Barışı dilinde yaşayanlar bunu halka yaşatamazlar

Olaylar
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Dünya Çevre Günü dolayısıyla düzenlediği “Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi” toplu açılış törenine katıldı. Açılışını yapaca...
EMOJİLE

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Dünya Çevre Günü dolayısıyla düzenlediği “Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi” toplu açılış törenine katıldı.

Açılışını yapacakları Kastamonu, Malatya, Balıkesir, Nevşehir, Giresun ve Erzurum’daki katı atık düzenleme tesislerinin bu şehirlerde yaşayanlara hayırlı olması temennisinde bulundu. 

Yaklaşık 2 milyon nüfusa hizmet verecek tesislerden ötürü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı başta olmak üzere emeği geçenlere teşekkür etti. 

Günümüzde çevre sorunları ve buna bağlı geliştirilen politikalarının ekonomide, kalkınmada, enerjide ve diğer pekçok alanda belirleyici etkiye sahip olduğuna işaret eden Erdoğan, Türkiye olarak çevre sorunları konusunda fevkalade hassasiyet gösterdiklerini söyledi. 

2023 hedeflerini sürdürülebilir kalkınma anlayışına dayalı olarak belirlediklerini ve uygulamaya başladıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, “Tabii bizim çevreye bakışımız, Batı’daki popüler çevreci akımlardan farklı, biz çevreyi, yani tabiatı Allah’ın eserleri ve emaneti olarak görüyoruz” diye konuştu. 

Tüm insanların ortak hayatı olan çevreyi korumanın bir lütuf değil bir yükümlülük olduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

 “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışımız’çevrenin korunmasını da içeren geniş bir yaklaşımı ifade ediyor. Her şeyden önce çevre ve kalkınma politikalarımızı bu anlayışla ortaya koyma çabasındayız. Hacı Bayram Veli Hazretlerinin ifade ettiği gibi ‘İnsan şehri inşa ederken, aslında taşın toprağın arasında kendini inşa eder.’ Evet şehirle birlikte kendisini de inşa eden insan kendi varlığının ayrılmaz parçası olan çevreye asla sırtını dönemez. Onun tahribine asla göz yumamaz. Bizim medeniyetimizde gereksiz yere tek bir dalın kırılmasına, tek bir çiçeğin koparılmasına rıza göstermeme anlayışı vardır. İçtiğimiz suyun, soluduğumuz havanın, ayak bastığımız toprağın tükettiğimiz her şeyin bu bakımdan muhasebesini yapan, ölçüyü elden bırakmadan hayatı idame ettiren bir zihin dünyasına sahibiz. Bugün de ihtiyacımız olan işte bu idraki yaşatmaktır. Bu mirasa sahip çıkmaktır.”

Çevre konusunda oluşturulan uluslararası düzeydeki örgütlerin içinde yer alma, anlaşmalara taraf olma konusunda gelişmiş ülkelerin dahi ilerisinde olduklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, “Örneğin, gelişmiş ülkelerin pekçoğu Kyoto Protokolü’ne taraf olmaktan çekinirken, biz Türkiye olarak 2009’da Meclis’te bu protokolü kabul ettik. Aynı şekilde mevzuat ve uygulama olarak AB müktesabatında çevre standartlarını ülkemizde büyük ölçüde geçerli hale getirdik” diye konuştu. 

“Yapılanlar elbette önemli ama yeterli değil”

Yapılanların önemli ama yeterli olmadığını dile getiren Erdoğan, Türkiye’nin diğer alanlarla beraber çevre konusunda da uzun yılların ihmalinin bedelini ödemek durumunda kaldığını söyledi. 

“Bugün yaşadığımız sıkıntıların temelinde uzun zaman hüküm süren bu çarpıklık vardır. Evliya Çelebi, Anadolu’da hiç güneş görmeden ağaç gölgesinde seyehat etmenin mümkün olduğundan bahsediyor. Ankara şehir merkezi bile son dönemde kurulan büyük parklar, rekreasyon alanları olmasıydı, tüm yeşilliği bina bahçelerindeki üç beş ağaçtan ibaret bir şehir olmaya devam edecekti, aynı şekilde İstanbul öyleydi” dedi.

Erdoğan, attıkları adımlarla bu yanlışı düzeltmenin gayretinde olduklarını belirterek, “Bir yandan geçmişin yanlışlarını düzeltmenin bir yandan da yeni projelerle tarihimize ve kültürümüze yakışır şeyler inşa etmenin çabası içindeyiz. Bunun için kadim medeniyet anlayışımızdaki insan-tabiat ilişkisinin ihyasına köklü bir zihniyet dönüşümüne ihtiyacımız var. Geçmişin mirası ışığında geleceğin şehirlerini ancak bu şekilde kurabiliriz” ifadesini kullandı.

“Yeni projeleri hayata geçirmek için çalışıyoruz” 

Bu şehirlerde kadınların, çocukların, yaşlıların, tüm halkın huzur ve güven içinde yaşamasını istediklerini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

“Sadece betondan, asfalttan, metalden ibaret bir şehir, ruhu olmayan mekanik bir şehirdir. Biz yaşayan bir varlık olarak gördüğümüz şehirlerin ruhu olmasını, kimliği olmasını, özgün olmasını arzu ediyoruz. Amacımız şairlere, ressamlara, bestekarlara ilham verecek şehirler, yerleşim alanları inşa etmektir. Sadece ülkemizde değil tüm dünyada mimarlara, mühendislere, şehir plancılarına, çevre plancılarına esin kaynağı olacak şehirler kurmayı başardığımız gün, medeniyetimizin de yeniden yükseldiği gündür. İşte bu anlayışla ulaşımdan temizliğe, toprağın yeşilinden, havanın berraklığına kadar her alanda mevcut sorunları çözmek ve yeni projeleri hayata geçirmek için çalışıyoruz.” 

“Haliç’in kıyısından geçmek mümkün değildi”

Erdoğan, 1994’te İstanbul’a büyükşehir belediye başkanı olduğunda kentin sokaklarında çöp dağlarının yükseldiğini hatırlatarak, musluklardan su akmadığını, hava kirliliğinin ne durumda olduğunun da gayet iyi bilindiğini dile getirdi. 

“Hele hele o güzel Haliç’in kıyısından geçmek mümkün değildi. O insanı tehdit eden kokusuyla, Haliç’in suyunun rengiyle içinde oluşan o adacıklarla Haliç’in ne olduğunu çok iyi bilirler” diyen Erdoğan, bunun aslında bir çevre katliamı anlamına geldiğini belirtti. 

Şehrin sülietinin adeta gecekondularla oluştuğunu anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Böyle bir yapı söz konusuydu. Biz kolları sıvadık, önce şehrin temizliğine el attık o çöp dağlarını ortadan kaldırdık. O günlerde bazı gazeteler maske dağıtıyordu. Çünkü hava kirliliği insan sağlığını tehdit eder hale gelmişti. Bir yandan da süratle bütün evlere doğalgazı taşımak suretiyle 4,5 yıllık başkanlığım dönemimde 1 milyon 250 bin haneye biz doğalgazı ulaştırmış olduk, böylece hava kirliliğinden İstanbul’u büyük ölçüde kurtardık. Bununla da kalmadık, İstanbul susuzdu Istranca Dağları’ndan 180 kilometreden dağları delerek, İstanbul’un su sıkıntısını gidermenin gayreti içine girdik. Bizden önce CHP belediyesi vardı. CHP belediyesi Yalova’dan su getirmek suretiyle güya tankerlerle İstanbul’un susuzluğunu gidereğini iddia ediyordu. Ama böyle bir şeyi gerçekleştirmek mümkün değildi. Çünkü o tankerlerle gelecek suyla ancak Beşiktaş’ın su ihtiyacını birkaç günlüğüne giderebilirsiniz, ondan sonra susuzluğa mahkum edersiniz. Sürekliliği orada hakim kılan biz olduk, o gün bu gün İstanbul’un su sıkıntısı yok.”

“İstanbul ve Ankara örnek şehirler oldu”

Başbakan Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Dünya Çevre Günü dolayısıyla düzenlenen “Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi” toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, Başbakan olarak da İstanbul’u dünyanın en güzel, huzurlu, cazip metropollerinden biri haline getirmek için belediye ile ortak adımlar attıklarını söyledi.

İstanbul ve Ankara’nın çevre düzenlemesi, orta refüjleri, ağaçları, çiçekleri ve park düzenlemeleriyle örnek şehirler haline geldiğini anlatan Erdoğan, şehirlerde yapılacak daha çok işleri olduğunu kaydetti. 

Erdoğan, bugün 6 yere daha kazandırılan katı atık depolama tesislerinin, göreve geldiklerinde 15 yerde kurulu olduğunu, bugün bu sayıyı 76’ya çıkardıklarını, mevcut katı atık depolama tesislerinin nüfusun yüzde 70’ine hizmet verdiğini dile getirerek, amaçlarının 2023 yılına kadar bu rakamı yüzde 100’e ulaştırmak olduğunu, atık su arıtma tesislerinin de sayısını artırmaya devam ettiklerini belirtti.

Türkiye genelinde belediyelerin yüzde 74’ünün atık su arıtma tesisine sahip olduğunu, 2023 yılında da bu oranı yüzde 100’e ulaştırarak, tek bir damla atık suyun derelere bırakılmasının önüne geçeceklerini ifade eden Erdoğan, bugüne kadar arıtılan atık suyun kullanılmadığını, ama bundan sonra atık suyun, arıttıktan sonra farklı alanlarda kullanma suyu olarak değerlendirilebileceğini söyledi. 

Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin içme suyunda zengin bir ülke olmadığına işaret ederek, atık suyun arıtılarak kullanılmasıyla içme suyundan tasarruf edilebileceğini, dünyanın değişik ülkelerinde 3, 5 hatta 7 kez arıtma suretiyle atık suların kullanma suyu haline getirildiğini anlattı. 

Atık su konusunda en çarpıcı örneklerden birinin Ergene Nehri olduğunu vurgulayan Erdoğan, hazırlanan Ergene Havzası koruma eylem planıyla bu sorunu da kökten çözeceklerini, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun buradaki projelendirme çalışmalarıyla ilgilenerek, hiçbir siyasi ayrımcılığa fırsat vermeden bu projeyi hayata geçirmenin mücadelesini verdiğini kaydetti.

“CHP’li belediyelerin görevleri olduğu halde yapmadıkları atık su arıtma işini de biz yapıyoruz” diyen Erdoğan, benzer bir projeyi Gediz Nehri için uygulamaya koyacaklarını, orayı da temizleyeceklerini belirtti. 

“Kazım Karabekir’in ismi her şeyden önce milletimizin gönlüne, kalbine kazınmıştır”

Erdoğan, hükümet ve AK Parti olarak Türkiye’yi geliştirmenin, büyütmenin daha fazla hizmet üretmenin çabası içerisinde olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

“Ancak hizmet etme makamında bulunan bazılarının işi, gücü bırakıp milletin değerleriyle, huzuruyla uğraştığını görüyoruz. Belediyecillik mi yapacaksın, yoksa o işi bırakıp farklı alanlara mı gireceksin? Son olarak dün 1, bugün 2… Ağrı’da belediyecilik konusunda vereceği hizmetlerle, geliştireceği projelerle gündeme gelemeyenler, Kazım Karabekir’i dert edinmişler, şimdi onunla uğraşıyorlar. Erzurum’u, Kars’ı, Ağrı’yı düşmandan kurtaran orduya komutanlık eden Kazım Karabekir’in ismi her şeyden önce milletimizin gönlüne, kalbine kazınmıştır.

Bir taraftan beldenin veya köyün ismi Türkçe mi olsun, Kürtçe mi olsun, bununla kavga ederken, mücadele verirken, öbür taraftan kalkıp da bizim tarihimize mal olmuş böyle bir ismin sokak tabelasını kaldırmakla milletin gönlündeki izi, gönlündeki muhabbetini mi sileceğini zannediyorsun. Bu karşı ataklarını getirir, o tabelanın daha büyüğünü, daha görkemlisini, daha kalıcısını millet getirir yarın oraya yeniden diker. Sen tabelalarla uğraşmayı bırak, hizmetine bak, daha mazbatanı bile almadın veya yeni aldı, kalkıp da işe buradan başlanır mı? Belediye başkanın asli işi, tabelalarla uğraşmak değil, asli işi oranın temizliğidir, suyudur, şehrin bakımıdır, şehrin imarıdır. Planlarla, projelerle uğraşacaksın, belediye başkanı bu demektir.”

“Şu anda bu devletin başında Başbakan olarak Tayyip Erdoğan var”

Başbakan Erdoğan, hükümet olarak analar ağlamasın diye mücadele ederken, anaların yüreğini daha acıtmak, kanatmak için adeta yarışanların barıştan bahsetmelerinin inandırıcı olmayacağını belirterek, “Kalkıp da ‘devlet terörü’ ifadesini kullananların bizden tebrik beklemeleri de hiçbir zaman hakkı olmayacaktır. Şu anda bu devletin başında Başbakan olarak Tayyip Erdoğan var. Biz, bu ülkede eğer barışı egemen kılacaksak, karşılıklı saygıya dayalı olarak kuracağız. Ama bundan bihaber olanlar, bu işi sadece dilinde yaşayanlar bunu halka yaşatamazlar” dedi.

Meseleleri silahla, kanla, şiddetle değil, siyasetle, samimiyetle, diyalogla çözmek için uğraşırken, yol kesenlerin, araç yakanların, insanı mağdur edenlerin ve bunlara arka çıkanların söyleyecek sözünün kalmadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, Çözüm Süreci’nin milletin süreci topyekün sahiplenmesiyle yürüdüğünü, ilerlediğini, neticeye ulaşması beklentisi içerisinde olduklarını söyledi.

Erdoğan, “Bir yandan ağızlarından çözüm sözünü düşürmeyip, bir yandan da çözümü sabote edecek her şeyin içinde, arkasında yer alanlar aslında kendi kendilerini bitiriyorlar. Acıdan, ölümden, kandan, çatışmadan beslenenler gıdaları kesilince şaşkın şekilde yalpalamaya, sağa sola çarpmaya başladılar” diye konuştu.

“Gerçek demokrasi, gerçek özgürlük bunların bünyesine ağır geldi, kaldıramadılar”

Diyarbakır’da çocukları kaçırıldığı için oturma eylemi yapan annelere “onlar MİT tarafından para vermek suretiyle oraya gelen annelerdir” şeklinde hakaret edildiğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

“Böyle bir edep dışı yaklaşım olabilir mi? İşte cevabı onlar bizzat kendileri verdi. Çok çirkin bir şey. Bunlarda her numara var; takiye var, yalan var, iftira var, her şey var. Bütün bunlara karşı benim milletim uyanarak, gereken desteği bize vermek suretiyle, onların da inanıyorum ki testisi zaten yolda kırılacaktır. Gerçek demokrasi, gerçek özgürlük bunların bünyesine ağır geldi, kaldıramadılar. Bölgede ve tüm Türkiye’de milletimizin huzuru noktasında geleceğe biz güvenle bakmanın tadını hamdolsun şu 12 senede milletimize yaşattık, yaşatmaya devam ediyoruz. Bozguncular ne kadar uğraşırsa uğraşsın Türkiye’yi bu yoldan döndüremeyecektir.

Bunların çevrecilikle alakası yok, bu Gezicilerin safiyane havasına girmek suretiyle 12, 13 tane ağaç söküldü, bir başka yere dikilecek, bunlar ağaç katliamı yapıyor diye başlattıkları olaylarda, sadece o eylemler esnasında oradaki yaptıkları çevre katliamını kimsenin unutması mümkün değil. Taksim’de, Dolmabahçe’de yaptıkları ağaç katliamı hepsi ortada, dozerlerle, loderlerle bütün çevre düzenlemesini tahrip ettikleri ortadadır. Bunların adında çevrecilik var. Türkiye’de çevrecilik adına ne yaptınız diye sorun, ortaya koyacakları ciddi bir eser göremezsiniz. Biz, yapılan provokasyonların amacını gayet iyi biliyoruz, ama milletimin de bunu gayet iyi anlamasını temenni ediyorum. Fakat bunlar beyhude uğraşıyorlar, milletimizin basireti bu oyunları bozmaya yeter.”

Başbakan Erdoğan, sabırla, kararlılıkla yollarına devam edeceklerine işaret ederek, Türkiye’yi ekonomi ve demokraside 2023 hedeflerine ulaştırmada içeride ve dışarıda hiçbir gücün, provokasyonun engel olamayacağını vurguladı.

Eylemler sırasında molotofkokteyli atanların, polisi, vatandaşı yakanların çevrecilikten bahsedemeyeceğini dile getirerek, “Daha yeni, bakıyorsunuz polis araçlarını yakıyorlar, deviriyorlar. Adeta bunlar için günlük mesai haline geldi bu. Yolları kesiyorlar, yollarda, işi gücü yok kanal açıyorlar ‘araçlar geçmesin’ diye. Bunlara terörist mi desek, eşkıya mı desek, yol kesen mi desek, her şey var bunlarda. Destekledikleri siyasi partinin de bunlardan zaten anlayış itibarıyla farkı yok” değerlendirmesinde bulundu.

“Biz, bu işin içinden geldik, damdan düştük”

İktidarları döneminde, 12 yıl içinde 3 milyara yakın fidanın toprakla buluşturulduğunu ve bunun devam ettiğini anlatan Erdoğan, AK Partili belediyelerin bulunduğu büyükşehirlerde yetişkin ağaçlarla yapılan düzenlemelerin de şehirlere ayrı bir güzellik kattığını söyledi.

Erdoğan, “Tabii bu iş öyle lafla olmuyor. Biz, bu işin içinden geldik, damdan düştük. Bu işi böyle masada oturarak, konuşarak yapmadık. Yani bir katı atık depolamanın neler kazandırdığını ülkeye iyi biliriz” dedi.

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Eskiden biz geldiğimizde vahşi depolamalarla millet aldatılırdı. Ama biz geldik, modern depolamaya geçmek suretiyle buralardan enerji üretiminden tutunuz da kompost gübreye varıncaya kadar bunların hepsini üretmeye başladık. Bunu daha da geliştirmek suretiyle inşallah parklarımızın, bahçelerimizin adeta doğal gübre ihtiyacını buralardan karşılayabilecek bir istikamette çalışmalarımızı da geliştiriyoruz. Enerji de aynı şekilde… Oralardan enerji elde etmenin de gayreti içerisindeyiz ve şu anda enerji üretimi yaptığımız tesisler de var. Artık özel de bu işin içerisine girmeye başladı. Ben tüm emeği geçenleri kutluyorum. Bütün mühendis arkadaşlarımıza, işçi arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.”

Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından Kastamonu, Balıkesir, Nevşehir, Giresun, Malatya ve Erzurum’daki katı atık tesislerinin açılışını telekonferans yöntemiyle gerçekleştirdi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2 milyar 711 milyon fidan toprakla buluşturuldu. 5 Haziran Dünya Çevre Günü anısına da Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Başbakan Erdoğan’a 2 milyar 711 milyon artı 1’inci fidanı verdi.

Törene Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler ile Orman ve Su İşler Bakanı Veysel Eroğlu da katıldı.

Tesisin açılışı Başbakan Erdoğan’ın telekonferans sistemiyle bağlandığı törenle yapıldı

Malatya Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi’nin açılışı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın telekonferans sistemiyle bağlandığı törenle gerçekleştirildi.

Battalgazi ilçesine bağlı Şişman Mahallesi’nde yapılan tesisin açılış törenine Ankara’dan telekonferans sistemiyle bağlanan Başbakan Erdoğan, tesisin Malatya’ya hayırlı olmasını diledi.

Törende konuşan Malatya Vali Yardımcısı Ahmet Sait Kurnaz, Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi’nin Malatya ve ilçelerinin en az 25 yıl ihtiyacını karşılayabilecek kapasitede olduğunu söyledi.

Konuşmaların ardından, Vali Yardımcısı Kurnaz, AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, kurdeleyi keserek tesisin açılışını gerçekleştirdi.

Açılışın ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Çakır, Malatya’nın 25-30 yıllık ihtiyacını karşılayacak tesisinin hizmete girdiğini söyledi.

Yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Çakır, “Öncelikle eski çöp sahası, çevreye ve yer altı kaynaklarına zarar vermeyecek şekilde ıslah edildi. Yangın, duman gibi olumsuz faktörlerin ortadan kaldırılmasıyla orası düzgün bir hale getirildi. Orası, kil ve toprak dolguların ardından ağaçlandırıldı ve binlerce ağaç dikilerek gerçekten çok nezih bir görünüme kavuştu” diye konuştu.

Çakır, kent merkezine 25 kilometre uzaklıkta bulunan ve 528 dönüm alana sahip tesisin etrafını çevirdiklerini belirterek, şunları kaydetti:

“Çok güzel bir tesisi Malatya’ya kazandırdık. Bu tesise bağlanan ana yol, çevre yolu dahil olmak üzere yapımı bitirildi. Bu bölgeye yaptığımız harcama 15 milyon lirayı buldu. Dolayısıyla 2 milyon 600 bin lira gibi bir rakam da Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın katkısı oldu, yüzde 20 gibi bir katkısı oldu. Gerçekten o konuda da Bakanlığımıza müteşekkiriz, çok teşekkür ediyorum. Netice itibarıyla Malatya’ya uzun yıllar hizmet edecek, sadece Malatya merkeze değil, bütün çevre ilçelerimize, ilçe belediyelerimize hizmet edecek çok güzel bir tesisi açtık. Başbakanımızın bu tesisi açması ayrıca bir onur oldu.”