Balyoz’dan çıkan Hasdal orkestrası

Olaylar
Balyoz davasında 16 yıl ceza alan Albay İkrami Özturan, Hasdal Cezaevi’ni ‘Elveda’ kitabında anlattı. Özturan, koramiraller Otuzbiroğlu ile Sağdıç dahil 14 askerin ‘Hasdal Orke...
EMOJİLE

Balyoz davasında 16 yıl ceza alan Albay İkrami Özturan, Hasdal Cezaevi’ni ‘Elveda’ kitabında anlattı. Özturan, koramiraller Otuzbiroğlu ile Sağdıç dahil 14 askerin ‘Hasdal Orkestrası’ kurduğunu yazdı.

Balyoz Darbe Planı davasında 16 yıl hapis cezasına çarptırılan Kurmay Albay İkrami Özturan, Hasdal Cezaevi’nde geçen günlerini Elveda adlı kitabında anlattı. Cezaevindeki subayları sporcular, kitap kurtları, ehli keyifler ve temizlik grubu olarak sınıflandıran Özturan, ‘Üreten grubun içinde de özel bir grubu biraz daha ön plana çıkarmak isterim’ dedi. Özturan, general, amiral ve subayların müzik kursundaki birlikteliğini anlatıyor.

HASRET TÜRKÜLERİ

Özturan, kursa katılan 14 general, amiral ve subayın adlarını da veriyor. Özturan, kursa katılan paşalardan Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu, Koramiral Kadir Sağdıç ve Deniz Albay Hakan Çelikcan’ın gitar, Tümamiral Ramazan Cem Gürdeniz’in klavye çaldığını belirtiyor. Özturan, ‘Hiç şüphe yok ki; mahpushane ve özlem türküleri, çalınan eserlerin bel kemiğini oluşturuyordu. Acaba çalışma/kurs günlerinde, kurs odasından yayılan notalar, hasret türküleri, tüm sevdiklerimize, Hasdal’a, İstanbul’a, Türkiye’ye ulaşmakta mıydı? Evet, öyleydi’ diyor.

HAYAL ETMEMİŞTİM

Özturan, kitabında şu ifadeleri kullanıyor: ‘İlk başlarda hapis’te müzik yapılması, kurs verilmesi bana oldukça garip gelmişti. Sanki halden çok memnunmuş gibi bir hava mı yaratıyordu? Chris Cleave’in The Other Hand romanında yazdığı gibi, sanki bir uçak kazasının ortasında, muhteşem bir yemek servisi gibi miydi, inanın bilemedim! Hani bulabildiğimiz her şeye sevinecektik ya, belki bu da öyleydi. Sürprizler barındıran hayatımızı, adamakıllı sürdürmeye devam ediyorduk. Haklılığın ve suçsuzluğun getirdiği rahatlıktı bize müzikle uğraşma azmi veren, bizi notalarla kaynaştıran, beste yaptıran, melodilere özlem, umut, özgürlük, sevgi mısraları okutturan, içimizdeki öfkeyi dindiren…’

Seçim sonucu CHP: 99 AK Parti: 1

Albay İkrami Özturan, kitabında 12 Haziran 2011 seçimlerine de geniş yer ayırmış. ’12 Haziran 2011 Pazar günü cezaevinde her zamankinden farklıydı’ diyen Özturan, Balyoz davası ile seçimlerin bağlantısı hakkında ise, ‘Balyoz davası ile bizlerin tutukluluğu tamamıyla seçimlerin sonuçlarına kilitlenmiş durumdaydı’ diyor. ‘Gün boyunca cezaevinde oy kullanan yaklaşık 150 kişinin oy dağılımı da merak edilmekteydi’ diyen Özturan, ‘Oy tercihi konusunda, cezaevinde tam bir demokrat ortam oluşmuştu. Benim gördüğüm kadarıyla hiç kimse, nereye oy vereceği hususunda bırakınız telkini, sohbet bile etmiyordu. Ben bu konuda tek bir kişisel yorum bile duymadım. Haliyle tahminde bulunmak da güçtü. Bulunduğumuz bölgede E. Orgeneral Çetin Doğan’ın da bağımsız bir aday olması, bu tahminleri daha da güçleştiriyordu’ diyor. Hasdal Cezaevi’ndeki oy dağılımını ise şöyle aktarıyor: CHP: 99 ; MHP: 24; Bağımsız (Çetin Doğan): 22; AKP: 1 ve Geçersiz: 2

Komutanlar KPSS-ALES telaşında

İkinci grubu ‘Kitap Kurtları ve Akademisyenler’ olarak belirten Özturan, ‘Okuma alışkanlığı olanlarla, okumaya yeterli zaman bulamayanların yaşamları kitap ve dergi okumaya dayalıydı. Günde 300-400 sayfalık kitapları bitirenlerin sayısı hayli yüksekti. Sevgili albaylar Cemal Candan, Dora Sungunay, İlkay Nerat çevremdeki en sıkı kitap kurtlarıydı. Tutukluların eğitim, bilgi düzeyi, kariyerleri, halihazır görevleri, akademik çalışmaları, çok sayıda yüksek lisans, doktora yapmış veya halen yapmakta olmaları, ALES, KPDS, LYS sınavları nedeniyle hemen herkesin zaten okuyor olmasını gerektiriyordu’ diyor. Özturan, ‘Ehli keyifler’ dediği üçüncü grup için de şunları söylüyor: ‘Rahatsız plastik koltuklarda bile uyumayı, TV izlemeyi, boş zaman harcamayı sevenlerin ve çok yorgunların oluşturduğu bu grup, havalandırma saatleri dahil zamanı koğuşlarında geçirmekteydiler. 20-30 sene çok aktif olarak mesai yapanlar ile özellikle iç güvenlik harekât bölgesinde gece ve gündüz meşakkatle görev yapanlar için dinlenme doğal olarak birinci ihtiyaç olarak ortaya çıkmaktaydı.’

Temizliğin rütbesi yok

Albay İkrami Özturan, ‘Temizlik grubu’ ile ilgili olarak da, ‘Rütbesi, makamı ve görevi ne olursa olsun, istisnasız herkesin katıldığı zorunlu bir gruptu bu. Peki, neleri temizliyorlardı? Cezaevinin koridor, görüş salonu, bilgisayar odası vb. ortak alanları görevli erler tarafından temizlenmekte, ancak tutukluların bizzat yaşadığı koğuş, yemekhane, tuvalet, banyo ve tuvaletlerin temizliği, kendileri tarafından yapılmaktaydı’ diyor.

Voltada muhabbet ‘Ne olacak halimiz’

Özturan, Hasdal Cezaevi’nde sporcuların SAT, SAS komandoları, piyade komandolar ve vücut çalışanlardan oluştuğunu ifade ediyor. Bu grubun kilolarca ağırlığın altına girmek, kondisyon aletlerinde çalışmak, düzenli olarak uzun mesafe koşmak ve yürümek gibi faaliyetlerin temel uğraşıları olduğunu belirterek, ‘Sporcuların en düzenli grubu da havalandırma saatlerinde, yürüyüş yapan gruptu. Oldukça kalabalık bu grubun en önemli özelliği de yürüyüşler esnasında ‘Ne olacak bu Türkiye’nin, TSK’nın ve Balyozcuların hali?’ tadındaki sohbetlere imza atmalarıydı. Bu sohbetlerde yürüyenler defalarca Balyoz İddianamesini çökertmişler, genel seçimleri ve Askeri Şûra kararlarını bilmişler (!), tüm orgeneralleri/oramiralleri istifa ettirmişler (!), yeni tutuklamalar (!) yapmışlar, Suriye’ye girmişler ve hâliyle defalarca (!) cezaevinden tahliye olmuşlardı’ ifadelerini kullanıyor.

Yeni Şafak