Hizbullah Suriye’de neden savaşıyor?

Ülkeler
Lübnanlı Şii Hizbullah örgütünün Suriye iç savaşındaki rolü giderek artıyor. Hizbullah’ın  Suriye’deki iç savaşa dahil olması, ülkedeki karışıklığın mezhep savaşına dönüştüğünü ortaya koyuyor. Pe...
EMOJİLE

Lübnanlı Şii Hizbullah örgütünün Suriye iç savaşındaki rolü giderek artıyor. Hizbullah’ın  Suriye’deki iç savaşa dahil olması, ülkedeki karışıklığın mezhep savaşına dönüştüğünü ortaya koyuyor. Peki Hizbullah Suriye’den ne istiyor, iki yılı aşkın süredir yüzbinlerce insanın öldüğü ülkeden çıkarı ne? İşte bu soruların yanıtını Lübnanlı gazeteci ve bölge uzmanı Hanin Ghaddar verdi.

Uzmanlar, Suriye’deki iç savaşta Hizbullah’ın da taraf olmasının, savaşın mezhepsel karakterini ön plana çıkardığını vurguluyor. Devlet Başkanı Beşar Esat, dini açıdan İran’daki Şiiliğe yakınlığıyla bilinen Suriye Alevilerinden. Suriye rejiminin, Hizbullah ve İran’daki devrim muhafızları dışında bölgede müttefiki bulunmuyor. Öte yandan, muhalifler ise Sünnilerden oluşuyor. Peki Hizbullah neden Suriye’de savaşıyor?

Gazeteci Hanin Ghaddar, “Hizbullah’ın başındaki isim Hasan Nasrallah Hizbullah’ın Suriye’de savaşacağını ilan ettiğinde bu tek bir anlama geliyordu. O da İran’ın daha güçlü bir devlet olmasını sağlamaktı. Bu da şu anlama gelir, İran Suriye’yi topraklarına katarak, yönetimi altına almak istiyor,”  şeklinde konuşuyor.

Başkent Washington’daki Wilson Merkezi “Hizbullah’ın Suriye’deki Çıkarları” başlıklı toplantıda, Lübnanlı gazeteci Hanin Ghaddar’ı ağırladı. Hizbullah’ı yakından tanıyan gazeteci, Suriye’de muhalefet güçlerinin Esat birliklerine değil İran’a karşı savaştığını vurguluyor.

Ghaddar, Hizbullah için Humus, Kuseyr kentleriyle başkent Şam’ın çok önemli olduğunu, bunun dışında Suriye’nin tamamını ele geçirmek gibi bir amacı olmadığını söylüyor. Lübnanlı gazeteci, Suriye’deki hedefleri arasında Esat’ı desteklemenin ise asla yer almadığını vurguluyor: “Suriye’de Hizbullah için savaşanların çoğunluğu Lübnanlı ve Iraklılar. Ama dünyanın dört bir yanından bu mezhep savaşına gelenler olduğunu biliyoruz.  Sadece Halep’te 2 bin Hizbullah militanı var. Tam olarak sayı bilinmiyor. Hizbullah normalde plan yapar, ileriyi düşünür ve ona göre strateji belirler. Ama bu kez harekete geçmek zorunda kalarak risk aldı, çünkü başka seçeneği yoktu.”

Lübnanlı gazeteci, İran için Suriye cephesini kaybetmenin tüm bölgedeki gücünü yitirmesi anlamına geleceğini, işte bu yüzden  Suriye’de durumun, Katar destekli Hamas ve İran destekli Hizbullah’ın  Şii ve Sünnileri karşı karşıya getiren mezsepsel savaşa dönüştüğünü söylüyor. Suriye’nin geleceği ile ilgili sayısız senaryodan biri olan ülkenin bölünmesi durumunda Hizbullah’ın tepkisini ise şöyle yorumluyor: “Hizbullah’ın bölgedeki çıkarları kuzeydeki Kürt bölgesinin çok uzağında yer alıyor. Eğer Kürtler bölünerek kuzeyde bir oluşum içine girerse Hizbullah bu durumun  kendilerine daha az sorun yaratacağını düşündüğünden bunu umursamaz.”

Hanin Ghaddar, uluslararası toplumun Suriye’deki krize yaklaşımını da eleştiriyor: “Obama, “Esat gitmeli”, ya da “kimyasal silahlar kırmızı çizgimizdir” dediğinde Suriyeliler bu sözler nedeniyle  bu kanlı savaşa sürüklendiklerini düşünüyor. Kandırıldıklarına ve terk edildiklerine inanıyor. Amerika tutamayacağı sözler verdi. Ve Amerika sadece Suriye’de değil bölgede de güvenilirliğini yitiriyor.”

Suriye muhalefeti ve yerel halkla sık sık görüşerek ülke içindeki durumu çok iyi izleyen Hanin son durumu şöyle anlatıyor: “Bu kriz yıllarca sürecek ve giderek daha kanlı bir hale dönüşecek. Hizbullah, İran ve diğer aşırı grupların kuzeyi ele geçirerek savaşa dahil  olmasıyla durum daha da kötüleşecek. Özgür Suriye Ordusu’nun savaşacak gücü yok. Görüştüğümüz kişiler silahları olmadığını söylüyor ve Esat ve onu destekleyen  güçlere karşı el yapımı silahlarla savaşıyorlar.”

Lübnanlı gazeteci  Türkiye’nin Suriye krizinde yalnız bırakıldığı görüşünde: “Geçen hafta  aldığım duyumlara göre Türkiye’deki Suriyeli göçmenler  Lübnan’a gitmeye başlamış. Bu Türkiye’nin artık mülteci kriziyle başa çıkamadığını gösteriyor. Türkiye uluslararası toplum tarafından Suriye konusunda yalnız bırakıldı. Tek başına başa çıkamaz bu krizle. Türkiye kaldırabileceğinden fazlasına kalkıştı. Türkiye’de birçok konu tehlikede. Mesela Suriye’de bir bölünme olursa, bu, Kürt sorunu açısından pek çok sorun doğurabilir.”

Suriye’de muhaliflerin kalesi olarak bilinen Kuseyr şehrinin Hizbullah desteğindeki Esat güçlerine dahil edilmesi, örgütün Suriye’nin kaderinde ne kadar etkin bir rol oynadığının en açık kanıtı oldu. Bu yabancı askerler sayesinde siyasi güç ayakta kalıyor ve ülkede her gün onlarca insanın öldüğü iç savaş sonu belirsiz bir geleceğe doğru ilerlerliyor.

Amerikanın Sesi