28 Şubat’ta Fiili Darbeyi ABD istememiş

Olaylar
Türkiye 28 Şubat’ın yaşandığı 1997 yılı Haziran ayında 12 Eylül 1980’deki gibi fiili-klasik bir darbenin eşiğinden döndüğü ortaya çıktı. Eğer ABD izin verseydi asker 11-16 Haziran 1997 tar...
EMOJİLE

Türkiye 28 Şubat’ın yaşandığı 1997 yılı Haziran ayında 12 Eylül 1980’deki gibi fiili-klasik bir darbenin eşiğinden döndüğü ortaya çıktı.

Eğer ABD izin verseydi asker 11-16 Haziran 1997 tarihleri arasında, 28 Şubat 1997’deki MGK kararları uygulanmıyor diye darbe yapacaktı ama ABD’den izin çıkmadığı için fiili darbe yapılamadı. Zaten de 28 Şubat 1997’den beri baskı içinde olan Refahyol hükümeti de daha fazla dayanamadı ve 19 Haziran 1997 tarihinde Başbakan Erbakan, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e istifası sundu.

O dönemde Milliyet’in Washington temsilcisi olan Yasemin Çongar, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright’la 14 Haziran 1997’de bir röportaj yapmış ve Albright Milliyet’e yaptığı açıklamada “Anayasal düzenin dışına çıkılmaması gerektiğini Ankara’ya bildirdik” ifadelerini kullanmıştı.

Dün Taraf’tan Neşe Düzel’e konuşan Cengiz Çandar da ABD’nin klasik bir darbe istemediğini ama postmodern darbeyi desteklediğini söylemişti.

İşte dün yayınlanan röportajdan ilgili bölüm;

28 Şubat darbesinin yürütücüleri olarak başka kimler var?

Bir şekilde ABD var. ABD, doğrudan askerî darbeyi desteklemedi ama 28 Şubat darbesini destekledi. Post-modern darbeyi destekledi.
Neye dayanarak söylüyorsunuz bunu?

Ben buna tanık oldum. 1999-2000 yıllarında Amerika’daydım. Türkiye’yle ilgili müşterek bir kitap yazımı projesine katıldım. Kitabın çeşitli bölümlerinin yazarları toplantı yapıyoruz. ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz kitabın editörü. İsrail lobisinin düşünce kuruluşu Washington Institute’ın Türkiye bölümünün başında olan Alan Makovsky de toplantıda. Makovsky sık sık Ankara’ya gider gelir, Genelkurmay’a girer çıkardı. Kahve molasında Makovsky Abramowitz’e “Sen yedinci kattaki toplantıda niye yoktun” diye sordu. Ben “ne toplantısı” diye merak ettim.

Ne toplantısıymış?

Meğer 12 Mart 1997’nin cumartesi günü Washington’da dönemin Dışişleri Bakanı Madeleine Albright’ın çağrısı üzerine Bakanlık binasının yedinci katında Türkiye ile ilgili bir toplantı yapılmış. Bu toplantı, 28 Şubat kararlarının alındığı MGK toplantısından hemen iki hafta sonra düzenlenmiş. Hatırlayın… RefahYol, haziranda iktidardan gitti. Bernard Lewis, Paul Wolfowitz, Richard Perle hepsi toplantıdaymış. Türkiye’ye ilişkin olarak ne yapılmalı, o toplantıda konuşulmuş. O toplantıdan çıkan genel eğilim, “doğrudan askerî bir darbe olmadan bu hükümet gitmeli” olmuş.

İşte Taraf Gazetesi’nde bu konuyla ilgili yer alan haber;

"MGK KARARLARI UYGULANMIYOR DARBE YAPALIM"

Kulislerden yansıyan bilgilere göre, 28 Şubat 1997’de gerçekleştirilen MGK toplantısında alınan kararları uygulamayan dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’a karşı 11 ve 16 Haziran 1997 tarihlerinde askerî müdahale planlanmış ancak ABD Dışişleri’nden yapılan “Sivil yönetimin devamından yanayız” açıklaması ordu üzerinde etkili olmuştu.

Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, 14 Haziran 1997’de Milliyet ’e yaptığı açıklamada “Anayasal düzenin dışına çıkılmaması gerektiğini Ankara’ya bildirdik” ifadelerini kullanmıştı.

Milliyet’e General mi Gönderelim

Albright’ın açıklamalarını manşetten duyuran Milliyet gazetesi Genelkurmay Karargâhı’nın baskısına maruz kalmıştı. Dönemin Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Derya Sazak Amerika’nın askere yönelik “Anayasa dışına çıkmayın” uyarısını manşete taşıdıkları için askerin tepki gösterdiğini ve Çevik Bir’in Milliyet için “Oraya da iki general mi gönderelim” dediğini açıkladı.

Derya Sazak, Taraf ’a yaptığı açıklamada olayı şöyle anlattı: “Haziranın ilk haftasından itibaren darbenin ayak sesleri geliyor gibiydi. 13 haziranda Genelkurmay’da ikinci basın brifingi yapıldı. Burada iki tane vurgu yapıldı. Birisi 12 Eylül’ün de dayanağı olan TSK İç Hizmet Yönetmeliği Madde 35. Yani ordunun cumhuriyeti koruma kollama görevi. Fakat daha da önemlisi yine aynı yönetmeliğin 85. maddesi açıklandı. O 85. madde de gerektiğinde silahla korumak, silah kullanmak. Şimdi bu ilk defa oluyordu. Aynı gün Washington’da Amerikan Dışişleri Bakanı Albright’a askerin bu açıklaması soruldu. Albright, ‘Ankara’yı demokratik düzenin dışına çıkılmaması konusunda uyardık’ dedi. Yani Amerika darbeye o aşamada karşı çıktı. Bunu manşet yapınca ertesi gün askerlerden çok büyük tepki geldi. Gazete yönetimini de aşacak şekilde bir takım yerlere gidilerek Bir tarafından ‘Oraya da iki general mi gönderelim’ deniyor. Bu laf sonradan bana da bir şekilde duyuruldu.”

ŞEVKET KAZAN DA DARBE İDDİASINI DOĞRULADI

Dönemin Refah Partili Adalet Bakanı Şevket Kazan da 1997 haziranında Türkiye’nin bu kez “postmodern” olmayan bir darbenin kıyısından döndüğü yönünde duyumlar aldığını doğruladı. Taraf ’ın sorularını yanıtlayan Kazan, “Ben o dönemde Samsun’daydım. Meral Akşener beni aradı ve darbe söylentileri olduğunu söyledi. Bazı DYP’li milletvekillerinin Karargâh’a çağrılıp tehdit edildikleri ‘Yassıada’da kendinize oda seçin’ seklinde sözler söylendiği de kulağımıza geliyordu” dedi.

Akşener de soruşturma süreci devam ederken konuşmama kararı aldığını belirterek, “Ancak Şevket Kazan’ı aradığım doğrudur” dedi.

Aktifhaber