Batı gücünün sonuna geldi

Olaylar
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’nin AB’ye alınmamasına sert çıkmasının yankıları sürüyor. Başbakanın bu çıkışını değerlendiren SDE Uzmanı Prof. Dr. Birol Akgün, “Mode...
EMOJİLE

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’nin AB’ye alınmamasına sert çıkmasının yankıları sürüyor. Başbakanın bu çıkışını değerlendiren SDE Uzmanı Prof. Dr. Birol Akgün, “Modern dünyayı biçimlendiren ilkeleri, değerleri ve sistemleri yaratan Batı dünyası, gücünün sonuna yaklaşmaktadır" diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’nin AB’ye girmesini engellemek için oyalama politikası sürdürenlere sert çıkmasının yankıları devam ediyor. Öte yandan Başbakan Erdoğan’ın son günlerde dış politika alanında yapmış olduğu kritik açıklamalar iç basında olduğu kadar dış basında da yankı uyandırıyor.  Başbakanın bu çıkışını değerlendiren Stratejik Düşünce Enstitüsü Uzmanı Prof. Dr. Birol Akgün, “Bu açıklamalar, Türkiye’nin on yıllık Başbakanı olan Erdoğan tarafından yapıldığına göre ciddiye alınmak zorundadır. AB’nin de İsrail’in de Erdoğan ile ilgili en büyük yanılgısı onun siyaset tarzını yanlış okumalarıdır ve gücünü küçümsemeleridir” dedi.

Açıklamalar ciddiye alınmalı

Başbakanın söylediklerinin ciddiye alınması gerektiğine dikkat çeken Birol, şunları kaydetti: “Her şeyden önce belirtmek gerekir ki, bu sözler Ak Parti’nin bir sözcüsü ya da hükümetin sıradan bir bakanı tarafından yapılmış açıklamalar değildir. Bu açıklamalar, Türkiye’nin on yıllık Başbakanı olan Erdoğan tarafından yapıldığına göre ciddiye alınmak zorundadır."

Tehdit değil, samimi bir teklif

Erdoğan’ı bir lider olarak içeride ve dışarıda güçlü kılan şey onun samimiyeti olduğunu belirten Birol, “AB’nin de İsrail’in de Erdoğan ile ilgili en büyük yanılgısı onun siyaset tarzını yanlış okumalarıdır ve gücünü küçümsemeleridir. O’nu en iyi anlayanlardan başında ise Obama gelmektedir. Erdoğan yükselen ve kendine güveni gelen yeni Türkiye’nin lideri olarak dünyanın gidişatını doğru okumaktadır ve ülkenin geleceği adına tarihin akışına yön vermek istemektedir. Bu nedenle Brüksel’e Türkiye’yi içinize alın, geleceğin küresel güç merkezini beraberce inşa edelim çağrısında bulunurken son derece samimidir. Ancak AB’nin ayak sürümesi durumunda, Türkiye 1950’lerdeki ülke ve dünya şartlarına göre yaptığı stratejik tercihlerini günümüz küresel gerçeklerine uygun olarak revize etmeyi düşünecektir” açıklamasında bulundu.

Türkiye’nin önündeki muhtemel tercihlere bakmak gerektiğini vurgulayan SDE Uzmanı Prof. Dr. Birol Akgün, başlıca tercihleri şu şekilde açıkladı: “Türkiye, Ak Parti hükümeti döneminde Erdoğan-Gül ve Davutoğlu üçlüsü tarafından geliştirilmeye çalışılan Türkiye odaklı yeni bir bölgesel güç merkezi inşa etme politikası var. Bu model Erbakan İslamcılığının ötesinde ama Ortadoğu’yu, Kafkasları ve Orta Asya’yı içine alan ve hatta Afrika’nın iç bölgelerine kadar uzanacak geniş bir işbirliği, siyasi dayanışma, ekonomik gelişme ve ortak refah alanı yaratma projesidir. Düne kadar zayıf bir tercih olarak görülen bu son model, bugün Türkiye’de fikri olarak giderek daha çok toplumsal kabul görmeye başlamıştır. Bölgesel reel politikte de uygulama alanı özellikle Arap Baharı’nın yarattığı yeni açılım imkanları sayesinde giderek genişlemektedir."

Son kez çağrı yapılacak

“Türkiye önümüzdeki günlerde özellikle AB’nin güçlü ülkeleri üzerinden son kez çağrı yapmaya hazırlanmaktadır” diyen Birol, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Erdoğan önce Brüksel ziyaretinde, ardından da yakında Ankara’yı ziyaret edecek olan Alman Başbakanı Merkel nezdinde bu samimi teklifini muhtemelen son bir kez daha kendilerine aktaracaktır. Bu mesaj alınmadığı takdirde Türkiye AB ile ilişkilerini yeniden tanımlayarak farklı opsiyonlar (Avrasyacılık ve Türkiye merkezlilik) konusundaki çalışmalarını hızlandıracaktır. Kendi içindeki Kürt sorunu gibi en ciddi sorunlarını AB olmadan çözme cesaretini gösteren, bölgesindeki ülkeler için rol model olan bir Türkiye’nin bu son mesajını umarız AB tarafı doğru değerlendirir. AB-Türkiye ilişkilerinde pozitif gündemi konuşma devri bitti. Kararlı, hızlı ve somut adımlar atma devri başlamadığı takdirde, herkes hızlı bir uzaklaşma ve kopma sürecine hazır olmalıdır.”

Milat Gazetesi