10 soruda İsrail’in Gazze saldırısı

Ülkeler
Time Türk’ün haberinde Nevzat Çiçek İsrail’in Gazze saldırısıyla ilgili ayrıntıları şöyle sıralıyor… 1-İsrail bu saldırıyı neden şimdi başlattı İsrail’in Gazze Şeridi’ne ...
EMOJİLE

Time Türk’ün haberinde Nevzat Çiçek İsrail’in Gazze saldırısıyla ilgili ayrıntıları şöyle sıralıyor…

1-İsrail bu saldırıyı neden şimdi başlattı

İsrail’in Gazze Şeridi’ne düzenlediği aralıksız saldırılar, Filistin’de yeni bir düzenin şekillenmesini engellemeye yöneliktir.

İsrail, görünüşte İsrail üç Musevi gencin öldürülmesini bahane ederek Gazze’ye saldırdı. Oysa üç gencin öldürülmesini ne Hamas, Ne El Fetih nede İslami Cihat üstlendi. Üç gencin öldürülmesini bu örgütler üstlenmediği gibi aynı soru soruldu; Bu tip durumlarda Hamas ve diğer örgütler bu kişileri esir değişimi için sağ olarak tutmaya çalışır neden öldürsünler.”

Filistindeki uzmanların çoğu bunun İsrail tarafından planlandığını ve esas olarak hedefin Birlik Hükümeti ve Kassam Tugaylarının askeri alt yapısı olduğunu ifade ediyorlar. Çünkü,Hamas ve Fetih birçok başarısız deneme ve aralarında Türkiye’nin de olduğu bazı ülkelerin yoğun arabuluculuk girişimlerinden sonra Nisan 2014’de uzlaşı hükümeti kurmayı başardı. Böylece 2007 yılından beri devam eden Gazze’de Hamas, Batı Şeria’da Fetih hükümetleri iki başlılığı sona erdi. 

Filistin’de birlik hükümetinin kurulmasından sonra İsrail, Gazze’ye yönelik saldırılarını yeniden başlattı. 27 Haziran’da Gazze’de bir mülteci kampına düzenlenen saldırıda iki Filistinli öldü. Batı Şeria’a da üç İsrailli yerleşimci gencin kaçırılması sonra da cesetlerinin bulunması durumu daha da gerginleştirdi. Hamas’ın ısrarla reddetmesine rağmen İsrail, yerleşimcilerin öldürülmesinden Hamas’ı sorumlu tuttu, toplu cezalandırmalara girişti, kitlesel tutuklamalar başlattı. Kudüs’te de 16 yaşındaki bir Filistinli kaçırılıp öldürüldü sonra Gazze’yi havadan bombalamaya başladı. Bombalamadan sonra Gazze’den İsrail’e füzeler fırlatılmaya başlandı. İsrail bir taraftan Birlik Hükümeti’ni hedef alırken diğer taraftan da Gazze’de bulunan örgütlerin askeri alt yapısını hedef alıyor.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu Mısır’ın tünellerin pek çoğunu kapamış olması nedeniyle “umutsuz” olarak nitelediği Hamas’a karşı sakat bırakıcı bir darbe indirme fırsatı olarak görüyor.

2-İsrail neden  önce Hava ve denizden sonra da karadan saldırıyor

İsrail’in güvenlik konsepti incelendiğinde İsrail çok uzun süreli savaşlara ısrarla girmekten kaçındığı gerçeği karşımıza çıkıyor. İsrail ya 21 gün süren ya 6 gün süren yâda buna benzer tarihlerdeki savaşları tercih ediyor ve bunu da genellikle teknolojik üstünlükle yapıyor. 

İsrail’in nüfusu az olduğu için İsrail insana dayalı savaşlarda kayıpların yerini dolduramayacağı için insana dayalı savaştan ziyade teknolojik olan savaşlar yürütüyor. Teknolojik savaşlarda İsrail aslında Rusların Çeçenlere, Esed’in de Hama ve Humus’ta halkına uyguladığı stratejiyi Gazze’ye uyguluyor. Önce şehirler birbirinden izole ediliyor, sonra yoğun bombardıman yapılıyor ve şehir abluka altına alınarak şehre insani yardımın ve tıbbi malzemelerin girmesini engelliyor. İsrail elektriği keserek, Gazzelilerin su kuyularından su temin etmesine, gıda depolarını vurarak temel ihtiyaç maddelerine ulaşımı engellemeye çalışıyor.Akaryakıtı keserek hastaneler başta olmak üzere hayatı durdurmaya çalışıyor. Gazze’nin her tarafı ablukadayken özellikle Gazze için nefes boruları niteliğindeki tünelleri de havaya uçurarak Gazze’nin içeriden teslim olmasını ve Hamas’ın düşürülmesini, sorgulanmasını amaçlıyor

3-Bu saldırılarda İsrail’in işini en çok kolaylaştıran unsur nedir

Egemen güçler, Ortadoğu bölgesini kendi hedeflerini yerine getirmenin bir amacı olarak görüyor. Bu bakımdan ne yazık ki Filistin’deki savunmasız sivillerin yaşamı ve güvenliği politikası da dünya güçlerinin elinde

İsrail’in her yanına yaptığı yanına kar kaldığı için, uluslararası toplumla dalga geçtiği için, ne BM,ne Arap Birliği, ne İslam İşbirliğini bu konuda baskı oluşturamadığı için İsrail bildiğini okumaya devam ediyor.

Gerek sivil yerleri bombalaması, gerek Pudra bombası gibi yasak silah kullanması, gerekse de katlettiği bebekler için hesap sorulamadığı için İsrail’in işini kolaylaştıran uluslar arası sistemdir, ABD’dir ve kendisine destek veren Almanya, İngiltere gibi ülkelerdir. İsrail’in işini kolaylaştıran bir diğer kolaylaştırıcı unsur da bölgede meydan gelmeyen iş birlikleri ve İslam ülkelerindeki yönetimlerin sessizliği ve İsrail’i destekleyen politikalarıdır.Obama İsrail’in yaptığını alkışlıyorsa, İslam ülkelerinden ses çıkmıyorsa, uluslar arası kurumlar İsrail’e yaptırım uygulayamıyorsa İsrail en iyi bildiği işi öldürmeyi gerçekleştirmeye devam ediyor

Öte yandan İsrail siyaseti ne zaman kendi içerisinde denge değişikliğine gitse, ne zaman kriz çıksa bütün bunları örtmenin en kolay yolu da Filistin’e ve özellikle Gazze’ye saldırmaktır

4-Kassam Tugayları başta olmak üzere Direniş gruplarında insansız hava araçları bulunuyor mu?

İsrail’in Demir Kubbe füzesavar sisteminin Hamas tarafından kullanılan ve muhtemelen silahlandırılmış olan bir insansız uçağı düşürdüğü haberleri yayınlandığında, internet sallandı. Fakat haberler pek de sürpriz değildi. Çünkü, Hamas ve Hizbullah yaklaşık on yıldır İsrail’i hedef alan insansız uçaklar üretiyor ve kullanıyor. 2010 yılı sonlarında İsrail’deki anti-terör bürosu şefi, Tuğgeneral Nitzan Nuriel, hem Hizbullah hem de Hamas’ın 300 km’den fazla menzile sahip bir dizi insansız uçağa sahip olduğunu söyledi.16 Kasım 2012 günü İsrail ordusu, Han Yunus şehrinde Hamas’a ait bir insansız uçak geliştirme programı olarak tanımladığı şeyi yok ettiğini iddia etti..

Geçen yıl 6 Ekim tarihinde İsrail ordusuna ait iki F-16 savaş jeti, İsrail hava sahasının 140 mil içindeki Dimona nükleer tesisi yakınlarında Hizbullah’a ait İran yapımı bir Eyyub silahsız insansız uçağını devre dışı bıraktı. 25 Ekim 2013 günü Times of Israel, Filistin güvenlik güçlerinin Batı Şeria’daki El-Halil’den İsrail’e insansız uçaklar göndermeye hazır bir Hamas hücresinin üyelerini tutukladığını yazdı.

Hamas tarafından yayınlanan bir video, Ebabil A1B insansız uçağının Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’ndan mühendisler tarafından imal edildiğiniiddia ediyor. Ebabil A1B bombalama görevleri için tasarlandı; A1A keşif, A1C ise kamikaze misyonlarına yönelik. Arapça’da “küçük kuş” anlamına gelen Ebabil, geçen yıl ortaya çıkarılan, İran yapımı Sarir H-110 insansız uçağına benziyor.Kısaca Direniş gruplarında İnsansız Hava Araçları bulunuyor

5-Gazze uzun zamandır ambargo altındayken direniş grupları  bu kadar roketi nereden buluyor

2006 yılında, Amerikan ve Rus yapımı kılavuzlu omuzdan ateşlemeli zırh delici sistemlerle karşılaşan İsrail tankları ve helikopterleri, Hizbullah tarafından perişan edilmişti ve İsrail özellikle Gazze’deki direniş gruplarının elindeki roketlerin günden güne artması ve füze menzilini genişletmesi nedeniyle şaşırmış durumdadır.

İsrail saldırıları ile Gazze’deki Filistinliler korkutuldu ancak direnişin füzeleri aynı zamanda korkuyu İsrail’e taşıdı.İbranice yayın yapan medya organlarının yayınladığı görüntülü haberler binlerce İsraillinin direnişin füzelerinden korkarak Tel Aviv’i terk ettiklerini gösterdi. İsrail’in ‘Walla’ adlı internet sitesi 6 bin İsraillinin işgal altındaki Kudüs yakınlarında bulunan Berry Sakharof yerleşim birimini boşalttığını yazdı.Çünkü Hamas ve İslami Cihad başta olmak üzere grupların oluşturduğu direniş’in şimdi yeraltından, yüksek bir koordinasyon düzeyiyle ve İsraillilerin görüş açısının dışında savaşıyor ve bu kendilerine büyük bir avantaj sağlıyor.

Peki bu roketler nereden geliyor, nasıl saklanıyor:

Gazze’deki roketlerin altında yatan felsefenin ismi “bilginin bombalanamayacağı” felsefesidir.Bu fikrin alt yapısı Lübnan’daki Temmuz-Ağustos 2006 savaşından sonra askeri destek konusunda yeni bir strateji yürürlüğe sokulmasıydı. Buradaki başlıca hedef savaşan grupları, sahada ihtiyaç duydukları roketleri kendileri üretebilir kılarak onları askeri bir kuşatma tehdidinden korumaktı. Uzmanların beyinlerine füze yapımı bilgisinin nakli halinde, İsrail tüm roket yığınağını yok etse de bunun onlar için başarı sayılamayacağını düşünüyordu. Çünkü bu durum roket desteğini durdurmak anlamına gelmeyecekti.

İran başta olmak üzere direniş gruplarını destekleyen ülkelerin Gazze’ye yaptığı ve yıllardan beri devam ettiği düşünülen roket sevkiyatları önce gemi yoluyla İran’dan Sudan’a taşınıyor, oradan Mısır’daki Sina Yarımadası’na götürülüyor ve Mısır’la Gazze arasındaki gizli yeraltı tünelleri üzerinden Gazze’ye sokuluyordu. 

Mısır’da Hüsnü Mübarek zamanında Gazze’ye silah sokma işi çok zordu. Tüneller çok kullanışlı, fakat aynı zamanda da çok tehlikeliydi. Bu nedenle Gazze’ye daha fazla teknik bilgi aktarımına ihtiyaç duyuldu. 2007’de, Filistinli gruplar tarafından kullanılan başlıca silahlar olan el-Kassam ve el-Kuds’lar, İsrailli yetkililere göre tahripten çok psikolojik güce sahip olan ev yapımı roketlerdi.

İsrail, 2007 yılında açıkça İsrail’in yıkılması çağrısı yapan Hamas’ın iktidara gelmesinden bu yana Gazze sınırlarını abluka altına aldı.Mübarek’in 25 Ocak Devrimi ile düşüşünden sonra Mısır ile Gazze arasındaki sınırlar güvenlik eksikliği ve ülkeye hakim olan kaos nedeniyle iyice gevşedi. Libya’da da devrim olmak üzereydi ve parasını verecek herkes için bir sürü roket hazır bekliyordu ve bunlar da Gazze’ye sokuldu.

Burada bu sevkiyatı ifade ederken Kudüs Seriyyeleri ile El Kassam Tugayları’nın imalat konusundaki birikmiş deneyimlerin ve çeşitli ülkelerde aldıkları askeri eğitimlerin sonucu olarak, orta menzilli roketlerden oluşan iyi bir stoğa sahip olduğunu da özellikle belirtmek gerekiyor

Filistinli yetkililerin ifadelerine göre “2011’den 2012’ye kadar Gazze’ye Grad füzeleri sokuldu. Daha büyük füzeler ise, özellikle İran ve Suriye’de tasarlananlar parça parça sokuldular ve Gazze’de bir araya getirildiler. İslami Cihad ve Hamas’taki Filistinli direniş uzmanlarının her biri tek başına bu füzeleri üretmek için çalıştılar ve hatta bazılarını sahanın gerektirdiği yeni özelliklerle bile teçhiz ettiler.”

İsrail’in Washington Büyükelçisi Ron Dermer’de “Şimdi pek çok roket içeride üretiliyor. 18 ay önce durum bu değildi. 18 ay önce roketlerin çoğu dışarıdan geliyordu.” Diyerek mevcut durumu özetliyordu

6-İsrail Gazze’yi 24 saat havadan izlerken nasıl oluyor da bu roketleri ve rampalarını  bulunamıyor

Hamas ve İslami Cihad, iki farklı isim – el-Asf el-Makul ve el-Bünyan el-Marsus – taşıyan orta menzilli roketleri İsrail’in içlerine fırlatıyor. Öteki tugaylar ve silahlı gruplar, Gazze çevresinde kısa menzilli havan topları için örtü sağlamaktan ve işgalcinin sınırdaki hareketlerini izlemekten sorumlu. Direniş, İsrail güçleriyle baş etmede yeni stratejilere başvuruyor. Bu strateji, önceki coğrafi veriler temelinde yerleştirilmiş roketlerin fırlatılması için ana seçenek olarak tünelleri kullanıyor. “Buna ilave olarak, her fırlatma operasyonunda rampanın yükü tamamen boşalacak şekilde ağır bir roket yağmuru kullanılıyor. Misyon tamamlandıktan sonra bu rampalara yönelik İsrail saldırıları anlamsız hale geliyor.” Öyle ki İsrail gazetesi Yediot Ahronot’un yayınladığı bir haberde, İslami Cihad, Hamas ve diğer grupların “askeri uçaklar tarafından yerlerinin ve hedeflerinin belirlenmesi zor olan” gizli tüneller kazdığı söylendi. Haberde, “orduya kalan tek seçenek, Benyamin Neyantahu hükümetinin amaçlarına ulaşmak için bir kara harekatı gerçekleştirmektir” değerlendirmesi yapıldı

Öyle ki İslami Cihad hareketinin askeri kolu Kudüs Seriyeleri de Burak 70 füzesini ve küçük kamyonet üzerinde sadece 10 saniyede 15 füze fırlatan füze rampasını bu savaşta ilk kez kullandı. Hamas ve İslami Cihad’ın füzeleri bildiğimiz tüm sınırları aştı, çekişmenin tarihinde ilk defa Tel Aviv, Hayfa, Kudüs ve diğer kentlere ulaştı. Hamas hareketinin askeri kolu Kassam Tugayları yeni füzeler kullandı. Bu füzeler arasında İsrail’in 14 Kasım 2012’de suikast düzenlediği ve o vakit yeni bir savaşı ateşlemiş olan eski komutanı Ahmed Caberi’nin (Jaberi) isminin baş harfinin verildiği J80 füzesinin yanı sıra Suriye yapımı R160 ve M302 füzeleri yer aldı.

7- Mısır’ın teklif ettiği ateşkes neden kabul edilmedi

Mısır yönetiminin Filistin Özerk Yönetimi Başkanı mahmud Abbas ile Hamas Siyasi Büro Liderlerinden Musa Ebu Merzuk arasında yapılan görüşmede Hamas’ı ateşkesi kabul etmeye zorladı. Mısır’ın ateşkes planının kendilerine sunulmadığını belirten Filistinli direniş grupları, Mısır planındaki şartların Filistin direnişini İsrail karşısında diz çöktürmeye yönelik olduğunu ifade etmişti.Mısır’daki görüşmelerde İsrail adına delegasyonda İsrail Güvenlik Servisi Şin Bet’in direktörü Yoram Cohen ve bu senenin başlarında Filistin Hükümeti ile sürdürülen ancak başarısızlığa uğrayan görüşmelerde de rol alan başbakan danışmanlarından Yitzhak Molcho bulunuyordu. 

Mısır’ın İsrail’le sürekli görüşmesi ve özellikle Hamas’ı devre dışı bırakması Mısır’ın şartlarının kabulünü zorlaştırdı. Hamas yönetimi Mısır’da kendi İhvan mensuplarına idam cezası verilmişken, Mursi darbe ile Sisi tarafından indirilmişken Mısır’ın planının kabulünün aynı zamanda Sisi’nin meşru olarak tanınması anlamına da geleceği için teklifi kabul etmedi. Çünkü Hamas İhvan’ın Gazze kolu olarak biliniyor. 

Diğer taraftan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen PsakiPsaki: ”Türkiye de dahil olmak üzere bölgedeki herhangi bir ülkenin en verimli rolü oynaması, Mısır’ın sunduğu ateşkesi desteklemek ile olacaktır. Biz, söylenen yorum veya yapılanlarla ilgili endişe sahibi olduğumuzda, NATO üyesi olsa dahi, bunları açıkça söylemekten geri kalmıyoruz” diyerek Türkiye’nin Mısır’ın teklifini kabul ettirmesi gerektiğini ifade etti. Plan başarısız olunca Mısır yönetimi de Türkiye’yi suçladı

8-Hamas ateşkes için hangi şartları öne sürüyor

1-İsrail saldırıları hemen duracak

2-Gazze kuşatması kalıcı olarak sona erecek. Gazze Limanı açılacak ve Refah Sınır Kapısı 24 saat açık tutulacak

3-İsrail gerek son dönemde tutukladığı siyasileri gerekse de İsrailli asker Gilad Şalit ile takas edilen ve serbest bırakıldıktan sonra tekrar tutuklanan esirlerin serbest bırakılmasını istiyor.

4-Gazze üzerinde özellikle insansız hava araçları başta olmak üzere uçuşların İsrail tarafından sona erdirilmesi

5- Gazze Havalimanının onarılması ve uçuşlara açılması

9-Mısır’ın teklifi kabul görmedi bundan sonra nasıl bir yol haritası ortaya konacak

Katar’ın Türkiye ile birlikte başını çektiği girişim bir taraftan Hamas üzerine baskı kurarken, diğer taraftan Türkiye’nin batı üzerindeki temasları ile birlikte İsrail üzerine baskı kurulması sağlanacak. Hamas Siyasi Büro Liderlerinden Musa Ebu Merzuk’un Türkiye’de Başbakan Erdoğan ile görüşmesi sonrasında ortaya çıkan teklifleri ve son durumu Katar’da Hamas’ın siyasi büro şefi Halid Meşal ile paylaşacak ve eğer ortaya konan öneride anlaşılırsa bu ilan edilecek. 

Türkiye’nin Katar’la birlikte geliştirdiği inisiyatif ve ortaya konan planın Mısır tarafından kabul görüp görmeyeceği ise ABD’nin tutumuna bağlı olacak. Ancak özellikle İsrail ve Filistin arasındaki görüşmelerde başarısız olan ABD’nin bu aşamada Türkiye’nin ve Katar’ın planına destek vereceği ifade ediliyor. Nitekim Hamas’ın lider kadrosundan Ahmed Yusuf’un da bize aktardığına göre batı Türkiye’den Hamas üzerinde baskı kurmasını isterken, Hamas’ta Türkiye’den batıyı harekete geçirmesini talep ediyor

10-Gazze nasıl bir coğrafyadır ve  son durumu nasıl

Bir milyon sekiz yüz bin insanın yaşadığı Gazze adeta bir açık hava hapishanesi. Dünyanın en yüksek nüfus yoğunluğu olan bölgelerinden birisi olan Gazze’de kilometre kare başına ortalama 4 bin 505 kişi düşüyor. İsrail sınırı: 51 km

Mısır sınırı: 11 km’dir

Bölgede Mısır’ın kontrolündeki Refah Sınır Kapısı dışındaki; Erez, Karni, Sufa ve Kerem Şalom kapılarıİsrail tarafından haftalarca ya da aylarca kapatılarak temel ihtiyaç maddelerinin, sağlık malzemelerinin ve insani yardımların bölgeye giriş çıkışı engelleniyor. 

Gazze’nin havadan ve karadan tüm dünyayla bağlantısı kesilmiş durumda.Gazze’nin can damarı olan tüneller de gerek Sisi yönetimi tarafından gerekse de İsrail yönetimi tarafından sürekli bombalanmakta ve Gazze açlıkla terbiye edilmeye çalışılmaktadır.

BM’ye göre, Gazze’deki konut açığı yaklaşık 70 bin civarında ve bunun nedeni kısmen doğal nüfus artışı, kısmen de İsrail’in 2008 sonunda başlayan kara harekâtı.İsrail malzemesine bile izin vermediği evleri sürekli yıkarak konut açığını daha da yükseltmektedir.

Gazze’de 15 ila 29 yaş arası nüfusun genel nüfusa oranı yüzde 53 ile çok yüksek düzeyde. Gazze halkının yüzde 21’i aşırı yoksulluk içerisinde yaşıyor ve ayda 1832 şekel, yani yaklaşık 534 dolar ve daha azıyla geçiniyor.Batı Şeria’da aşırı yoksulluk çekenlerin oranı ise yüzde 7,8.Gazze Şeridi’ndeki işsizlik oranı da Batı Şeria’ya göre çok yüksek. Gazzelilerin yüzde 40,8’i işsiz. Genç nüfus arasındaki işsizlik ise yüzde 50’yi aşıyor. Gazze halkının yüzde 80 bir şekilde gıda yardımı almak zorunda kalıyor çünkü aylık gelirleri düzenli beslenmelerine yetmiyor. İsrail’in tarıma ve balıkçılığa sınırlı ölçüde izin vermesi gıda sorununun artmasına neden oluyor.

Ambargonun uygulamaya konduğu tarihte mülteciler arasında “aşırı yoksulluk” çekenlerin sayısı 100 bin iken bu rakam bugün üç katına çıkarak 300 bine ulaştı. Gazze’de yaşayanların yüzde 61’i açlık tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor. Beslenme alışkanlıklarında meydana gelen zorunlu değişiklik nedeniyle özellikle çocuklarda vitamin ve mineral eksikliğine bağlı sorunlar yaşanıyor. 

Gazze’de endüstri alanında çalışan iş yerlerinin yüzde 95’i kapalı ve mevcutların yüzde 5’i de yüzde 20-50 kapasiteyle çalışıyor.

Gazze’de elektrik kesintileri her gün yaşanan rutin bir olay. Elektriğin büyük kısmını İsrail tedarik ediyor. Kalan kısmını ise, Gazze’nin tek elektrik santrali üretiyor. Tüketilen elektriğin küçük bir bölümü ise Mısır’dan alınıyor. Gazze’de Yakıt sıkıntısı sağlık merkezlerinde elektrik kesintilerine yol açıyor. Sürekli yaşanan elektrik kesintileri tıbbi cihazların bozulmasına da neden oluyor. BM, Gazze açıklarında denizde bulunan doğalgaz rezervinin işletilmesi halinde tüm Gazze’nin yakıt sorununun çözülebileceğini söylüyor.

Hamas’ın elindeki Ekonomi Bakanlığı,  tünellerinin bombalanması ve kapatılmasıyla Gazze ekonomisinin 2013’te yaklaşık 460 milyon dolarlık bir darbe aldığını söylüyor. 

BM verilerine göre Gazze’de 463 bin 600 çocuk 694 okulda eğitim görüyor ve çoğu da doğru beslenemiyor, eğitim için gerekli araçları temin edemiyor. Yaklaşık 50 bin memurun maaşı da doğru dürüst ödenemiyor

Gazze bu kadar perişan bir haldeyken bugün gerek tıbbi malzeme, gerek gıda gerekse de akaryakıta ve temiz suya çok muhtaç durumda. İsrail bir taraftan BM’nin Gazze’deki gıda depolarını vururken, bir taraftan da bilinçli bir şekilde şehrin alt yapısını vurarak, diğer taraftan da kıt imkanlarla hizmet vermeye çalışan hastaneleri vurarak Gazze’yi daha da yaşanmaz hale getiriyor. Gazze üzerindeki bu abluka devam ettiği sürece Gazze açık bir hava hapishanesi olarak değil aynı zamanda açlıktan ölümlerin yaşandığı bir coğrafya haline gelecek. İsrail’in ya da Mısır’ın keyfi uygulamalarıyla Filistin’deki insani trajedi önlenemediği sürece ne yazık ki Gazze’nin rahat nefes alma şansı gözükmüyor.