Gençlerin Sokakları Doldurmasını İstiyoruz

Olaylar
ZUHAL ERKEK’İN RÖPORTAJI on5yirmi5.com olarak gençliğin sorunları konuşmaya devam ediyoruz. Bugünkü röportajımızı Has Parti İstanbul Gençlik Kolları Başkanı Tarık Kaylan ile gerçekleştirdik. Gen...
EMOJİLE

ZUHAL ERKEK’İN RÖPORTAJI

on5yirmi5.com olarak gençliğin sorunları konuşmaya devam ediyoruz. Bugünkü röportajımızı Has Parti İstanbul Gençlik Kolları Başkanı Tarık Kaylan ile gerçekleştirdik. Gençlik sorunları, günümüz gençliği, Has Parti’nin gençlere yaklaışımıyla ilgili birçok soru sorduk. Oldukça çarpıcı açıklamalarda bulunan Kaylan, parti tabanında gençlere çok önem verdiklerini, siyasi bilinci aşılayarak gençler yetiştirmeyi amaçladıklarını bildirdi.

Biraz bize kendinizden bahsedebilir misiniz?

Aslen Kastamonu doğumluyum. İstanbul Üniversitesi tarih bölümü mezunuyum. Bir aydır Halkın Sesi Partisi İl Gençlik Kolları Başkanı olarak bu görevi yürütüyorum. İstanbul’un gündemini, İstanbul’un gençliği ve sıkıntılarına çözüm üretmek için arkadaşlarımızla birlikte çalışmalar yürütüyoruz.

Has Parti’de siyaset yapmaya iten sebep neydi?

Bunlardan birincisi Halkın Sesi Parti ‘sinin dünya tasavvurunun kendime yakın hissetmemden kaynaklanıyordu. Dünya artık 1990’lardan sonra başka bir yöne doğru evrilmeye başladı. Batılı düşünürlerde söylediği gibi dünyadaki insanlar medeniyet algısı üzerinden kendilerini algılamaya başladılar. Özellikle batıda milliyetçilik ve ulusçuluk bir kenara bırakılıp, Hristiyanlık medeniyeti üzerinden tanımlamaya başladığını çok fazla göstergeleri var. Mesela 11 Eylül olayları ne üzerine kuruldu. Müslümanların teröristliği üzerine yani Afgan, Arap denmedi. Müslüman dendi son on yıldır İslam medeniyetinin değerlerine dönük batıda sık karşılaştığımız protestolar var karikatür gibi ayrışmalar medeniyet temelli yapılmaya başladı. Bunun aynısının doğuya yansıdığını düşünüyoruz. Ulus devlet algısının artık yıkıldığını, bireylerin artık kendilerini, kültür ve medeniyetleri içerisinden tanımladıklarına şahit oluyoruz. Numan Kurtulmuş da bu medeniyet siyasetinden bahsediyor. Siyasetçilerin medeniyet perspektifi içerisinden haraket etmeleri gerektiğini savunuyor. Gündelik çıkarlar uğruna değil yüksek idealler uğruna siyaset yapmaktan bahsediyor. Modern insanın belli bir kriz yaşadığını, ontolojik problemlerin çözüme kavuşulması gerektiğini, psikolojik olarak da arayış içerisinde olduğunu ve cevap üretilmesi gerektiğini söylüyordu. Siyasettin alanına sadece mekanik devlet işleri değil insanın kendine ait iç dünyasına meselelerde dahil edilmeli en azından adım atarken bu kısımlarda dikkate alınmalı, metafizik ihtiyaçlarının göz önünde bulundurularak siyaset yapılması gerektiğini düşündüğüm için Halkın Sesi Parti’sini seçtim.

MANEVİYATÇI ÇEVRELERDE EŞİTÇİ, SOSYAL ADALET VURGUSU YAPMAZ OLDU

İkinci olarak dünyanın ayrışmalara gittiğini gözlemliyoruz. Kapitalizm dediğimiz sistemin çok fazla ayyuka çıktığını görebiliyoruz. Bir kesimin çok fazla zengin olurken bir kesimin daha da fakirleştiğini ortada. Bunun böyle olmaması gerektiğinin bilincindeyiz. Ben Türkiye’ye baktığımda; eşitçi, sosyal, adalet konusundaki vurgusunun maneviyatçı sosyal kesimden çok gelmediğini gözlemliyorum. Sosyalist tabandaki bu ülkenin vatandaşları bunu çok dillendiriyorlar. Benim anladığım kadarıyla müslümanım diyen herkesin bu sorunları dillendirmesi gerekir. Emeğin bu kadar değersizleştiği çağda buna bir itiraz etmek gerektiğini düşünüyorum. Bugün Türkiye’de taşeronlaşma almış başını gidiyor. Bunların hiçbir sosyal hakları yok. Numan Kurtulmuş’ta hep bu konulara vurgu yapıyordu. Gelir dağıtımındaki adaletsizliği dengelendirilmesi, gerektiğini savunuyordu. Bunu bir tek Numan Kurtulmuş’tan duydum. Türkiye’de hiçbir Sağ muhafazakar siyasi partiden bu gibi söylemleri duyamadım ne yazık ki. Bu benim çok ilgimi çekti. Numan Kurtulmuş’un medeniyet siyaset tanımı, sosyal adalet ve gelir dağılımında eşitlik Numan Kurtumuş ile birlikte çalışmaya iten nedenlerden bir tanesidir. Ayrıca siyasetçilerin teorik arka planları çok güçlü değildir. Teorisi, güçlü bir siyasi lider.

EBEVEYNLER ÇOCUKLARINI SİYASETİN İÇİNDE GÖRMEKTEN HOŞLANMAZLAR

Has Parti’yi seçmenizde ailenizin etkisi var mı?

80’ler öncesi üniversite olayların yaşanması, 100 yıl öncesi Balkan Savaşları, Kurtuluş Savaşı bir gencin yaşamına sığan beş, altı tane önemli savaşlardan ve olaylardan bahsediyoruz. Anneleri, babaları toplumsal meselelerine eğilmelerini istemez. Bir gösteride eyleminden dolayı genci polis içeri alabilir korkusu, karşı görüşten birileriyle çatışabilir korkusu ailelerin ve benim ailemin üzerinde olan bir korku. Ailem siyasetle pek ilgilenmemi istemiyor. Benim ailemde klasik anadolu ailesi. Benim evlenip, yuva kurmamı istiyorlar. Tarihsel arka plandan dolayı bir korkuları var. Hak veriyorum onlara da. Fakat bu konuda çatışmaya girmiyorum. İzah edici oluyorum. İzah ederek bu sıkıntıyı aşmaya çalışıyorum.

SOKAKLARI DOLDURABİLECEK GENÇLER YETİŞTİRME ARZUSUNDAYIZ

Partinizin gençlere yönelik ne gibi çalışmaları var?

Medeniyet akademisi başlığı altında burdan son 5 ve 6 yıl sonrasının siyasetçilerini yetiştirmeye yönelik çalışmalarımız var. Tüm İstanbul gençlerini dahil etmeye çalışıyoruz. Küresel dünyayı iyi okuyan ve bunları gördükten sonra da bunlara teorik olarak çözüm üretecek gençler yetiştirmeye çalışıyoruz. Bizler genciz, hareketli insanlarız. Gündemi takip eden, buna hızlı şekilde tepkisini koyan bir gençlik yetiştirme arzusu içindeyiz. Sokakları da eylem manasında doldurabilecek gençlerle görmek istiyoruz. Sokak sokak, mahalle mahalle İstanbul’un sorunlarıyla ilgilenebilen bir gençlik yetiştirmek istiyoruz. Ayıca küreselleşme ve tek bir merkezden yönetilme sorunu olan. Bunların farkında olan, çözüm üretebilecek gençler yetiştirmek istiyoruz.

MEDENİYET AKADEMİSİ KURDUK

Gençleri Has Parti içerisinde bekleyen aktivitelerden biraz bahsedebilir misiniz?

Üniversitelerde, sokaklara bir yapılanmamız var. Türkiye’nin sorununu eylem konusu yaparsınız, gençler orada olmak ister. Gerçekten sıkıntıyı gidermek adına bir şeyler yapıyorsanız oraya gelirler. Paneller ve konferanslar yapmak gerekiyor. Önemli gazetecilerle söyleşiler yapmak gerekiyor. Medeniyet akademisini kurmuş durumdayız. Üniversite gençleri bu derslere katılıyorlar.

ÖĞRENCİLERİN ÖNCELİKLERİ SINAVLARI OLMAMALIDIR

2000 yılların gençlerini nasıl tarif edersiniz? Size göre bir genç nasıl olmalıdır?

Bir üniversite öğrencisinin toplumsal sorunlara duyarlı olması gerekir. Kendinizi farklı alanlarda yetiştirmeli. Bir üniversite öğrencisi sadece vizesini düşünmemeli. Bunun üzerinden program yapmamalı. Öncelik sınavları olmalıdır ama bunun yanında üniversitesinin, şehrinin sorunları nedir? Bunlara kafa yorması gerekir. 60 kuşağı sosyal sorunlara çok meraklıydı. Mühendisi, doktoru sokaklarda çok fazla eylem yaptığını duyuyoruz. En büyük hatası birbirlerinin kanını döküyorlardı. Onların en çok önemsenen tarafı bireysel değillerdi, toplumsal sorunlara oldukça fazla değinirlerdi. 2000’lerden sonra artık sadece bireysel, üniversitenin kafesinde çay ve dizi muhabbeti yapan bir gençlik yetişiyor. Üniversite gençliğinin bireysel davranıyor. En büyük sıkıntı bu olduğunu düşünüyorum.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANCAK SOSYAL DEVLET DİYEBİLİYORUZ

Türkiye’de gençlerin çok önemli sorunları nelerdir? Bu sorunlara yönelik çözümleri nelerdir?

En büyük sıkınıtısı İşsizlik. İkincisi; psikolojik sorunlar. Kültürel manada sorunlar yaşıyorlar. Anadolu’nun şehirlerinde yaşayanlar da bunu görebiliyorsun. Küreselleşme ve anne babasından gördüğü hayatı arasında kalma problemi var. Bunun sıkıntısını çekiyorlar. Kültürel bunalım diyebiliriz. Üçüncüsü ise eğitimsizlik, okuyamama. Mevsimlik işçi olarak çalışmaları. Kız çocukların okutulmaması olarak da açıklayabiliriz gençlerin sorunlarını. İşsizlik tüm dünyanın en büyük sorunu diyebiliriz aslında. Sanayi devriminde sonra insan gücüne ihtiyaç kalmadı. Kapitalizmin sorunlarından dolayı buralara gelindi. Bu düzen tekrardan sorgulanmalıdır. Devlet denetleme teşkilatının çok iyi program yapması gerekir. Üniversite öğrencilerinin 150 bin yakın öğretmen atanmayı bekliyor. Bu bölümleri bırakın açmayı, bu bölümleri kapatmanız lazım. İhtiyacı olan bölümlere yöneltmeniz gerekiyor. Yetiştirilmiş elemana dönülmesi lazım. Hükümet meslek ve ticari liselere önem veriyor. Çok daha fazla önem verilmesi gerekiyor. Ülkenin eksikleri nelerdir? Nelerde eleman eksikliği var bunun tespit edilmesi gerekir. Bunun düzenli olarak her yıl yapılması gerekir. İkinci probleme çözüm ise kendi tarihsel hafızamızı yok saymamalıyız yoksa kişiliğimiz parçalanır. 2000 yıllık bir geçmişi yok sayamazsınız.

Kendinize kişilik oluştururken kendinize ait olmayan bir tarihle, değerle oluşturmaya çalışırsanız kimlik sorunu yaşarsınız. Bu topraklara ait olanı bilmek gerekir. Bunların farkında olarak küreselleşmeyi yorumlamak gerekiyor. Üçüncü soruna çözüm ise çözüm eğitim sorunu kanuna bağlanmalıdır. Öğrencilerin okula gidememesin sebebini araştırdığımızda geçim sıkıntısı, parasızlıktır. Tüm bunların giderilmesi için sosyal adalet sisteminin geliştirilmesi gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir devlettir diyoruz ama ne yazık ki, yazıda kalmış durumda. Bunu iyi işletmek lazım.

KATSAYISININ KALDIRILMASI ÇOK GEÇ KALINMIŞ BİR KARAR

Son 10 yılın eğitimde en önemli sorunları katsayı ve başörtüsü meselesi olduğu yorumları yapılıyor. Bu iki sorun için üretilen çözüm arayışlarına nasıl bakıyorsunuz?

98’den sonra başörtülere yönelik bir müdahale var. Bir çok kişinin üniversitelerden, eğitiminden uzaklaştırıyorsunuz. Bu ilkel davranışı moderniteyi savunan kişilerin yaptığı ortada. Bir insanın düşüncesinden dolayı, kılık kıyafetine dolayı parti ve bireysel olarak karşısındayım. Bu ülkenin yüzde 90’ı kendini müslüman olarak tanımlıyor. Müslümanlığın gereği olan bir şeyi yasaklıyorsanız buna anlam veremem. Türkiye gibi ülkede bu izahtan uzak bir şey. Türkiye’nin genlerine çok uzak bir şey ayrıca özgürlüğe aykırı bir şey. İnanç özgürlüğüne balta vurmuş oluyorsunuz. Kat sayının kaldırılmasının gecikmiş bir karar olarak görüyorum. Kat sayıyı kaldırılması çok önemli bir çalışma olduğunu düşünüyorum.

GENÇLERİN EMEĞİ PATRONUN VİCDANINA BIRAKILMAMALI

Yeni anayasa çalışmalarında gençlerle ilgili olarak ne gibi düzenlemelerin yer almasını istersiniz?

Türkiye’de çok farklı sektörlerde emeği sömürülen gençler var. Bu gençlerin emeği patronunun vicdanına bırakılmamalı. Bunlar kanuna bağlanmalıdır. Taşeron işçiliği kaldırılmalı, her şey piyasalaştırılmamalı. Tüm bunların önüne geçilmeli. Gençlerin işsizlik konusunda anayasada güvenceler verilmeli. Okuma hakkı, din ve vicdanla ilgili haklar verilmeli. Biliyorsunuz 82 anayasında Türk olmak, sunni olmakla ilgili tanımlamalar vardı. Bu şekilde tanımlamaların kaldırılması gerekiyor. Bu ülkede hristiyan, alevi gençlerde var bunlar unutulmamalıdır.

SOSYAL MEDYA YÜZEYSELLİĞİ GETİRDİ

Facebook ve Twitter olmazsa olmazlarından mı? Sosyal Medyaya nasıl bakıyorsunuz?

Gençler günün bir çoğunu sanal alemde geçiriyor. İçi boşaltılmış bir yapı var. Belli riskleri var. Bir şeye kızıyorsun, yazıyorsun, binlerce kişiye ulaşıyor. Aşklar, fotoğraflar artık facebook için olmuş. Facebook’da yer almanın mücadelesi var. Çok böyle medyatik olma durumu diye düşünüyorum sosyal medyayı. Bu beraberinde yüzeyselliği getiriyor. Her şeyin iyi yönü var. Organize edebiliyorsunuz. Arap Baharı’nda çok aktif şekilde kullanıldı. Fakat sosyal medya Türkiye’de hayattan koparma adına kullanılıyor.

Türkiyeli bir genç olarak kendinizi mutlu hissediyor musunuz? Yurtdışında yaşama imkanınız olsaydı orada yaşamayı tercih eder miydiniz? Neden?

Seviyorum bu ülkeyi, iyi ki burada doğmuşum diyorum. Orta doğu ülkesinde Suriye ve İran’da kaldım. Bu ülkeler toplumsal olarak bize benzemelerine rağmen, gene de fazla kalmak istemiyorsunuz. Kendi havanızı, suyunu özlüyorsunuz. Avrupa’da yaşayamazdım.

on5yirmi5.com