Ukrayna’nın başkenti Kiev’de başlayan şimdi Kırım’da düğümlenen Rusya ile Avrupa Birliğinin çekişmesi, yarın yapılacak referandumla yeni bir boyut kazanacak.
Kırım’da yaşayanların yüzde 60’ını Ruslar, yüzde 24’ünü Ukraynalılar, yüzde 12’sini de Kırım Tatarları oluşturuyor.
Rusların Moskova yönetimini, Ukraynalıların da Kiev yönetimini tercih edeceği referandumda, yarımadadaki Tatarlar kilit konuma geldi.
Moskova yönetimi 16 Mart’ta yapılacak referandum’un sadece Rus yanlılarının katıldığı etnik bir seçim olmadığını ileri sürmek için Krım Tatarları’nın da sandık başına gitmesini istedi. Ancak Kırım Tatarları, Rusya’ya mı bağlanmak isterseniz yoksa Ukrayna’ya mı bağlı yaşamak istersiniz” sorusuna cevap aranacağı referandum öncesi tercihlerinin Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yana olduğunu açıkladı.
Karadeniz’in üzerine asılı bir fener gibi duran bu yarımadanın yerli halklarından Kırım Tatarları’nın bu kararında, 1944 yılında SSCB yönetiminin organize şekilde uyguladığı sürgün olayı en etkili unsuru oluşturuyor.
Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin Rusya’ya bağlanmasıyla huzurlarının bozulacağına ve belirsizliğe sürükleneceklerine inanan Kırım Tatarları, Sovyetler Bİrliği döneminde yaşadıkları zulümle tekrar karşılaşmak için dünya kamuoyundan seslerinin duymasını istiyor.
“Barış ve huzur istiyoruz”
Yaklaşık 10 bin Tatarın yaşadığı başkent Akmescit’in Akmeçit mahallesindeki caminin imamı Nedim Daş, son üç haftada Rusların bölgeye yaptıkları askeri sevkiyatın, Kırım Tatarları’na geçmiş hatırlattığını ve kendilerini tedirgin ettiğini söyledi.
Tatarların ezilmemek için mücadele ettiğini, barış ve huzur istediklerini belirten Daş, mahallelerine bir saldırı olması ihtimaline karşı gençlerin geceleri nöbet tuttuğunu bildirdi.
“Ukrayna Putin’den iyidir”
Referandum sürecinde, Kırım Tatarları’nın Rusya’nın yarımadaki askerlerini çekmesi için düzenlediği gösterilere katılan Siyare Ahmet (61), Türkiye’deki Tatarlardan ve Türk halkından ve tüm Müslümanlardan yardım beklediklerini dile getirdi.
Rusya’nın Kırım’ı yeniden alması halinde yıllarca uğraşarak kurdukları evlerinin tekrar ellerinden alınacağından endişe ettiğini ifade eden Ahmet, Ukrayna yönetimi altında bir düzen kurduklarını anlattı.
Ahmet, “Ukrayna da bizim haklarımızı vermedi ama Ukrayna Putin’den iyidir. Kendim için değil çocuklarım, torunlarınm için daha çok endişeleniyorum. Bizim yaşadıklarımızı ileride onların yaşamasını istemiyoruz” dedi.
Acılı sürgün yılları
Sovyetler Birliği döneminde büyük Tatar sürgününü yaşamış Seyit Ömer (88), o yılları anlatırkan, adeta acıları tekrar yaşıyor.
Rus askerleri tarafından bir gecede köylerinin yakıldığını ve anavatanlarından sürgün edildiklerini belirten Ömer, kışın ortasında aç bırakıldıklarını, evlerinden hiçbir eşya almalarına izin verilmeden bir vagona bindirildiklerini, bir aylık yolculuğun ardından Özbekistan’a götürüldüklerini söyledi.
Ömer, Kırım’a döndükten sonra çabalayarak düzen kurduklarını şimdi yeniden korku içinde olduklarını ve kimsenin eski günleri tekrar yaşamak istemediğini vurguludı.