Fidan’ın ifadeye çağrılması devletin utancıdır

Olaylar
ENGİN DİNÇ’İN RÖPORTAJI MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Emre Taner ve Afet Güneş’in, Özel Yetkili Savcılık tarafından KCK operasyonlarında şüpheli sıfatıyla ifadesinin alınmas...
EMOJİLE

ENGİN DİNÇ’İN RÖPORTAJI

MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Emre Taner ve Afet Güneş’in, Özel Yetkili Savcılık tarafından KCK operasyonlarında şüpheli sıfatıyla ifadesinin alınması talebiyle çağrılmasının yankıları sürüyor. Kamuoyunda konuyla ilgili kafa karışıklığı sürerken, bu kritik gündemi gazeteci-yazar Zihni Çakır’la konuştuk.

DEVLET ADINA UTANÇTIR

MİT Müsteşarı’nın ifadeye çağrılması Türkiye’de sıra dışı bir gelişme oldu. Hukuki olarak da çok tartışmalı bir konu. Acaba kurumlar arası bir sıkıntı, çatışma durumu mu var?  Bunu nasıl yorumlamak lazım?
MİT müsteşarının ve birlikte devlet adına terör örgütü ile müzakere yürüten iki kişinin ifadeye çağrılmış olması, ilk bakışta hukuki anlamda düşünecek olursanız gayet olağan bir durum. Ancak bu şahısların suçlanmış oldukları konuyla ilgili izledikleri yöntem, eğer bir devlet politikası ise ve yargının üst düzey makamları bu politikadan bihaber veya bu politikayı anlamakta aciz iseler tabi ki ortaya olağanüstü bir durum çıkıyor. İster istemez böyle bir durum çıkıyor. Ben MİT Müsteşarı’nın bunu bireysel tercihi ile yapmış olsa idi sorgulanmasına ve yargılanmasına hiçbir şekilde karşı çıkacak değildim. Ancak bu bir devlet politikası olarak gelişmiş ise ve devletin adına böyle bir görüşme, böyle bir müzakere yürütülmüş ise MİT müsteşarının şu anda ifadeye çağrılmış olması devlet adına bir utançtır. Devletin görev verdiği personelin acze düşmesidir. Ve buna sebep olanın da yargı olması tekrar yargıdaki birtakım derin yapıların uzantılarının kimler olabileceği düşüncesini somutlaştırmamız anlamında çok iyi bir örnektir.

YARGIYA GELEN İSTİHBARATIN YÜZDE 90’I MİT’TEN 

MİT Müsteşarı, PKK ve KCK üzerine yürütülen operasyonlar sebebiyle çağrıldı. MİT’in KCK’yı kontrol ettiği ve yönlendirdiği ve suça ortak olduğu iddiası var. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Çok anlamsız, çok uçuk bir suçlama. Neticede MİT mensuplarının yapmış olduğu görüşmelerdeki amaç, devletin bu işin sadece silahlı mücadeleyle çözülmeyeceğini olan kanaati sonrasında gelişen müzakere ortamıdır. Ama siz bugün kalkıp bir taraftan yargı sürecinde hala soruşturması devam eden KCK’ya, PKK’ya MİT mensuplarının alet olduğunu ya da onları kullandığı iddiasını ortaya atıyorsanız, sizin yargı mensubu olarak taşıdınız rozeti ve görevi bir an önce bırakmanız gerekir. Çünkü bugün yargının yürütmüş olduğu soruşturmalarda elde edilen istihbaratların yüzde 90’ı MİT’ten, aynı zamanda Emniyet İstihbarat Teşkilatı’ndan geliyor. Bilgi aldığınız bir kaynağın, devlet kaynağının, istihbarat örgütünün bireylerini siz, o örgütle işbirliği yapmakla suçluyorsanız, bu akla alınacak bir şey değil.

MİT’İN EN BÜYÜK KAZANIMI HAKAN FİDAN’DIR

İstanbul Emniyeti’nden İstihbarat ve Terörle Mücadeleden sorumlu iki emniyet müdürünün görevden alınmasının MİT müsteşarının ifadeye çağrılmasıyla ilgili olduğu düşünülüyor. Siz bu konuda ne diyorsunuz?
Şimdi özellikle istihbaratın ve terörle mücadele biriminin başında olan insanların Ergenekon sürecinde sergiledikleri başarı sonrasında da birtakım görev değişikliklerine uğradıkları da aşikâr.  Öyle zannediyorum KCK operasyonları ve PKK’ya yönelik son dönemde yürütülen hem istihbari hem de terörle mücadele anlamındaki başarının getirmiş olduğu bir rahatsızlık, ben bu şekilde değerlendiriyorum. MİT’in mevcut başkanının ifadesinin alınması istemi sırasında böyle bir şeyin bu kadar hızlı gelişme ihtimali yok. Bu isimleri ya da bu kurumları suçlayıcı ya da töhmet altında bırakıcı ifadeler kullanmış olabilir mi diye düşünüyorum. Bu kadar hızlı gelişme ihtimali olmadığı için ben aynı odakların, yani hem KCK operasyonlarında terörle mücadele anlamında sergilenen başarılardan rahatsızlık duyanların yargıda hala korumuş oldukları kendi iç dinamiklerini harekete geçirmesi olarak değerlendiriyorum. Türkiye’nin devletin istihbarat teşkilatı anlamında, MİT anlamında bugüne kadar elde etmiş olduğu en büyük kazanım Hakan Fidan gibi bir ismin istihbarat örgütünün başına geçmesidir. Bu kişinin istihbarat örgütünün başına geçtiğinden beri karşı karşıya kalmadığı töhmet yok. Yani hedef haline getirilmiş bir isim. Bence yargının öncelikle bu isme sahip çıkması gerekirdi. Ama yargı maalesef şu andaki eylemleriyle bu ismi o kesimlerin ayaklarının altına paspas yapmaya çalışıyor. Bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti için utanç duyulacak bir gelişmedir.

MİT İÇİNDE DOĞU PERİNÇEK’E BAĞLI BİR EKİP VAR

Emre Uslu, bugünkü yazısında “MİT içerisinde sol bir yapılanma var ve bunlar KCK içine sızarak bunlara yakalatmaları gerekirken, onlarla birlikte hareket ediyor” gibi bir değerlendirme yaptı. Bunu nasıl yorumluyorsunuz? 

Bu yapılanma Perinçek grubudur, bakın çok net söyleyin onu. Sol falan demeyin ona çünkü sol bir yapılanmanın zihniyet değişimine uğradığını hepimiz biliyoruz. MİT içerisinde sol bir yapılanma kalmamıştır. Ama Perinçek grubu kalmıştır. İngiliz istihbaratına sırtını dayamış olan bir ekip vardır ve bu Doğu Perinçek’e bağlı bir ekiptir, bu ekolden gelmedir. Bunlar hala MİT içerisinde vardır. Hakan Fidan göreve geldiğinden bu yana bunlardan MİT’i arındırmaya çalışmıştır. Ama her defasında karşısına birtakım engellemeler çıkartılmıştır. İsim söylemekten çekinmeyelim. Emre Uslu’ya da bunu tavsiye ederim. Çok nettir bu isim, Doğu Perinçek grubudur bu.

Yargının MİT Müsteşarı’nı ifadeye çağırmasının Perinçek grubunun birtakım tasarrufları, eylemleri sebebiyle olduğu söyleniyor. Siz buna katılıyor musunuz?
Ahtapotun yargıdaki kolu ve ahtopotun istihbarattaki kolu arasındaki ilişkiyi bugün ortaya çıkaran tablonun fotoğrafıdır.

on5yirmi5