıkıp pikniğe gider gibi gideceği koşullar değildir. Bu iddiayla ilgili herhangi bir bilgi bize yansımadı. Ama cevap verilmesine bile gerek duymadığımız, trajikomik bir iddiadır.”