AK Parti dokunulmazlıkları kaldırmayacak

Olaylar
Engin Dinç’in röportajı PKK’lı teröristlerle kucaklaşan BDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda AK Parti’nin harekete geçmesinin yankıları sürüyor. AK Parti Diy...
EMOJİLE

Engin Dinç’in röportajı

PKK’lı teröristlerle kucaklaşan BDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda AK Parti’nin harekete geçmesinin yankıları sürüyor. AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun da aralarında bulunduğu kimi AK Partililer ise dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşı olduklarını bildirdiler. Biz de tartışma yaratan dokunulmazlıkların kaldırılması konusunu eski AK Parti Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman Kurt’a sorduk.

BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıkları büyük ihtimalle kaldırılacak. AK Parti içinden de özellikle bazı Kürt milletvekillerinin bu duruma itirazları var bu duruma. Siz ne diyorsunuz? AK Parti, bu milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıracak mı?
Bu zaten 94 yılında yaşanmış, sonuçlarını hepimizin gördüğü bir süreç. Dolayısıyla bunun Türkiye’nin toplumsal barışına katkı sunmayacak bir süreç olduğu belli. Yapılan hareket elbette imkanları provoke etmiştir, gerçekten insanları yaralamıştır, Türkiye’deki demokratik sürece zarar vermiştir. Bunlar ayrı bir başlık konusu ama (milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması) baktığınız zaman Türkiye’de toplumsal barışa katkı sunar mı? Sunmayacağı kanaatindeyim. Bana göre AK Parti’nin bu konuda bir değerlendirme yapması gerekir. AK Parti, 3 Y ile savaşan bir partidir; yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla. 94’te içeri alınanlar bizim dönemimizde insanlar dışarı çıkmıştı. Ak Parti’nin de siciline tekrar milletvekillerini cezaevine alan parti olmayı ekleyeceğini hiç zannetmiyorum. Fezlekeler de Meclis’e gelmiştir, değerlendirilir.  Sonuçta şahsen bunların dokunulmazlığının kalkacağı kanaatini taşımıyorum. Bunu Türkiye açısından da faydalı bulmuyorum.

Siz bu milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kalkacağını düşünmüyorsunuz, öyle mi?
Ben öyle düşünüyorum. Elbette ki siyasal anlamda insanların tepkisini çekmişlerdir. Sayın Başbakan bu tepkiyi dile getirmiştir aslında ama neticede bunun Meclis’ten çıkacağını zannetmiyorum. AK Parti kadrolarının büyük çoğunlukla bunu kaldırmayı düşüneceğini zannetmiyorum.

Başbakan Erdoğan’ın açıkmaları varken herhalde siyaseten ilginç bir durum olacaktır, öyle değil mi?
Sayın Başbakan toplumsal algıları, toplumsal tepkileri dile getiriyor. Ben onun şahsının da, bu anlamda cezalandırmalarını düşüneceğini zannetmiyorum. Ama toplumsal tepkiyi dile getirmek adına siyasal anlamda böyle bir tepki gerekmiştir belki, böyle bir tepki ifade edilmiştir. Sayın Başbakan bir takım hassasiyetlerini ifade etmiştir. AK Parti’nin böyle bir süreçte şüphe hanesine bunu koyacağını zannetmiyorum. 

Peki BDP’lilerin de burada çok ölçüsüz, hukukun sınırlarını zorlayan hareketleri olduğunu düşünmüyor musunuz?
BDP, Türkiye’deki siyasal demokratik alanı duruşuyla zehirliyor açıkçası. Onu söylemek lazım. Şöyle ki, düşünün PKK’lı liderleri bile bunu hoş görmedi. İşin başındaki PKK’lı bile sorguya çekildi, BDP’yi bundan dolayı kınadı. Düşünün, onun tepkisini çekecek kadar provokatif bir duruş içerisinde olabiliyorlar, yanlış duruş sergileyebiliyorlar. Türkiye toplumundaki hassasiyetleri kaşımaktan geri durmuyorlar, bunu görmek lazım. Ama dokunulmazlıkların kalkması kesinlik bu provokasyona alet olmaktır.

Şayet dokunulmazlıklar kalkarsa bu durum süreci nasıl etkiler? Yeniden Oslo süreci yaşanması gibi bir durum var. Bu durum bu süreci nasıl etkiler?
AK Parti’de benim gördüğün genel bir strateji problemi var. Yani açlık grevi bitiyor, bu başlıyor; başkası bitiyor, öbürü başlıyor. AK Parti’nin BDP’nin siyaset tarzına ilişkin son süreçte geliştirdiği gerçekten tutarlı bir kavrayışı göremiyorum açıkçası. Bu provokasyonlara düşmemek lazım. Bu provokasyonlar birbiri ardına gelecektir, bundan sonra bir daha olacaktır. Bir değerlendirme yapmak lazım; genel olarak durum nedir? Meclis’te olmak zorunda olanların, bir kere bu dönem sonuna kadar Meclis’te kalmaları bir kere sağlanmalı. Bunun üzerinden tartışma yürütmek de doğru değil. Zaten bir şekilde suçsa, suçlar Meclis’teki görevleri sonrasında değerlendirilecek. Yani bu konuda kimsenin suçuna af diye bir görüş de yok. Meclis’in dokunulmazlığı, yasama dokunulmazlığı en azından dönem sonuna kadar korunmalıdır diye düşünüyorum. AK Parti’nin geçen dönemde Leyla Zana’ların dışarı çıkmasında oynadığı bir rol var, bu role ilişkin Ak Parti’nin bir misyonu var. Hepimizin bu konuda AK Parti’den büyük beklentileri var.

Dokunulmazlıklar üzerinden 94’te Orhan Doğan, Selim Sadak, Hatip Dicle gibi adamlar cezaevine alınmıştı. AK Parti için Çiller dönemine benzemek büyük bir hata olur. Ben AK Partililer’in bunu yapacaklarını zannetmiyorum. AK Parti düşüncesi alnına böyle bir leke sürmez diye düşünüyorum. Her şeye rağmen bu süreç içerisinde yasama süreci tamamlanmıştır.  Ondan sonra cezası olan, yargılaması olan zaten yine yargılanacaktır. Ama yasama süreci içerisinde bu anlamda korunmalıdır. Türkiye’nin toplumsal barışı adına bu gereklidir. Elbette bu yapılan tahrikleri, provokasyonları hoş görmek anlamını taşımıyor ama bu yasama süreci içerisinde siyaseten bu konuda çok daha dikkatli davranılması gerekiyor. Bu bir tuzaksa, bu tuzağa düşülmemelidir. 

AK Parti bütün kazanımlarını heba edecek bir yola girmez diye düşünüyorum. Çünkü AK Parti Türkiye’de hakikaten vesayeti kaldıran, demokratik seçmenin önünü açan, Kürt sorununda çok dev hamleler yapan partidir. Kürt sorunu dediğimiz şey demokratikleşmenin devamı olan bir şey, onun içerisinde olan, onun bir alt kümesi olan bir şey. Demokratik süreci lokomotif görerek, açan bir partinin bu anlamda geriye dönüşü ifade edecek bir duruşa girmeyeceğini ben zaten tahmin ediyorum. Ama Türkiye kamuoyunda bir tepki var, daha çok buna dönük bir yüzü olduğunu düşünüyorum.

on5yirmi5.com