Kazanılan Miras: Dağlık Karabağ

Ülkeler
Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’ın eline geçmesiyle yeni bir dönem başladı. Yazarımız Yusuf Korkmaz, geçmişten bugüne Türk-Ermeni ilişkilerini inceleyerek, bu olayın önemini sizler değerlendi...
EMOJİLE

Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’ın eline geçmesiyle yeni bir dönem başladı. Yazarımız Yusuf Korkmaz, geçmişten bugüne Türk-Ermeni ilişkilerini inceleyerek, bu olayın önemini sizler değerlendirdi.

Tarihin tozlu sayfalarını karıştırdığımızda her milletin ve her devletin sahiplendiği topraklar mevcuttur. Bu mevcudiyetin temeli bulundukları coğrafyanın toplum üzerinde kültürel etkiler bırakmasıdır. Ancak dünya üzerindeki düşünce ve fikir yapıları (savaşlar, anlaşmalar, ticari yaklaşımlar vb.) coğrafyalar üzerinde hakimiyetin el değiştirmesine neden olabilir. Kolonizasyon ve kolonizatör terimleri tam olarak bu anlamda etkin bir şekilde kullanılabilir. Çünkü başka bir milletin topraklarında azınlık halinde belirli bir menfaat içerisinde yaşabilme hakları bu iki kelime ile mevcuttur. Örnek verilecek olursa Osmanlı İmparatorluğu zamanında Venedikliler’e ticari imtiyazlar verilmesinin yanı sıra Galata  mahallesinde da toprak alma ve barınmalarına izin verilmişti. Bu iki kelime sömürgecilik ile kıyaslanmamalıdır. Tarihte Osmanlı bile bu politikayı izlemiştir. Kolonizatörlük kavramını özellikle Balkan coğrafyasında gerçekleştirerek bölgenin Müslüman olmasını ve kalıcı kültürel miraslar bırakmasını sağlamıştır. Sömürgeciliğin yayılmasıyla bu iki kelime yerini sömürgeciliğe ve sahip olunmayan toprakların bile bir şekilde elde edilmesi meşrulaştırıyordu. Açıklayacağım Dağlık Karabağ sorununu bu şekilde değerlendirmenizi isterim.

Ermenilerin ve Türklerin karşılaşmaları çok eski zamanlara değinmektedir. Ermeniler kendilerini Urartuların devamı olarak bildirirler. Ancak bu konu hala kesinlik kazanmamıştır. Türkler ise bilindiği üzere İskitlerin devamıdır. Milattan önceki Anadolu coğrafyasında bu iki kavim karşılaşmış hatta savaşmışlardır. Ermenilerin Türk hakimiyetine gitmesi ise milattan sonradır. Büyük Selçuklu Devleti’nin 1071 yılında Anadolu’ya hakim olmasıyla beraber Ermeni nüfusunu da kendi himayesine katmıştır. Osmanlı Devletini de bu hesaba katarsak yaklaşık bin senelik bir hakimiyet mevcut olduğundan dolayı iki millet arasında bir bağ oluşmuştur. Osmanlı Devleti’nde Ermeni milletine “Millet-i Sadıka” unvanı verilmiş ve  devletin son dönemlerinde paşalık mevkilerine dahi yükselmişlerdir. Sadık Millet unvanını kazanan Ermeniler, Osmanlı içerisinde yayılan milliyetçilik akımı neticesinde kendilerine yurt tutmak istediler. Bu emellerini gerçekleştirebilmek için çeşitli lobi faaliyetleri ve örgütlenmelere başvurdular. En önemli lobi faaliyetlerini “Taşnaksutyun ve Hınçak” teşkilatları sayesinde gerçekleştirdiler. Bu iki ülkeyi bölme amaçlı kurulan teşkilatlar iki milletin (Türk-Ermeni) arasına bitmek bilmeyen çatışmaların çıkmasına etki etmiştir.

Tarihler 1915 yılını gösterdiğinde Ermeniler, yabancı devletlerin de yardımı sonucunda büyük katliamlar ve kıyımlar gerçekleştirdi. Yapılan  provokasyon hareketlerine karşılık tehcir ederek Suriye vilayetine sürgüne gitmelerini istendi. Sürgün sırasında terör faaliyeti yürüten Ermeniler Türk askeri kılığına girerek orada bulunan Ermenileri katletmiştir. Günümüzde Ermenistan Devleti bu tarihi olayı “soykırım” olarak nitelendirmektedir. Ancak biz Türkiye Cumhuriyeti olarak bunları hiçbir şekilde kabul etmeyip arşiv vesikaları ile de kanıtlamış bulunmaktayız.

I.Dünya Savaşı’nın sırasında Ermeniler otoriter boşluktan yararlanarak Erivan ( Ermenistan’ın başkenti)  ve çevresine devletlerini kurdular. Böylelikle  kendilerini bağımsız hale getirerek emellerine kavuştular. Bağımsızlık mücadeleleri çok kısa sürmüştü, bunun sebebi 1917 yılında Çarlık Rusya “Bolşevik İhtilali” ile dağılmış yerine SSCB(Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) yönetimi gelmişti. Yayılmacı politika yürüten SSCB Kafkas topraklarının tamamını eline geçirdi. Dağlık Karabağ sorunu bu süreçten sonra başlamaktadır.

Azerbaycan’ın komşusu olan Ermenistan Dağlık Karabağ’ın Ermenilere ait olduğunu belirtmesiyle üstünlük kurulamayan bölge olmaya, aralarında yıllarca süren çatışmanın konusu olmaya başlamıştı. Josef Stalin döneminde Dağlık Karabağ bölgesini özerk bir konuma getirmişti. Azerbaycan illerini kapsamakta toprak bütünlüğü Azerbaycan’a ait olmasına rağmen bölgenin genel nüfusunu Ermeniler oluşturmaydı. Mevcut çatışma 1988 yılında Karabağlı Ermenilerin, Karabağ’ın Ermenistan’a devredilmesini istemeleriyle sıcak çatışmalar başladı. Bu çatışmaların en acısı ise “Hocalı Katliamı”dır(Hocalı Katliamı 26 Şubat 1992 yılında Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında yaşayan Azerbaycan sivillerinin Ermeni kuvvetler tarafından topluca öldürülmesi olayıdır. ) , ancak Ermenistan hükümeti bu olayı soykırım olarak kabul etmemektedir. 1990’lı yıllarda büyük çatışmalar gerçeklemesinin ardından ateşkes imzalanmıştır. Bu ateşkes 2016 yılında bozulmuş ancak 2020 yılına kadar iki tarafta teyakkuz halinde beklemekteydi.

Savaşın öncesinde işgal edilen Karabağ bölgesi hakkında AGİT Minsk Grubu uzun süren arabuluculuk politikasını izlediler, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin aldığı kararlar neticesinde 2008’de Ermeni Kuvvetlerinin bölgeden çekilmesi konusunda bildiri gönderdiler ancak bu pek olumlu cevap vermedi. Birçok kez ateşkes ihlal edilmiş ancak Temmuz 2020 yılında gerçekleşen ihlal neticesinde olayları doruk noktasına çıkarmıştır. Temmuz ayından Eylül ayına kadar Azerbaycan ordusu savaşa hazırlık için Türkiye’nin de desteğiyle tatbikatlar gerçekleştirdi.

Çatışmalar 22 Eylül 2020 sabahı sınır hatlarında başladı. Silah donanım bakımından üstün olan Azerbaycan ilerleme kat etti.  Altıncı günde bölgenin Kuzeyindeki büyük bölü ele geçirmesiyle beraber bir bekleme söz konusu oldu. Daha sonra Cebrayil ve Füzuli bölgelerini ele geçirerek tampon bölgeyi yarmayı başardı. 22 Ekim’e kadar İran sınırını güvence altına aldılar ve 8 Kasım’da bölgenin büyük şehri olan Şuşa’nın düştüğünü İlham Aliyev bildirerek zaferi açıklamıştı. 10 kasım günü arabulucu Devlet olan Rusya Ermenistan ve Azerbaycan arasında barış antlaşması imzalanmasını istedi iki tarafta onaylayınca kesin bir Azerbaycan zaferi olduğu tescillenmiştir. 33 yıllık Ermeni hakimiyeti altında kalan Dağlık Karabağ sonunda ait olduğu Azerbaycan topraklarına katılarak özlem sona ermiştir.