Amerika Irak’tan Çekildi, Yerini İran’a Bıraktı

Ülkeler
Ancak ABD arkasında siyasî belirsizliklerle boğuşan ve İran’ın nüfuzuna giren, parçalanmanın eşiğine gelmiş bir Irak bıraktı. Ülke istihbarattan ekonomiye hemen her alanda İran’ın ko...
EMOJİLE

Ancak ABD arkasında siyasî belirsizliklerle boğuşan ve İran’ın nüfuzuna giren, parçalanmanın eşiğine gelmiş bir Irak bıraktı. Ülke istihbarattan ekonomiye hemen her alanda İran’ın kontrolünde. Körfez ülkeleriyle askerî ve siyasî oluşumlar peşinde olan ABD’nin İran’ın etkisini karşı koyup koyamayacağı ise bilinmiyor.

ABD, yaklaşık 9 yıl süren savaşın ardından Irak’taki son askerini dün çekti. Irak’ta kalan 500 Amerikan askeri, yaklaşık 100 zırhlı araçla dün şafak vakti Irak topraklarını terk ederek Kuveyt’e geçti. 100 binden fazla Iraklının hayatına mal olan, milyonlarca Iraklının yaralanmasına ya da evlerini terk etmesine yol açan işgal böylece fiilî olarak sona erdi. Ancak ülkeyi terk eden ABD arkasında siyasî belirsizliklerle boğuşan ve İran’ın nüfuzuna giren, parçalanmanın eşiğine gelmiş bir Irak bıraktı. Irak’tan Amerikan askerlerini çekmek ABD Başkanı Barack Obama’nın seçim kampanyalarındaki en önemli söylemlerinden birini oluşturuyordu. Dönemin ABD Başkanı George Bush’un kitle imha silahlarını gerekçe göstererek işgal emrini verdiği Irak’ta daha sonra herhangi bir kimyasal silah izine rastlanmamıştı. Ortadoğu’da örnek bir demokratik devlet oluşturacaklarını öne süren Bush ise buna rağmen işgali savunmuştu.
 
2003 yılında başlayan işgal bölgedeki dengeleri bir anda altüst etmişti. Batı’da Saddam Hüseyin yönetimi, Doğu’da da Taliban rejimi arasında sıkışan İran bir anda tarihî bir fırsat yakalamış ve bölgenin en etkin gücü haline gelmişti. ABD ile İran arasındaki ‘tuhaf’ bir işbirliği şeklinde yorumlanan bu işgal sonrası İran’ın nüfuzunu yaymasını engelleyen Afganistan, Pakistan ve Irak’taki geleneksel Sünni rejimler ise ya sona ermiş ya da büyük bir etnik ve mezhepsel çatışmanın içine yuvarlanmıştı. Daha çok Basra Körfezi bölgesine yoğunlaşarak Suudi Arabistan ve diğer küçük bölge ülkeleriyle askerî ve siyasî oluşumlar peşinde olan ABD’nin İran’ın artan etkisine karşı koyup koyamayacağı bilinmiyor.
 
Ülke parçalanmanın eşiğinde

ABD ekonomisine 1 trilyon dolar, Irak ve bölgedeki ülkelerin ekonomisine ise trilyonlarca dolarlık zarar veren işgalin ABD’ye ne kazandırdığı ise hâlâ büyük bir soru işareti. Hem de iddia edildiğinin aksine dünyanın dördüncü büyük petrol rezervlerine sahip ülkesi Irak’tan herhangi büyük bir ticarî imtiyaz da elde edemeden. ABD Başkanı Obama ise perşembe günü yaptığı açıklamada ABD askerlerinin başarılı bir gelecek oluşturmaları için Iraklılara bir şans oluşturduğunu söyledi. Tarihinin en büyük askerî yığınaklarından birini Irak’a yapan ABD, bir dönem 500 üste 170 bin askeri aynı anda Irak topraklarında tutarak işgalini pekiştirmeye çalıştı. Amerika, çekilmeden sonra sadece halihazırdaki en büyük elçiliğinin bulunduğu Bağdat’taki misyonunu korumak ve Irak askerlerine eğitim vermek için 150 asker bulundurmayı sürdürecek.
 
İslam tarihinde ayrı bir yeri olan Irak, ABD işgaliyle birlikte Şiilerin etkin olduğu bir ülke haline geldi ve geleneksel Sünni etkisi kırıldı. İran’ın tarihi yayılma sahasının başında gelen Irak’ın Şii bir yönetim altında bütünlüğünü koruyamayacağı belirtiliyor. İstihbarattan orduya, ekonomiden uluslararası ilişkilere hemen her alanda İran’ın kontrolüne girmeye başlayan Irak’ta bütünlüğün bozulmasını istemeyen tek grup neredeyse Iraklı Sünniler kalmış durumda. Ancak nüfusun yaklaşık yüzde 20’sini oluşturan Sünni Arapların bir yandan nüfusun yüzde 60’ını oluşturan Şiiler, diğer yandan da kuzeydeki Sünni Kürtlerle mücadele etmeleri mümkün görünmüyor. Şu ana kadar ABD işgal güçlerinden dolayı ayrılmayı fazla telaffuz etmeyen bazı grupların, çekilmeden sonra bu niyetlerini daha fazla ortaya koymalarından endişe ediliyor.
 
Irak, Esed rejimi için olmazsa olmaz durumunda

Ancak muhtemel bir parçalanmanın başta Sünniler olmak üzere ülkedeki hiçbir gruba fayda getirmeyeceği belirtiliyor. Özellikle de muhtemel bir parçalanma durumunda en büyük darbeyi Kürtlerin yiyeceği, çevresindeki büyük ülkeler Türkiye, İran ve Suriye’nin bağımsız bir Kürt devletine izin vermeyeceği ifade ediliyor. Aynı şekilde Şiilerin de parçalanma durumunda kendi aralarında büyük bir güç mücadelesine girişebilecekleri özellikle de Arap milliyetçiliğini ön planda tutan Mukteda el-Sadr grubunun İran nüfuzuna boyun eğen Abdülaziz el-Hekim grubuyla mücadeleye girişebileceği belirtiliyor.
 
Saddam Hüseyin döneminde Suriye’nin en büyük düşmanı durumunda bulunan Irak, İran’ın etkisine girmesinden sonra bu rolünden hızla uzaklaşmaya ve son yıllarda da en yakın müttefiklerinden biri olmaya başladı. Arap Birliği’nin Esed rejimine yönelik ambargo kararlarına Lübnan’la birlikte itiraz eden iki ülkeden biri olan Irak’ın İran’dan gelen her türlü lojistik destek için de önemli bir güzergâh olduğu ifade ediliyor. Irak’la birlikte büyük bir yayılma şansı yakalayan İran’ın, Esed rejiminin düşmesi durumunda bu avantajını yitirebileceği, bundan dolayı da Tahran’ın var gücüyle Esed rejiminin arkasında durduğu belirtiliyor.

Irak’ı bekleyen muhtemel tehlikeler

Bölge ülkelerinin nüfuz mücadelesine sahne olması, etnik ve mezhepsel çatışmalar, petrol kaynaklarının paylaşımı kavgası, Kerkük problemi, merkeziyetçilik -federalizm mücadelesi, yerel yönetimlerle federal yönetim arasındaki çekişmeler, Kürtler ve Sünni Arapların Şii yönetimi boykotu ya da gizli ittifaklar, kötü yönetim yolsuzluklar, El Kaide ve Sadr grubunun başını çektiği intihar eylemleri ve güvenlik zafiyeti, gittikçe artan ekonomik çöküş.

İşgal kaos getirdi

ABD, Saddam Hüseyin’in elinde kitle imha silahları bulunduğu gerekçesiyle Mart 2003’te Irak’ı bombalamaya başladı. Amerikan ordusunu kısa sürede başkent Bağdat’ı alırken firar eden Saddam ise 14 Aralık 2003’te Tikrit yakınlarında yakalanarak idam edildi. Dönemin ABD Başkanı George Bush, 19 Mart 2006’da Irak’ta nihai zafere ulaşıldığını ilan ederek, "Görev tamamlandı” dedi. Ancak işgal ülkeyi kaosa sürükledi. Hem işgal karşıtı direniş hem de mezhep çatışması sebebiyle yüz bini aşkın Iraklı sivil hayatını kaybetti. 4500 Amerikan askeri öldü, 32 bini de yaralandı. Ebu Gıreyb hapihanesinde Iraklı mahkûmların ABD askerlerince insanlık dışı muameleye maruz bırakıldıklarına ilişkin fotoğraflar ise işgalin sembolü oldu.