Başbakan Yıldırım’ın konuşmasının satır başları şöyle;
-Parasal genişleme Avrupa’da tüm hızıyla devam ediyor. Bu Türkiye açısından olumlu. İhracatımızın neredeyse yarısı Avrupa ülkeleri ile yapılıyor.
-Zenginlik artık batıya doğru değil, doğuya doğru ilerliyor.Son dönemde AB’den ayrılma istekleri bölgesel ekonomiyi önemli ölçüde etkiliyor. Çin ekonomisinde büyüme odaklı gelişme artıyor.Ortadoğu’da tablo o kadar güzel değil. Adımlar yanlış atıldı. Kuzey Irak’ta Barzani geri adım attı, ‘Peki buraya gelecektin niye sizi himaye eden Türkiye’nin sözünü dinlemedin?’ Her neyse yanlış hesap Bağdat’a varmadan dönmüş oldu.
-Türkiye bölgenin teminatı Avrupa’nın güvenliğinin giriş kapısıdır. 10 milyondan fazla nüfus hareketi olan bir bögle var. Türkiye 3,5 milyondan fazla evinden edilmiş insanlana kucak açıyor, onlara ev sahipliği yapıyor. Bununla da yetinmedi Avrupa’ya gidecek göç istilasının da önüne geçti.
-Avrupa’da yükselen milliyetçilik akımı, Avrupa şu günlerde aşırılıklarla baş etmenin yollarını aramaktadır. Biz bize bir adım gelene iki adım gelmeye devam ediyoruz. Burası bizim ortak coğrafyamızdır. Burada birlikte yaşamak zorundayız. Ortak zenginliklerimiz ve potansiyelimiz nedir bunun üzerinde konuşmalıyız.
-AB Türkiye’nin 50 yıllık beklentisidir. AB ile kesilen müzakerelerin tekrar başlaması AB’nin vereceği bir karardır.
-Bu küresel gelişmelere rağmen Türkiye’nin konumu nerededir? Bu krizler ortasında 2017 yılında Türkiye’nin önünü açacak önemli kararlar aldık. Tam da ABD seçimlerinin arkasından gelişen piyasalardaki döviz dalgalarının başladığı günlerin ardından aldık. KOBİ’ler ve iş alemimini 230 milyar liralık bir kredi kullanım hacmine ulaştı. Yarım milyon girişimci bunu kullandı.
-Yüzde 4 küçülmeden yüzde 5 büyümeye geçen bir Türkiye sağladık. Gelişme ve refah siyasi istikrarın olduğu yerlerde olur. İstikrar varsa gelişme var büyüme var.