Memiş, yaptığı yazılı açıklamada, Doğu Türkistan’da oruç tutmanın yasak olduğunu, başını örten kadınların işkence ve katliamlara maruz kaldığını belirtti.
Çin’deki köpek katliamını protesto için ayağa kalkan örgütlerin, Doğu Türkistanlıların yaşadıkları karşısında sessiz kalmalarını ibretle izlediklerini ifade eden Memiş, bunlara sessiz kalan sorumluluk sahibi bütün kurum ve kuruluşları kınadıklarını kaydetti.
Memiş, kurum ve kuruluşlara çağrıda bulunarak, “Dünyanın gözü önünde Çin tarafından Doğu Türkistanlı kardeşlerimize yapılan katliam ve zulümleri protesto ediyor, öncelikle dünya mağdurlarının umudu olan ülkemiz başta olmak üzere uluslararası insan hak ve örgütleriyle, kuruluşları göreve davet ediyoruz” ifadesini kullandı.
“Hayatını kaybeden, zulme uğrayan, işkence gören Müslüman olunca, dili tutulan sözde insan hakkı savunucularının ikiyüzlülüklerini ilk defa görmüyoruz” değerlendirmesinde bulunan Memiş, şu ifadelere yer verdi:
“Filistin’de, Suriye’de yaşanan insanlık dramına sessiz kalanların Bosna’daki ihanetlerini de unutmuş değiliz. Bu sebeple öncelikle Müslüman ülkeler ve İslam İşbirliği Teşkilatı olmak üzere ülkemizdeki bütün sivil toplum örgütlerini, iktidar ve muhalefet partilerini bu konuyu siyaset üstü görerek, sorunun çözümü için Çin’e ‘Dur’ demeye davet ediyoruz.”
Memiş, Çin’in, baskı, işkence ve katliamlarına devam ettikçe, adının “Katil Çin” olarak tarihte yerini alacağını aktararak, vahşetlerin dünyaya duyurulması ve insanlık vicdanının harekete geçirilmesi gerektiğini bildirdi.