Amerika Suriye’ye müdahaleyi tartışıyor

Ülkeler
  Başkan Barack Obama, Suriye’de yüzlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan kimyasal saldırısıyla suçladığı Esat rejimine askeri müdahaleyle yanıt vermek için hem Amerika’da, hem de dünyada ikna turlar...
EMOJİLE

 

Başkan Barack Obama, Suriye’de yüzlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan kimyasal saldırısıyla suçladığı Esat rejimine askeri müdahaleyle yanıt vermek için hem Amerika’da, hem de dünyada ikna turlarını sürdürüyor. ‘Suriye’de ne yapmalı?’ sorusu ise sadece Kongre’de sorulmuyor. Amerikan kamuoyunda Suriye’ye müdahale destek görmüyor. Son yapılan bir kamuoyu araştırması 10 kişiden 6’sının askeri operasyona destek vermediğini ortaya koydu. Washington’un önde gelen düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü’de bölge uzmanları, Suriye konusundaki olasılıkları masaya yatırdı.

Uzmanlar, Obama yönetiminin ‘kırmızı çizgi’ye vurgu yapmaktan çok, kendi kamuoyuna Amerika’nın Suriye’ye müdahalede ne gibi bir ulusal çıkarı olduğunu açıklaması gerektiği konusunda birleşiyor.

Bush dönemi Savunma Bakan Yardımcısı ve Ulusal Güvenlik Konseyi direktörü Michael Doran, Başkan Obama’nın Kongre’de hayır oyu aldığı takdirde, kendi ülkesinde zayıf hale geleceğini savunuyor. Ayrıca Suriye’ye müdahalenin gerekçeleri konusunda Amerikan kamuoyunun net bir şekilde ikna edilmesi gerektiğini vurguluyor.

Amerika’nın bölgedeki tüm müttefiklerinin Washington’a gelerek ‘bir şey yapmalısınız’ çağrısında bulunduğuna dikkat çeken Doran, Türkiye’nin bunu en çok dile getiren ülke olduğuna şu sözlerle dikkat çekti: “Bugün Türk siyasetçilerin artık yüksek sesle şunu ifade ettiğini görüyoruz: ‘Biz müdahale istiyoruz’. Son 20 yılda Ortadoğu’da böyle bir şey görmedik. Başkan iki yıl içinde bunu yapabilirdi. Bu unsurları bir araya getirip bu koalisyon gücü desteğiyle Özgür Suriye Ordusu’nu oluşturabilirdi. Zamanı geldiğinde de oraya müdahale ederdi. Bugün de tek başına Amerika müdahalesi olmazdı. Tabii ki Ortadoğu’da çıkarlarımız var. [Amerika] İhtiyaç olduğunda kimseyi etrafında bulamadı. Çünkü bugüne dek koalisyon gücü oluşturmadı. Şimdi ise harakete geçmek zorunda, Kongre onayı alsa da almasa da.”

‘Türkiye El Kaide’ye destek veriyor’

Michael Doran, Türkiye’nin Suriye konusunda müttefiki Amerika’ya zarar verdiğini savundu:  “Amerika’nın Suriye ile ilgili sorunlarından biri de sadece düşmanlarımızın yaptıkları değil, aynı zamanda müttefiklerimizin yaptıkları. Türkler Esat’ı devirmek istedi. Ne yaptılar bunun için? Bütün yabancı cihatçı grupların Suriye’ye geçişine göz yumdular. El Kaide’yi destekliyorlar demiyorum ama gözlerini kapatıyorlar ve sınırlarını o gruplara açıyorlar. Normalde El Kaide’yle mücadele etmek gibi küresel bir stratejimiz var. Ama Ortadoğu’daki bir müttefikimiz ve aynı zamanda NATO üyesi bir ülke El Kaide’yi destekliyor. Bu bence üzerine düşünmemiz gereken çok ciddi bir taktiksel başarısızlıktır.”

Obama yönetiminin ilk döneminde Dışişleri Bakanlığı’nda Başkan’a Avrupa danışmalığını yapan Jeremy Shapiro ise Amerika’nın Suriye’de yaşananları başından itibaren ciddiye almadığı için bu noktaya gelindiğini şu sözlerle savundu: “Biz bugüne dek Suriye’deki sorun Suriye içinde alacak zannettik. Amerika’nın stratejik çıkarlarının dışında tuttuk. Esat bugüne kadar çok sorun çıkardı ama çok önemsenmedi. Hatta çok değil 3 yıl öncesine kadar Dışişleri Bakanı Hillary Clinton döneminde Esat’ı reformcu sanarak onunla çalışabileceğimizi bile düşünüyorduk.”

Jeremy Shapiro, çok ciddi bir noktaya daha dikkat çekerek Esat rejiminin henüz asıl konvansiyonel silahlarından oluşan cephanesini devreye sokmadığını ve bu nedenden dolayı da olası bir müdahalenin Suriye’deki durumu daha kanlı hale getirebileceğini söyledi.

Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı CIA’in eski bölge uzmanlarından Bruce Riedel ise, kimyasal silahların depolandığı iddia edilen bölgelere bir hava müdahalesinin son derece yanlış bir adım olacağını çünkü o silahları aktif hale getireceğine dikkat çekiyor. Riedel’e göre kara birliklerinin Suriye’ye girmesi de çok karmaşık ve tehlikeli olabilir. Ancak eski CIA uzmanı asıl tehlikenin Esat ve ona yakın azınlık grupların iç savaşı kaybedeceğini hissetmesinin olacağını şu sözlerle vurguluyor: “Tehlike şu: Eğer Esat sonunun yakın olduğunu hissederse ve eğer Alevilerle Hristiyanlar savaşı kaybedeceklerini hissederlerse her şeyi yaparlar. Çünkü umutsuzlar ve kaybedecekleri bir şey yok. Hemen hemen Alevilerin çoğu ve Hristiyanların bir bölümü eğer iç savaşı kaybederlerse bırakın ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmeyi falan değil toplu katliamlara kurban gideceklerini biliyorlar.”

Ortadoğu uzmanı Suzanne Maloney’e göre Suriye konusundaki asıl sorun, Amerika’nın müdahale ve sonrasına dair herhangi bir stratejisinin olmaması. Maloney, Obama’yı bu konuda şu sözlerle eleştiriyor: “Suriye’de çıkarımız var ya da yok, ama asıl stratejimiz yok. Obama da bunu dile getirmedi. Sadece oraya girmek bölgesel düzeni değiştirecektir. Bizim o ülkede ve bölgede istediğimiz istikrarı sağlamayacaktır. Maalesef pek çok müttefikimiz buraya girmemizi dört gözle bekliyor.”

İran konusunda uzman olan Maloney ayrıca, Tahran hükümetinin çekimser tutumunu ise, Washington’la hassas bir dönemde ters düşmemek adına söylemlerinde ılımlı bir seyir izlemeye bağlıyor.

Brookings Enstitüsü’nün Suriye oturumunda tüm uzmanların altını çizdiği en önemli nokta ise Suriye’deki mezhepsel dengelerin karmaşıklığının Batı’nın anlayabileceği düzeyde olmadığıydı./Amerikanınsesi