Dershane konusu dershanelerden ibaret değilmiş!..

Olaylar
Türkiye dün sabahtan bu yana yolsuzluk operasyonuna kilitlenmiş durumda. Aralarında üç bakanın oğlunun da bulunduğu 50 kişi gözaltına alındı. Ancak bu operasyon kamuoyu tarafından bir yolsuzluk o...
EMOJİLE

Türkiye dün sabahtan bu yana yolsuzluk operasyonuna kilitlenmiş durumda. Aralarında üç bakanın oğlunun da bulunduğu 50 kişi gözaltına alındı. Ancak bu operasyon kamuoyu tarafından bir yolsuzluk operasyonundan ziyade, AK Parti’ye karşı yerel seçimler öncesi bir operasyon olarak algılandı. Operasyonla ilgili son gelişmeleri Gazeteci Yazar Abdurrahman Dilipak’la konuştuk.

Bu son yolsuzluk operasyonu öncelikle zamanlama olarak dikkat çekti? Yaklaşık 1 yıl önce başladığı ifade edilen bu operasyon neden yerel seçimler öncesi yapıldı?

Gezi de, dersane olayı da bunun bir parçası idi. “Topyekun bir savaş” başlattılar yine. Paralel devletle Ergenekon arasında derin bir mutabakatın sağlandığı anlaşılıyor. Aslında AK Parti’den 50 kadar milletvekili istifa ettirilerek, arkasından 40 kadar milletvekiline de kaset şantajı yapılarak iktidarın düşürülmesi, ardından bir CHP, MHP ve yeni oluşum koalisyonu kurarak seçimlerin ertelenmesi, milletvekili seçimleri öne çekilerek Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile beraber bir genel seçim düşüncesi vardı. Onun için konjonktür uygun diye düşünmüş olmalılar. Demek ki dershane konusu da dershanelerden ibaret bir konu değilmiş.

Yolsuzluk operasyonunda dikkat çeken bir başka husus da, operasyonun, Hükümet yetkililerine, ilgili bakanlara, İstanbul Başsavcılığı ve UYAP bilgi sistemine, İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü’ne hatta operasyonu bilmesi gereken ilgili emniyet müdürlerine dahi bilgi verilmeden, operasyona katılan emniyet amirleri tarafından yapıldığının ortaya çıkması oldu. Bu bir hukuk devletinde normal bir durum mudur? Bu operasyonu bu şekliyle yapanlar neyi amaçlamış olabilir?

Askeri darbeden, derin devletten kurtulduk derken başımıza bir de bu çıktı. Bu paralel devletin, polis ve istihbarat görevlileri üzerinden yaptığı örtülü bir darbe operasyonudur.

Operasyonda Halkbank Genel Müdürü’nün de gözaltına alınması, bu operasyonun uluslararası bir ayağının olduğunun ve Türkiye ile İran arasındaki altın ticaretinde yer alan bu bankanın faaliyetlerinden rahatsız olduğunun bir göstergesi olarak okundu. Bu iddialar doğruysa eğer, operasyonun gerçekte Halkbank üzerine yapıldığı söylenebilir mi?

Derin yapı Türkiye’deki para trafiğini de takibe almış gözüküyor. Türkiye’ye gelen ve Türkiye’den giden paralar konusunda yakında sansasyonel haberler basına sızarsa şaşmamak gerek. Kara para ve İslami terör dedikleri bir takım işlerle iktidarı ilişkilendirme çabaları da gündeme gelecek. Türkiye’de iktidarla birlikte bazı saygın STK’ların hedef seçilmesi de gündemde. Yani birileri bu çevreler üzerinden Mavi Marmara’nın hesabını da sormak istiyor, hem iktidardan, hem İHH’dan.

Operasyonun Fethullah Gülen Cemaati’yle bağlantılı savcı ve polislerce yürütüldüğü iddiası da gündemde. Ancak bu kesime yakın medya mensupları ‘Hani cemaate yakın bürokratlar görevden alınmıştı?’ şeklinde bir savunmayla bu iddiaları reddediyor. Siz devlet kadroları içinde, özellikle de yargı ve emniyet bürokrasisi içinde ‘cunta’ diye de nitelenen bir cemaate bağlı böyle bir grubun olduğunu düşünüyor musunuz?

Evet, bu bir darbe girişimidir. Polis eliyle paralel devlet yapılanmasının sisteme derin bir müdahalesidir. Önce derin yapı içinde ılımlı İslamcıların sisteme katılmasına karşı çıkan unsurlar tasfiye edilmeye çalışıldı, sonra da derin yapı ile paralel devlet yapılanması arasında işbirliği ve koordinasyon sağlandı. Şimdi de paralel devlet üzerinden bir operasyon yapılıyor. 28 Şubat da, dershane krizi de, bu yeni ittifakın birlikte planladıkları bir operasyondu. Bu da öyle.

Operasyonda 3 bakanın oğlu, üst düzey bürokratlar ve bazı işadamları gözaltına alındı. Ancak 3 ayrı dosya için birlikte bir operasyon düzenlendiği iddia ediliyor. Bu dosyaları birleştirerek yapılan operasyonda size göre bakan çocukları ile ilgili iddialar ne derece doğruyu yansıtıyor? Sizce de soruşturmanın selameti açısından operasyonda adı geçen bakanların istifa etmesi gerekir mi?

Hedef bakan çocukları değil. Vurdukları taşın hangi kapıyı araladığına bakmak gerek. Bu bir tehdit, gözdağı, şantaj. Maksat bir yolsuzluğu önlemek ya da yolsuzluğun üzerine gitmek değil, yolsuzluk dosyası üzerinden siyasete derin bir müdahalede bulunmak. Yakında bazı öyle ilgisiz yerlere öyle operasyonlar yapabilirler ki, güya orada ne dehşet verici kasetlere, bilgi ve belgelere ulaşırlar. Hani şu Cem Uzan’ın çiftliğindeki arama kasada ele geçen kasetleri hatırlayın. Demem o ki, minareyi çalmaya hazırlanan, kılıfını da hazırlayacak.

Operasyonun ardından bugün soruşturmayı yöneten savcılara ek olarak 2 yeni savcı daha atandı. Ayrıca İstanbul Emniyet’inde görevli 5 emniyet müdürünün yerine de yeni emniyet müdürleri atandı. Operasyonun gerçekleştiriliş tarzı düşünüldüğünde yeni savcıların ve emniyet müdürlerinin atanması soruşturmanın daha sağlıklı bir şekilde yürütülmesini mi yoksa sonuçlarının kadük hale gelmesini mi sağlar?

Soruşturma yürütülecek. Bu yolsuzluk olayının üzerine gitmek gerek. Bu olay iktidar partisi ve iktidar için bir arınma vesilesi olabilir. Birilerinin uçkur, menfaat ve makam hırsı büyük bir davaya zarar vermemeli. Bu vesile ile parti, hükümet, bürokrasi ve yerel yönetimlerdeki kimi hukuk dışı oluşumların önüne geçmek için düğmeye basabilir, basmalı da. Ama bu olay bir yanlışı vesile yaparak daha büyük bir yanlış içinde olan bir hareket. Bazı insanların zaaf ve ihtiraslarından yola çıkılarak bir hareketin önü alınmak isteniyor. Bu polis darbesi girişim bu anlamda. Sureti haktan gözükseler de kaş yapar gibi gözüken bir göz çıkartma operasyonu!

Zaman yazarı Hüseyin Gülerce, Hakan Şükür’ün AK Parti’den istifası sonrası attığı tweetlerde, ‘Bu belki de son uyarı’ şeklinde ifadeler kullandı. Gülerce’nin bu çıkışı AK Parti’de bulunan ve Hakan Şükür gibi istifası söz konusu olan başka vekiller olduğunu mu gösterir? Ayrıca bu tweete bakarak yolsuzluk operasyonu benzeri, -mesela kaset operasyonları-, başka operasyonların yapılacağını da düşünebilir miyiz?

Arkası gelecek. Topyekun bir saldırıya geçtiler. İktidar ve bazı STK’lar terörle ilişkilendirilmeye çalışılacak, Türkiye’ye para giriş çıkışları birilerini rahatsız etmiş gözüküyor. TİKA ve İnsani yardım derneklerinin uluslararası örgütlenmeleri derin yapıları rahatsız etmiş anlaşılan.

AK Parti’li Mustafa Şentop, bugün yaptığı açıklamada ‘Biz sadece askeri vesayete değil, vesayete karşıyız’ diyerek aslında operasyonun bir vesayet kurma çalışması olduğunu ifade etti. Sizce de bu operasyonla AK Parti iktidarı üzerinde bir vesayet mi kurulmaya çalışılıyor?

Evet bu paralel devlet yapılanması, tam bir vesayet rejimi oluşturma girişimi. Polis  darbesi ile karşı karşıyayız. Dün askerlerle birileri ne yapmak istiyorsa, bu gün de yargı ve polis bürokrasi de cemaat yapılanması ile aynı şeyi yapmak istiyor.

Son olarak yerel seçimler öncesi gündeme gelen bu operasyon, CHP ve MHP gibi muhalefet partilerinin tepkisini de gözönüne alırsak, AK Parti’nin oylarını etkiler mi? Operasyonun yerel seçimlere etkisi ne olur?  

Hayır! Aksine parti içi dayanışma ve çabaları artırır. Keskin sirke küpüne zarar verir. Parti içinde bir arınmaya da sebeb olabilir. Birileri de bundan sonra kaset ve yolsuzluklar konusunda daha dikkatli olacaktır. Bu operasyon uluslararası destekleri olan bir operasyondur ve içeride de medya, mafya, sermaye, siyaset, bürokrasi ve kimi STK ve dini gruplardan da destek görmektedir. Seslerinin çıkmadığına bakmayın, iktidar tereddüt geçirirse, hemen seslerini yükseltirler. Bunlar böyledir. Ayaktayken elini öperler, yorgunluk gösterip oturduğunda saldırırlar, düştüğünde vururlar.

on5yirmi5.com