Büyükelçi Oslo ruhunu anlattı

Olaylar
Duygu Güvenç’in haberi  "Türkiye bölünmedi. Kürtçe dersle, televizyonla bölünmeyeceğini gördü" diyen Büyükelçi Kanavin, PKK ile Oslo’da yapılan görüşmelerin yeniden başlayab...
EMOJİLE

Duygu Güvenç’in haberi 

"Türkiye bölünmedi. Kürtçe dersle, televizyonla bölünmeyeceğini gördü" diyen Büyükelçi Kanavin, PKK ile Oslo’da yapılan görüşmelerin yeniden başlayabileceğini, "Zamanı tersine çevirmenin tam zamanı" sözleriyle belirtti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, PKK ile Oslo’da yapılan görüşmelerin yeniden başlayabileceğini belirtirken Norveç’in Ankara Büyükelçisi Janis Björn Kanavin, hükümetin sorunu çözme konusunda istekli olduğunu kaydetti. Türkiye’nin Kürtçe dersle, televizyonla bölünmeyeceğini gördüğnü ifade eden Bjorn, sorularımıza şu yanıtları verdi:

‘ASKERİ BİR ÇÖZÜM YOK’
Sizce; PKK ve Türkiye arasında Oslo’da görüşmeler yeniden başlayabilir mi? Erdoğan’ın sözlerinden bu sinyali alıyor musunuz?
Türkiye’de sinyalleri anlamakta zorlanıyorum. Birçok sinyal var ve genellikle çok güçlü sinyaller. Ben açıklamalardan çok umutlanıyorum. Çünkü insanlar eğer oturup konuşabiliyorsa, uzlaşmaya varmak için umut var demektir. Nerede konuştuklarının önemi yok. Terör toplumu çok fazla acıtsa da, ki bu 40 yıldır sürüyor, buna askeri bir çözüm yok. Çözüme ulaşmak için sorunun gerçek sebeplerine bakmak ve demokratik bir çözüm bulmak gerekir. Eğer ayrımcılık, genel bir inkar -anadilinin kullanılması gibi- acı veren gerçekler varsa, bununla başa çıkabilecek güçlü bir toplum gerekir. Diğer konuysa konuşmak; kesinlikle konuşmak.

Şu an Türkiye için devam eden bir Oslo süreci var mı?
Ne doğrulayabilirim ne yalanlayabilirim. Ama bu tip çatışmalarda tarafların buluşmadığı dönemler olur, sonra gene buluşurlar. Bu Oslo hikayesinin bir parçası. Bu çabuk bir çözüm değildir. n Yeni bir Oslo sürecini teşvik ediyor musunuz? Evet. Sizin aracılığınızla. Bu sürecin benim büyükelçilik görevimle ilgisi yok. Bu Türkiye’nin bir iç meselesi. Ben her çatışma konusunda bunu söylüyorum.

‘DAĞILMADINIZ’
Türkiye görüşmeler için zemin hazırlıyor mu? Mesela eğitim hakkı bunun bir parçası mı?
Kürtçe eğitimi çözüm için atılan adım olarak okuyorum. Bunları sürece hazırlık olarak görmek dar yorum olur. Hükümette sorunları çözmede istek var. Bunu Türkiye’nin 1923’ten bu yana sağladığı gelişimle bağladığımda, geçmişte gerekli olanların artık gerekmediğini gösteriyor. Mesela Kürt dilinin kamu alanında kullanımının inkarı gibi. Buna ihtiyaç yok. Artık televizyonlarda da var, okulda da var. Bu Türkiye’nin düşmesine, dağılmasına yol açmadı. Cumhurbaşkanı Gül, Meclis açılışında anayasanızın devleti kişilerden korumak için oluşturulduğunu, bunu tersine çevirmek gerektiğini söyledi. Bence de zamanı tersine çevirmenin tam zamanı. Mesela Norveç’te sonuca birlikte ulaşma hedefi var. Türkiye’deki siyasi partiler, askerler, farklı toplum grupları, dini veya dini olmayan gruplar güven yoksunluğu yaşıyorlar. Asker bu sürecin sonunda asla kazançlı çıkmayacak.

Görüşmenin tarafları nasıl belirlenmeli. PKK’da da çok farklı sesler var? PKK’nın tek temsilcisi mi olmalı?
Bu süreçteki en zor problemlerden biri. Biri bir yanda biriyle sessizce konuşur, diğeri diğer yanda bir başkasıyla zemini hazırlamak için. Ama bir aşamadan sonra çözümün yasal olması için herkes bir araya gelmeli. Çözümü iki tarafından da sahiplenilmesi için bu gerekli. Bizim deneyimimiz, görüşmelere kimin sahip çıktığı.

Bu PKK ve hükümet için de geçerli mi?
Kimin hakkı olduğu çok önemli. Sizin zihniniz bu konuda çok disiplinli. Mesela Filistin-İsrail görüşmelerinde; yetkili olan bir delegasyon vardı. Yani daima bir hükümet tarafı vardı. Eğer görüşmeler sessizce yapılacaksa Dışişleri Bakanınızı görüşmeye getirmenize gerek yok. Eğer BDP, militanlar için konuşacağım diyorsa ve yetkilendirilmemişse onlarla kim konuşmak ister ki? Bu büyük bir tehdit.

ÖCALAN TAAHHÜTTE BULUNACAK
Yani BDP pas mı geçildi? BDP’lilerle görüşmelerinizde bunu konuştunuz mu?
Bilmiyorum. BDP eşbaşkanıyla görüştüm. Leyla Zana’yı ağırladım. O, İmralı kanalının açık olması gerektiğini söylüyor. Eğer Öcalan denklemden çıkarılırsa fırsatların iki taraf için de kaybedileceğine dair endişeli. Öcalan’ın çözüm için "Uğraşalım" deme şansı var. Öcalan süreçten çıkarılırsa bunu söyleyemeyecek. Zana’dan anladığım kadarıyla bunu diyebilecek başka biri yok. Bence Zana iki konuya işaret ediyor. Eğer hükümet iletişime geçmek için taahhütte bulunabilecek birisini arıyorsa bu kişi Öcalan’dır. Eğer Öcalan sürecin dışında tutulursa neler olup bittiği konusunda etkisini de kaybeder. Zaman geçmiş olabilir.

‘Samileri örnek alın’
Zana, PKK’daki bölünme konusunda da endişeli mi?
Benim anladığım evet. Dışarıdakiler için sorunu çözmek kolaydır. Bizde de azınlıklar var, gerçi onlar kendilerine azınlık demiyor ama, Samiler var. Onlar kendilerinin bir millet olduğunu söylüyor. Kürtler de bu bölgenin insanları, Samiler gibi. Biz de uzun süre sonra ayrımcılık yaptığımızı anladık. Samilerin eğitim hakları var, kendi parlamentoları var. Ama Sami sınırı yok. Sami parlamentosu kanun yapamıyor ama bizim parlamentomuz için kanun hazırlayabiliyor. Bir federasyon değil. Bana bu yapı Türkiye için çok paralel geliyor. Mesela bir bölgede çoğunluk Samiyse, okul da Sami okulu oluyor. Bu okulda Sami dili ikinci bir dil değil, birinci dil. Matematik de, tarihte Sami dilinde. Sami olmayan çocuklara Norveççe destek dersleri veriliyor.
 
Oslo kayıtları çıktığında ne düşündünüz?
Kayıtlar çıktığında çok umutlandım. Görüşmenin olmasına olumlu tepkiler vardı. İnsanlar bunun Oslo’da olmasının doğal olduğunu düşünüyordu. Bu da teşvik ediciydi.

Kamuoyu hazır mıydı yani?
Sorunu silahla çözemezsiniz. Duyarlı, işleyebilen bir çözüme ulaşmalısınız. Bu zaman alır. Kamuoyu her yerde çok önemli ama Türkiye’de daha önemli. Türkiye’de insanlar çok gururlu. Karşılıklı güven eksikliği de var. Belki de bu yüzden süreç daha zor. Eğer hedef sürdürülebilir bir çözümse, birçok adımın atılmasını zorunlu kılacak.

Sabah