Bulunan Kemikler Aileleri Umutlandırdı

Olaylar
Acılı aileler, kayıp çocuklarının, en azından dua edebilecekleri mezarları olsun istiyor. İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, "Bölgenin ne tarafını kazarsanız kazın, ortaya o dönem bu ülkede...
EMOJİLE

Acılı aileler, kayıp çocuklarının, en azından dua edebilecekleri mezarları olsun istiyor. İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, "Bölgenin ne tarafını kazarsanız kazın, ortaya o dönem bu ülkede yaşanan katliamlar çıkıyor." diye konuştu.

Diyarbakır’ın Suriçi semtinde bir dönem JİTEM karargâhı olarak kullanılan binanın yan tarafında kafataslarının çıkmasıyla ilgili olarak kayıp yakınları ve İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, Diyarbakır Adliyesi önünde açıklama yaptı. Bu ülkenin, bir gerçeğiyle daha yüzleşmesi gerektiğine dikkat çeken Bilici, "Bölgenin ne tarafını kazarsanız kazın, o dönem bu ülkede yaşanan katliamların ve kayıpların kemiği çıkıyor ortaya." diye konuştu. İçkale’de çıkarılan kemiklerin sıradan olmadığını dile getiren Bilici, o bölgenin bir zamanlar JİTEM’e ait karargâh olduğunu ifade etti.

11 Ocak’tan bu yana toprak altından kemiklerin çıkması, kayıp yakınlarını da harekete geçirdi. 18 yıldır iki çocuğunu bekleyen gözü yaşlı anne Kadriye Tanrıverdi, köylerindeki evinden alınan 2 çocuğunun kemiklerini istiyor. İki çocuğunun evden alınışını anlatan anne Tanrıverdi, şu şekilde konuştu: "Yıllardır, Lice’ye bağlı köyümüzdeki evimizden iki çocuğumun alınışı gözlerimin önüne geliyor. Evden alınan oğlum Muharrem, Kıbrıs’ta askerliğini yeni bitirmiş ve eve gelmişti. Akşam saatlerinde askerler evimize gelip soyadlarımızı sordu. Tanrıverdi dediğimde Muharrem’i sordular, ardından onu alıp götürdüler. Bir daha içeriye gelip Mehmet oğlumu da aldılar. ‘Nereye götürüyorsunuz?’ diye sorduğumda beni dövdüler. O günden beri iki çocuğumdan da haber alamıyorum. Ne adliye bıraktım ne de DGM, her yere gittim.

Yürek yakan bir diğer hikâye ise 1993’te evinden alındıktan sonra kaybolan Ahmet Çakıcı’nın ailesine ait. Diyarbakır’a bağlı Hazro’da oturan oğlu İhsan Acar, yıllardır baba hasreti çektiğini dile getirdi. O dönemde kız kardeşinin 3 yaşında olduğunu söyleyen Acar, "Kız kardeşim o zamanlar çok küçüktü. Babamla ilgili hiçbir şeyi hatırlamıyor. Bugün 21 yaşında. Babamla ilgili bir şeyler öğrenmek için her gün bana ‘Babamı anlat!’ diyor. Ben de gözyaşları arasında babamı anlatmaya çalışıyorum. En azından artık babamın bir mezara sahip olmasını istiyorum." dedi. Yıllardır baba hasretinin çok acı verdiğini hatırlatan Acar, babasının kaybolmasından sonra çok zor günler yaşadıklarını ifade etti. Simit satarak, ayakkabı boyacılığı yaparak ailesini geçindirmeye çalıştığını kaydeden Acar, devletten hiç kimsenin durumlarıyla ilgili haberdar olmadığına vurgu yaptı. İçişleri Bakanlığı ve Başbakan’dan tek ricasının, babasına ait kemiklerin ortaya çıkarılması olduğunu dile getiren Acar, dün çıkan kemikler üzerine de umutlandıklarına dikkat çekti. Böyle bir duyguyu kimsenin yüreğinin kaldıramayacağını belirten Acar, suçluların evlerinde rahat uyuduğuna dikkat çekiyor. Babasına ait bir sabıkanın bulunmadığını aktaran Acar, artık bu feryada yüreğinin dayanmadığını anlattı.

‘O kadar pervasızlar ki, uzağa bile götürmeyip bahçeye gömmüşler’

Meclis İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde kurulan terörden kaynaklı yaşam hakkı ihlallerini araştırma alt komisyonu, dün Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Yönetim Kurulu Üyesi Coşkun Üsterci’yi dinledi. Devletin ilgili birimlerinin, insan hakları ihlallerini kayda alan bir çalışma yapmadığını kaydeden Üsterci, kendi hazırladıkları bir raporu alt komisyon üyelerine sundu. Üsterci, bir dönem JİTEM karargâhı olarak kullanılan Diyarbakır’daki kale içinden çıkan kemiklere ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Kemiklerin, binanın hemen yanından çıktığına dikkat çeken Üsterci, "Failler o kadar pervasız ki uzağa götürmeyip bahçeye gömebiliyorlar. Güçlükonak’ta mezar açıldı, aileler elbiselerinden tespit etti. Bu kazılarla, uzun yıllar peşinde koşulmuş hayaletlerin açığa çıkarılmasını sağlıyoruz. Faili meçhul kayıplar ve toplu mezarların açığa çıkarılmasının peşinde koşmamızın nedeni, cesetleri uygun şekilde gömmek ve bir daha bu olayların tekrar etmemesidir." diye konuştu. Kayıp yakınlarının yaşadığı psikolojiye de değinen Üsterci, "Cenazeleri dini, örf ve âdetlere göre gömememeleri ve yasını yaşayamamaları ağır travmatik etkilere yol açıyor." diye konuştu. Alt komisyon üyelerinin sorularını da cevaplayan Üsterci, AK Partili Oya Eronat’ın faili meçhul sayısının BDP’liler tarafından ’17 bin’ olarak açıklamasına dikkat çekerek, "Sizin tahmininiz nedir?" sorusuna, "Benim tahminim 6-7 bin. Daha fazla da olabilir." cevabını verdi.
 

Zaman