Demirel, 28 Şubat yüzünden müdahil olmadı

Olaylar
Engin Dinç’in röportajı 12 Eylül darbesini gerçekleştiren Milli Güvenlik Konseyi üyelerinden Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın yargılanmasına bugün de devam edildi. Bu önemli davada nede...
EMOJİLE

Engin Dinç’in röportajı

12 Eylül darbesini gerçekleştiren Milli Güvenlik Konseyi üyelerinden Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın yargılanmasına bugün de devam edildi. Bu önemli davada neden sadece MGK üyelerinin yargılandığını ve Süleyman Demirel’in neden davaya müdahil olmamış olabileceğini Eski Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek’e sorduk.

İŞKENCECİLERLE İLGİLİ SORUŞTURMA AÇILABİLİR 

12 Eylül davasında neden sadece Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya yargılanıyor? 12 Eylül darbecilerinin dediklerini icra edenler ile onlara destek olanlar neden bu davada sanık olarak yer almıyor?
Bu dava o gün Milli Güvenlik Konseyi üyesi olan Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’yla ilgili ama yargılama engeli olanlar, Anayasa’nın kaldırılan geçici 15. maddesinde belirtilen kişiler. Bunlarla ilgili olarak sadece Konsey üyelerinden ikisi hakkında dava açıldı. Benim kanatimce 12 Eylül yargılanacaksa sadece Konsey üyelerinden ikisi hakkında yargılama yapılması yeterli değil. Burada kaldırılan geçici 15. maddeye baktığımızda o dönemde Bakanlar Kurulu, MGK üyeleri ile birlikte zikredilen ve Anayasa’daki bu hüküm nedeniyle yargılanamayanlar hakkında belki de yargılama sırasında suç duyuruları gündeme gelecek. Onlar da suç duyuruları ve ek iddianamelerle yargılamaya dahil edilmeleri sağlanabilir. Bunu gelişmeler gösterecek. Bu davada olmasa bile 12 Eylül’de mağdur olanların, tepe noktasında bu işi icra edenlere yönelik şikayette bulunmalarına ve bunların yargılanmalarına engel durum yok. Tabi ki, 12 Eylül yargılaması şu anda bir emsal olabilecek şekilde yürüyor. Bu anlam yüklenecek bir yargılama yapılıyor. Gerçekten yargılanması gereken pek çok şüpheli var. Bunlarla ilgili, mahkeme yargılama arasında suç duyurusunda bulunabileceği gibi vatandaşların suç duyurusuyla da soruşturma başlatılabilir.

EVREN’İN İFADESE KONFERANS SİSTEMİYLE ALINABİLİR 

Davayla ilgili iddianame Evren ve Şahinkaya’nın yüzüne okunmadı. İddianamenin onların yüzüne okunması için Mısır’ın devrik lideri Hüsnü Mübarek gibi bir kafes içerisinde veya Şili diktatörü Pinochet gibi sandalye üstünde davaya getirilmesi önerildi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bu dava adil yargılama ilkelerine uygun olarak yapılmalıdır. Çok ağır suçları olsa da sanıkların yargılanmasın hiçbir hukuksuzluk içermemeli. Bu bir rövanş değil, geçmişle hesaplaşmak, darbecilerin adil yargılamada hesap vermesi sağlanmak isteniyor. O bakımdan usül kanunda bellidir. Eğer hastaysa, gelemiyorsa ifade vermesi ve iddianamenin okunması bir sornakine ertelenir. Eğer hiç gelemezlerse konferans sistemi ile ifadeleri alınabilir. Gerekirse hasta yattığı yerde bile ifadesi alınabilir. Bu konuda karar verme yetkisi mahkemeye aittir. Bir kafesin içinde getirme gibi önlemlerin çok doğru olmayacağını düşünüyorum. Yani toplum vicdanının da bunu kabul etmeyeceğini düşünüyorum.

REFERANDUMDA "HAYIR" DİYENLER BİLE DAVAYA MÜDAHİL OLDU

Sağdan veya soldan bir çok insan ve kurum darbecilerin yargılanması için başvuruda bulundu. Bu durum darbelerin bir anlamda toplum vicdanında mahküm edildiğini gösteren bir şey. Öyle değil mi?
Dün ve bugün yaşanılan tablo üzerinde çok düşünülmesi gereken bir tablo. Demek ki, Türkiye’de kendini sağda, solda ve çok farklı yerlerde gören bir çok insanın ortak bir sorunu olduğu ortaya çıkıyor. O da hukuk devleti ihtiyacı. Hukukun üstünlüğünün sağlanması noktasında, demokrasinin, hukuk devletinin yerleşmesi noktasında sağcısı, solcusu bütün vatandaşın derdi ortak. Çünkü darbeciler hukuku ayaklar altına aldığı zaman hukuksuzluktan, gayrimeşruluktan toplumun bütün katmanları zarar görüyor ve geçmişte gördü. Bu ortak payda da birleşen insanlar, geleceğe de birleştikleri bu değerler çerçevesinde bakabilmeli diye düşünyüorum. Gerek yeni anayasanın hazırlanmasında, gerek bundan sonraki süreç iyi değerlendirebilirse bu kesimler ülkemiz kazançlı çıkar. Bir örnek vereyim, 12 Eylül 2010 anayasa referandurumunda “hayır” diyenler bile bu konuda geri adım attılar ve şu anda davaya müdahil olmuş durumdalar. Bunu başlarına kakmak anlamında söylemiyorum. Ama bu konularda hemfikir olunması Türkiye için bir kazanım olur diye düşünüyorum. Zaten darbecilerin toplum vicdanında yargılanmalarının sebebi de budur.

28 ŞUBAT’IN DEMİREL’E UZANMASINDAN DAHA TABİ BİŞEY YOK

Davaya pek çok kesim müdahil olurken dönemin Başbakanı Süleyman Demirel müdahil olmadı. Sizce bunun sebebi ne?
Bence şundan kaynaklanıyor; toplumda demokratikleşme ve hukuka saygı yönünde ciddi bir değişim oldu. Geçmişte demokrat görünen Demirel’de ise darbecilik istikametinde bir değişim oldu. Demirel, darbelere muhatap oldu ama şimdi vesaiyeti savunuyor. Millet iradesine saygısını yitirmiş durumda. Onun için buraya gelip müdahil olma cesaretini de kendinde bulamıyor.
 
28 Şubat’ta Demirel’in çok büyük bir ağırlığı olduğu söyleniyor. 12 Eylül darbecilerinin yargılanması sonrasında bu sürecin 28 Şubat üzerinden kendisine de ulaşacağından korkuyor olabilir mi?
Tam da onu söylüyorum. Zaten toplumdaki değişim demokratikleşme ve hukuka saygı yönünde. Ama Demirel, 28 Şubat sürecinde darbecilerin akıl hocalığını yaptı. Meclis iradesine ilk darbeyi açıktan vuranlardan biridir Demirel… Çünkü Meclis çoğunluğuna rağmen, Meclis’teki bir azınlık parti liderine Mesut Yılmaz’a hükümet kurma görevini vermek suretiyle zaten bir noktada darbecilerin istediğini fiilen icra eden bir Cumhurbaşkanı durumuna geldi. Bu yönden 28 Şubat süreci şu anda şoruşturuluyor. Bu soruşturmanın bir ucunun da eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e uzanmasından daha olağan ve tabi bir şey yok. Herhalde bunları da bugünden görebilecek bir öngörüye, zekaya sahiptir Demirel. Bu bakımdan müdahil olmuyor. 
 

on5yirmi5