Özdemir:”Kişisel pozisyonum sorgulanamaz”

Ülkeler
Belçika’nın ilk başörtülü milletvekili olan Mahinur Özdemir, 1915 olaylarını “soykırım” olarak tanımadığı gerekçesiyle Hümanist Demokrat Parti’den (CDH) geçen hafta ihraç edild...
EMOJİLE

Belçika’nın ilk başörtülü milletvekili olan Mahinur Özdemir, 1915 olaylarını “soykırım” olarak tanımadığı gerekçesiyle Hümanist Demokrat Parti’den (CDH) geçen hafta ihraç edildi.

BBC Türkçe’ye konuşan Özdemir, partisinin kendisinden ‘Ermeni soykırımı’nı tanıyan bir bildiri imzalamasını istediğini, imzalamayınca da ihraç edildiğini söyledi.

Milletvekili, “Terminolojiler nedeniyle yapılan bir haksızlık söz konusu. Beni ‘inkarcı’ gibi tanımlamalarını ve dayatmacılığı yanlış buluyorum” dedi.

Ödemir, olayların CDH Başkanı Benoit Lutgen’in iki hafta önce katıldığı bir radyo programındaki açıklamasıyla başladığını anlattı:

“Lutgen’e bu konudaki görüşünü sordular. Kendisi de ‘Partimdeki herhangi bir inkarcıyı anında ihraç ederim’ dedi ve buna ‘Ermeni soykırımı’nı da dahil etti.”

Parti başkanının sert açıklamalarını ve sözünde durup durmayacağını test etmek için medyanın kendisine ulaşmaya çalıştığını belirten milletvekili, CDH’nin kendisine “Medyayla görüşme” dediğini ifade etti:

“Parti bana ‘Medyayla görüşme, ortamdan kaç hatta 1-2 hafta rapor al’ dedi. Ben de görünmemeye çalıştım.”

“Aradan beş gün geçti. Bir toplantıda ayrı kapıdan ayrıldım. Kamera ekipleri oradaydı ve sorulara cevap vermediğim ve kaçtığıma dair haberler yaptılar.”

Her konuda fikir beyan etmek zorunda mıyım?

Bunun üzerine parti Özdemir’den ‘Ermeni soykırımı’nı tanıdığına dair bir bildiri yazıp medyaya göndermesini istemiş. Ancak Özdemir “Böyle bir dayatma yapamazsınız” diyerek bunu yapmadığını söylüyor.

Partinin Etik Kurulu ile de sorunu çözemeyen milletvekili, daha sonra internette yer alan haberlerden ihraç edildiğini öğrenmiş.

Konuyla ilgili kişisel duruşunu sorduğumuz Özdemir, “Kişisel pozisyonum bu kadar önemli mi? Ben siyasetçiyim, bu konuda fikir beyan etmek zorunda mıyım? Neden illa ki fikir beyan etmek zorundayım da başka konulardaki fikirlerim önemli değil?” yanıtını veriyor.

Belçika devletinin ‘Ermeni soykırımı’nı tanımadığını vurgulayan vekil, “Sonuçta ben hiçbir şey olmadı demiyorum ki. Belçika ‘Soykırım hukuki bir tanımdır’ diyor. Bana göre de devletlerin karar vereceği bir şey değil. Terminoloji üzerine yapılan bir tartışmanın yersiz olduğunu düşünüyorum” değerlendirmesinde bulunuyor.

Kişisel duruşunun Türk kimliğiyle mi alakalı olduğu sorusuna ise şöyle yanıt veriyor:

“Ben ‘Ermeni soykırımı’ tarihiyle büyümedim ki. Belçika kanunları gereği neyi inkar edip etmeyeceğimiz zaten ortada. Kişisel bir pozisyonum da var ama bu pozisyon sorgulanamaz ‘Niye böyle?’ diye.”

“Kişisel pozisyonum devletlerin böyle bir karar almasından ziyade mahkemelerin tanımlama konusunda bir karar alması gerektiği. İnkarcı gibi tanımlamaları yanlış buluyorum, dayatmacılığa karşı duruyorum.”

Bu tür soruların Türk kökenlilere dayatıldığını kaydeden Mahinur Özdemir, “Türk kimliğim olmasa zaten bu soruları sormazlardı. Bu bildiri neden sadece bana imzalatılmak isteniyor ve başka kimse imzalamıyor? Neden benim üzerimden taciz edercesine bu mesele halledilmeye çalışılıyor? Asıl sorun bu” diyor.

Dört yıl daha mecliste olacağını söyleyen Özdemir, şimdilik bağımsız milletvekili olarak çalışacağını ve ayrımcılık, aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddet gibi konulara eğilmeye devam edeceğini söylüyor.

Özdemir’e Dışişleri’nden destek

Mahinur Özdemir’in CDH’den ihracının ardından dün Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç bir soru üzerine “Köklü bir demokrasi geleneğine sahip olan Belçika’da, bir siyasi partinin demokratik değerlerle çelişen bu kararını hayretle karşılıyoruz” dedi.

Bilgiç’in açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“Seçilmiş bir milletvekilinin Avrupa’nın temel ilkelerinden olan ifade özgürlüğü yok sayılarak, partisinden ihraç edilmiş olmasının, Belçika’da yaşayan, çoğunluğu Belçika vatandaşı 220.000 Türk kökenlinin entegrasyonuna katkı sağlamayacağı da açıktır.”

“Dışlayıcı ve toplum içine nifak tohumları serpen bu gibi tutumlar, Avrupa’da uyum sorunlarının çözümüne değil daha da derinleşmesine neden olur. Belçika kurumlarını toplumda kutuplaşma yaratacak davranışlardan kaçınmaya ve aklıselime davet ediyoruz.”

 ‘Avrupa çifte standart uyguluyor’

Hollanda’da Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nden ihraç edilen Türk kökenli milletvekili Tunahan Kuzu da, Belçika’da partisinden ihraç edilen Mahinur Özdemir’i desteklediklerini bildirdi.

Hollanda’da Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nden (PvdA), ihraç edilen Kuzu yaptığı açıklamada, “Mahinur Hanım’ı bu haklı mücadelesinde sonuna kadar destekliyoruz. Bu desteğimizi kendisine de ilettik” dedi.

Tunahan Kuzu, geçen sene Kasım ayında mensubu bulundukları PvdA’dan diğer Türk kökenli milletvekili Selçuk Öztürk ile ihraç edildiklerini anımsatarak, Batı Avrupa’nın düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda çifte standart uyguladığını ileri sürdü.

Kuzu ve Öztürk’ün ihraç süreci, Başbakan Yardımcısı Ascher’in, parlamentoya yazdığı “paralel toplum soruşturması” konulu mektupla başlamıştı.

Asscher, mektubunda Türkiye kökenli dini gruplar ile kimi vakıf ve derneklerin, Ankara Hükümeti’nin etkisiyle Hollanda’daki Türkleri etki altına aldığını savunmuş, bunun Türkiye kökenli göçmenlerin uyumunu olumsuz etkilediğini öne sürmüştü.

Asscher, “Hollanda Diyanet Vakfı, Milli Görüş Teşkilatı, Süleymancılar ve Fethullah Gülen grubu” hakkında inceleme başlatılmasını ve 5 yıl boyunca yakın takibe alınmalarını istemişti.

Bu öneri İşçi Partisi’nde tartışmaya yol açmış ve Türk kökenli milletvekilleri Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk’ün ihracıyla sonuçlanmıştı.