Çözüm sürecinde son durumu anlattı

Olaylar
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, terör unsurlarının sınır dışına çıkma kararıyla ilgili, "En baştan itibaren dikkatle çalışılan bir strateji, yapılan planlar, değişik görüşmeler var. İşte o plan...
EMOJİLE

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, terör unsurlarının sınır dışına çıkma kararıyla ilgili, "En baştan itibaren dikkatle çalışılan bir strateji, yapılan planlar, değişik görüşmeler var. İşte o plan, o strateji gerektiği gibi yürüyor" dedi.

Başbakan yardımcısı BeşirAtalay, SKY TÜRK televizyonunda canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Beşir Atalay, "8 Mayıs’tan itibaren teröristlerin Türkiye topraklarından çıkmasına" ilişkin soru üzerine, yürüyen bir çözüm sürecinin olduğunu söyledi.

AK Parti Hükümetinin kararlılıkla planladığı, yürüttüğü ve inisiyatifi daima önde tuttuğu bir sürecin yaşandığını dile getiren Atalay, "Bunun yeni bir aşamasındayız. Her şey planlandığı gibi yürüyor. En baştan itibaren dikkatle çalışılan bir strateji var, yapılan planlar var, değişik görüşmeler var. İşte o plan, o strateji gerektiği gibi yürüyor" diye konuştu.

Atalay, "Sizler basın mensupları olarak bana göre, herhalde Türkiye’nin en önemli değişim dönüşüm dönemini yaşıyorsunuz ve ona tanıklık ediyorsunuz. Bizler de icracılar olarak bu değişim sürecine katkı veren, bunun içinde yer alan kişileriz" ifadelerini kullandı.

-"Epeyi zor durumda, tarihe böyle tanıklık edecekler"-

Beşir Atalay, "teröristlerin ülkeden silahlarıyla çıkacak olması sorun yaratır mı" sorusu üzerine her konunun dikkatle çalışıldığını, kararların verildiğini ve bunların uygulandığını belirtti.

Kurumların çok iyi bir koordinasyonu olduğunu vurgulayan Atalay, şöyle devam etti:

"Devletin bütün mekanizmaları Türkiye’yi bu sorunlardan kurtarmak için belki tarihinde ilk defa bu kadar tutarlı bir işbirliği içinde. Bunun koordinasyonu gayet iyi yürüyor. Dolayısıyla şu anda gelinen nokta beklenen bir noktadır. Birilerine de sormak lazım, bunlara inanmayanlar, ‘çekilmezler’, ‘çekilme olmaz’ diyenler, süreçle ilgili sürekli bir anlamda olumsuz tutumlarını sürdürenler, onlar da herhalde epeyi zor durumda, bu tarihe böyle tanıklık edecekler, öyle kalacaklar."

"Muhalefetin silahlı çekilmeyi sorun olarak ortaya koyduğunun" belirtilmesi üzerine ise Atalay,bunların hepsinin sürecin parçaları olduğunu, ayrıntılara girmediklerini, süreçle ilgili konuşmaktan çok çalıştıklarını dile getirdi.

Beşir Atalay, ”Maalesef özellikle Türkiye’de muhalefet, ana muhalefet, bir kısmı ne yapacağına karar veremedi, parti içi zorluklar nedeniyle katılamadı, bir kısmının zaten hayatı, bir anlamda bu sorunlar çözülürse çok etkilenecek bundan" dedi.

Atalay, ”Gerçekten bugünler Türkiye’nin normalleşme ve büyüme günlerinin özel bir evresidir" değerlendirmesinde bulundu.

-Yeni anayasa-

"Yeni anayasada bütün etnik kimliklerin tanınarak bir vatandaşlık tanımı yapılması gibi bir tartışma var. Bu karşılanabilir bir durum mu" sorusunu Atalay, şöyle yanıtladı:

"Bizim bu konulardaki tutumumuz başından beri bellidir. Biz anayasal vatandaşlığı, vatandaşlık temeline dayalı bir tanımlamayı, başından beri zaten ilke olarak benimsedik. Bu konularda geniş bakıyoruz, darlıklara düşmüyoruz. Ülkemizin bütün bireylerini memnun edecek, herkesin kendisini orada bulduğu bir anayasa temel hedeftir."

-"Hiçbir şeyin verildiği yok"-

Atalay, bir başka soru üzerine Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde çözüm sürecine çok büyük bir destek olduğunu belirterek, "Bu şu demek: Millet, vatandaşlarımız bunun bitmesini istiyor. Hele Doğu, Güneydoğu’ya gidin, orada farklı bir hayat görürsünüz, yeni doğmuş gibi, yeni hayata başlıyor gibi" şeklinde konuştu.

Beşir Atalay, batı bölgelerde de sürece destek verildiğini ifade etti.

"Çekilmeden sonra göreceğimiz ilk adım ne olur" sorusunu Atalay, "Planladığımız, kurduğumuz bir strateji var, o yürüyor ve yürüyecek" şeklinde yanıtladı.

-"Seçim barajı konusunda verilmiş bir karar söz konusu değil"-

Atalay, "Türkiye’nin büyük demokratik dönüşümü çalışmalarının içinde seçim barajı da var mı" sorusunu, ”Şu anda o konuda benim bildiğim bir karar, verilmiş bir karar söz konusu değil" diye cevapladı.

"Süreci muhalefete iyi anlatabildiğinizi düşünüyor musunuz? Kılıçdaroğlu ‘Destek vermemiz isteniyor ama ne olduğunu bilmiyoruz’ diyor" şeklindeki soru üzerine Atalay, şunları kaydetti:

"Türkiye’de herkes biliyor ne olduğunu. Çok şeffaf, görüyorsunuz. Şeffaf olmayan bir şey yok. Sayın Kılıçdaroğlu’nun, ana muhalefetin sorunu, bilmemeden ziyade, bunları mazeret olarak söylüyorlar, kendi partileri içinde çok sorunları var. Orada bir kararlı duruş sergileyemiyor. Çünkü iki kesim var. İki kesimi de idare eden, bir anlamda bir oyalama politikası sürdürüyorlar."

-27 Nisan bildirisi-

Atalay, 27 Nisan bildirisiyle ilgili soru üzerine de Türkiye’de daha önce de benzer durumların yaşandığını ancak 28 Nisan’da Hükümet’in sergilediği kararlı, dik duruşun daha önce hiç görülmediğini söyledi.

Türkiye’de demokrasinin, en önemli köşe taşlarından birisinin 28 Nisan 2007 olduğunu dile getiren Atalay, "O adım Türkiye’de dönüşümü sağladı, hem millete farklı bakışlar kazandırma ve vatandaşın öz güven kazanması hem kurumlarımızın, herkesin bir daha kendini gözden geçirmesi ve Türkiye’nin geleceğiyle ilgili doğrusu daha umut var olacağımız dönem başladı" dedi.

"AK Parti’nin o dönem yalnız kaldığını hissedip hissetmediğinin" sorulması üzerine de Atalay, şöyle konuştu:

"O günlerde gayet kararlı kendisinden emin milletimizin desteğini arkamızda görerek duruşumuzu sürdürdük, mücadelemizi sürdürdük. Ama o konularda yaşananlar Anayasa Mahkemesinin aldığı 367 kararı, vesaire hafızalardan silinmeyecek. Bunların hepsi bir hayra vesile oldu. Onlar olmasaydı diyelim ki Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi diye bir Anayasa değişikliği olmazdı. O olmasaydı 2010’daki Anayasa değişikliğimiz, Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yapılanması, bütün o tuhaflıkların Anayasa’dan çıkarılması falan olmazdı. Bütün o yaşananlardan, AK Parti sayesinde Türkiye karlı çıktı, tabii millet sayesinde."

Atalay, "27 Nisan gecesi darbe olacağını düşünenler, korkanlar var mıydı" sorusuna da "Hayır bizde olmadı. O zaman Dışişleri Bakanı olan Abdullah Bey, başbakanımız irtibat içinde oldu. İlk andan itibaren o açıklamaya demokratik çerçevede, demokrasiye davet anlamında güçlü bir dik duruşla cevap verilmesi gereğini karara bağladık ve o metni hazırladık" şeklinde yanıt verdi.

"Metinde daha sert ifadelerin yumuşatıldığı ve çıkarıldığının doğru olup olmadığı" sorusunu da yanıtlayan Atalay, "Daha sert ifadelerin ötesinde yani tabii her metinde draftlar olur, yani nihai hale gelmesi için draftlar, çalışmalar olur, düzeltmeler, çıkarmalar ve eklemeler olur. O metinde de olmuştur. Benim hatırladığım kadarıyla 3 draft olmuştur. Neticede öz şu; kurumlarımızı kendi görevlerine davet, hükümetimizin demokrasiye sahip çıkması orada da görülüyor" diye konuştu.

Atalay, 27 Nisan bildirisinin altında imzası bulunan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt hakkında hukuki bir takibin olmamasına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine de "Onlar herhalde yargının işi. Yani biz idare olarak o alana çok girmeyiz. Gönlümüzün olmadığı gelişmeler de olmuştur ama biz oraya müdahil olmamaya gayret etmişizdir" dedi.

-"Doğru, haklı neyse onu ortaya koyduk"-

"28 Nisan’da hükümet büyük bir risk mi aldı" şeklinde soruyu da yanıtlayan Atalay, "Doğru, haklı neyse onu ortaya koyduk. O adımlar atılmasaydı Türkiye tarihte olduğu gibi farklı olağanüstülükler yaşardı, siyasetin gücü azalırdı. Siyaset üzerindeki vesayet devam ederdi, Türkiye normalleşemezdi. O açıdan o adımı ben çok önemli görüyorum. Yani orada simgesel olarak değeri çok yüksek" şeklinde konuştu.

Atalay, "Çözüm süreciyle ilgili risk aldığınızı düşünüyor musunuz" sorusuna da "Tabii o da bir risk. Kronik sorun, pek çok boyutu var. Siyaset risk almaktır. Riski almazsanız ne 28 Nisan’ı yaşar ve yaşatırsınız ne de Türkiye’nin önemli sorunlarını çözersiniz" yanıtını verdi.

Çözüm sürecinde, geri dönüşün olup olmayacağının sorulması üzerine Atalay, "Biz bu konuda her şeyi başından beri iyi planladık. Stratejiyi iyi kuruyoruz. Büyük bir geniş bakışla yürütüyoruz. Böyle şeylerde daima temkinli olmak lazım, bu tür süreçlerde. Ama şu ana kadar çok verimli bir şekilde yürüyor"ifadelerini kullandı.

-Teröristlerin sınır dışına çıkması-

Bu süreçte TSK ya da valilere talimat verilip verilmediği ve güvenlik güçlerinin teröristlerle karşılaşması durumunda ne olacağı sorusu üzerine Atalay, şunları kaydetti:

"Bu konularda yürüyen daima çalışmalar olur. Devletin bütünlüğü içinde bütün kurumların hangi durumlarda, hangi rolü alacağı, hangi desteği vereceği anlamında çalışmalar normaldir. Bunlar zaten sizin sorduğunuz, gündeme gelen konu daha önce de ifade edildi. Benim İçişleri Bakanlığım döneminde bu EMASYA Protokolü kaldırılmıştı. Bir anlamda orada bir boşluk vardı. Bir süredir üzerinde çalışılıyordu. Orada birkaç konu vardı. Onlardan birisi valilerle ilgili boyuttu. Dolayısıyla onları normal süreçler olarak değerlendirmek lazım. Onlara da olağanüstü yüklememek lazım. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nin, devletin bütün kurumları yürütülen bu çalışmalarla ilgili bilgi sahibi. Herkes üzerine düşeni yapıyor. Büyük bir koordinasyon, büyük bir organizasyon var. Yani bu devletimiz için gerçekten Türkiye’nin geleceği için çok büyük kazanımdır."

-"Muhalefete kapımız açık"-

Çözüm süreciyle ilgili konularda kapılarının muhalefete açık olduğunun altını çizen Atalay, "Kapımız açık, telefonlarımız açık. Bu süreçleri paylaşmaya da daha fazla açığız. Biz kendilerine bunu hep ifade ediyoruz. Biz isteğiniz zaman bunları daha çok paylaşırız diyoruz. AK Parti yönünde hiçbir şey yok. Biz akil insanları kendimiz oluşturuyoruz, bütün sivil toplum kuruluşlarının başkanları, toplumun her kesimiyle paylaşmak istiyoruz. Muhalefetle paylaşılmaz mı” şeklinde konuştu.

MHP’yi sürece katmanın mümkün olmadığını, ancak CHP’nin bu sürece katılabileceğini dile getiren Atalay, gazetecinin "Muhalefet çözüm sürecinde adım adım ne yapmak istediğinizi bilmek istiyor" sözleri üzerine, şöyle devam etti:

"Bunun için samimi olarak bir araya geleceksin. Formatını oluşturacaksın, 3’er kişilik ekipler mi, 2’şer kişilik ekipler mi olacak? Nasıl bir araya gelip paylaşacaksınız? Sorusu varsa o zaman soracak. Bizim açımızdan da kamuoyuna açıklamadığımız hiçbir şey yok. Eğer o tür vehimler varsa, şu verildi bu alındı, hiç öyle bir şey yok. Bu süreç göründüğü gibi açık şekilde, ne varsa o. Bundan sonra da açık şekilde ne görünüyorsa o olacak. Bunu da buradan söyleyeyim. Onun ötesinde hiçbir şey yok."

Abdullah Öcalan’ın durumuyla ilgili bir değişiklik olup olmayacağının sorulması üzerine de Atalay, "Yani şu ana kadar bu sürecin içinde böyle bir şey gündeme gelmemiştir, şu anda böyle bir şey yoktur" dedi.

AA