FETÖ Ana Soruşturması kapsamında ifade veren eski Polis Akademisi öğretim üyesi Nihat Demirbüken, FETÖ’nün Emniyet yapılanmasıyla ilgili bilinmeyenleri anlattı. 1988 şubatında İzmir Polis Koleji’ne öğretmen olarak girdiğini, Polis Akademisi’nde okutman olarak görev aldığını 2005’te emekli olduğunu okulun isteğiyle 2012’ye kadar devam ettiğini anlatan Demirbüken cemaatle 1979’da tanıştığını söyledi.
RİSALE-İ NUR’U MASKE YAPTI
“1979’da Mütevelli Heyetinin evlerinde yapılan Fetullah Gülen Cemaati, Risale-i Nur okuma sohbetlerine ve Fetullah Gülen’in yapmış olduğu haftalık cuma vaazlarının teyp kasetlerini dinleyerek cemaat ile tanıştım” diyen Demirbüken 1980 Şubat ayında İzmir’e gittiğinde, Fetullah Gülen’in yapmış olduğu soru-cevap sohbetlerine katıldığını, bu sohbetlerin astsubay emeklisi olan ve Tuzcu Cahit adıyla bilinen Cahit Erdoğan tarafından teybe kaydedildiğini söyledi.
POLİS ŞURASI’NA ALTERNATİF
Yenişafak’ın haberine göre Demirbüken, ‘Gülen’in asıl amacını ve hizmet ettiği üst aklı kamufle etme adına Risale-i Nur hareketini bir maske olarak kullandığını’ belirtti. FETÖ’nün kendisinden polis akademisinde okuyan ve çalışanları fişlemesinin istediğini ifade eden Demirbüken, “Örgüt mensubu olmayan öğretmenlerin kontrol altında tutularak öğrencilerle meşgul olabileceği alanlardan uzak tutulmasını, fikir, düşünce ve ideolojilerini takip edip, varsa özel hayatlarındaki zaaflarını tespit etmelerimiz izteniyordu. Ülkücü, Sosyal Demokrat öğretmenlerden rahatsızlık duyulmaktaydı” dedi. 1990’larda bütün Türkiye’den rütbeli emniyetçilerden sorumlu temsilcilerin katıldığı aylık istişare toplantılarının da yapıldığını kaydeden Demirbüken ifadesinde, “Bu toplantılar daha sonra kurulan polis şurası öncesi şuradan çok daha kapsamlı, cemaat adına emniyet genel müdürlüğü ile ilgili yürütülecek işleri organize eden, paralel emniyet genel müdürlüğü gibi görev yapıyordu” dedi.
BEŞ KİŞİLİK TAYİN KOMİTESİ
Demirbüken, “Toplantılara bölge bölge katılım oluyordu. Rütbeli emniyet görevlilerinin şarka gidiş ve dönüşlerinde cemaat mensubu olanların istekleri ve cemaatin ihtiyacı doğrultusunda hangi illere, hangi görevlere atanacakları, cemaat mensubu olmayanların şarka gidiş ve dönüş tayinlerinin ise cemaatin menfaatleri doğrultusunda düzenlenmesi, oluşturulan beş kişilik tayin komitesi tarafından yapılıyordu. Bu uygulamalar Personel Daire Başkanlığındaki cemaat elemanları aracılığıyla uygulamaya konuldu. Yurt dışı misyon koruma, komiser yardımcılığı sınavları, rütbe terfi sınavları ile ilgili cemaat mensubu kişiler tarafından seçildiğini, bu toplantılara iki yıl devam etti” ifadelerini kullandı.
Yüksel’e komplo böyle hazırlandı
Cemaatin içinde olduğu dönemlerde toplantılarda bazı konuşmalara şahit oldum. Bunlardan bazıları DGM Başsavcısı Nuh Mete Yüksel tarafından Gülen örgütü ile ilgili olarak 2000’de açtığı dava ile ilgiliydi. Ordu, emniyet, istihbarat ve çeşitli bakanlıklardaki Gülen örgütü yapılanması ile ilgili ciddi çalışmalar yapıldı, sonucunda Yüksel’e komplolar kuruldu. Diyarbakırlı bir genç vasıtasıyla Yüksel’in kız kardeşi zinaya teşvik edildi. Sonrasında Yüksel zina tuzağına düşürüldü. Yüksel’in zina halindeki görüntülerini çektiler ve şantaj yaparak Gülen davasından çekilmesini istediler. Yüksel bunu kabul etmeyince Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne girip o kaset onların kasasına koyuldu. ÇYDD’ye baskın yaptırıldı. Kaset bulunup HSYK’ya gönderildi ve Yüksel teşhir edildi.