Asya Pasifik Perakende Kongresi’nde Başbakan, “farklı bir dünyanın olduğuna ben yürekten inanıyorum” diyor; “Farklı bir ticaret anlayışının, farklı bir ekonominin var olduğuna…”
Gerekçe, çok tanıdık: “Kendi iktidar hırsları için, çocukları dahi katledenlere göz yumanların, bunu görmezden gelenlerin, buna sırtını dönenlerin, çocuklarına, torunlarına bırakabilecekleri yaşanabilir bir dünya olamaz.”
Aslında son çeyrek yüzyıldır, adil ticaret arayışı, gezegeni koruyan üretim, sosyal kaygılar taşıyan kapitalizm ve etik iş kültürü gibi kavramları tartışıyoruz. Bir hayli de yol aldık. Ancak baskın olan hâlâ “kazan/ kaybet” kültürüdür ve bizlerin gayreti yetersiz kaldıkça, bu eski vahşi dünya, onlarca yıl daha varlığını sürdürebilecektir.
Sosyal bilimci Susan George “Başka Bir Dünya Mümkün, Eğer…” adlı kitabında, yıkıcı etkileri ülkemizde de fazlasıyla hissedilen vahşi küreselleşmeye karşı, neler yapılabileceğine işaret ediyor.
“Başka Bir Dünya” gerçekten mümkün mü? Daha çok bilgilenirsek, yanılsamalardan kurtulup doğru hasımlarla mücadele edersek, kapsayıcı olup ittifaklar kurarsak, şiddet kullanmazsak başka bir dünyaya sahiden ulaşabiliriz. Başbakan’ı dinliyoruz; “Somali’nin açlığına sırtını dönen bir dünyanın geleceği yoktur. Bir litre petrol için çocukların öldüğü bir dünyanın geleceği asla yoktur.”
Son küresel krize bakın. Gördüğümüz finansal tiranların, gezegenin kaynaklarını talan edenlerin bitmez tükenmez ihtirası aslında… 19 milyonluk New York, 960 milyon Afrikalı insanın elektriğini tüketiyor, suyunu içiyor. Farklı bir dünya, bu hırsların dizginlendiği yer olacak kuşkusuz.