Günümüz toplumunun özelliklerinden biri de haz merkezli bir toplum olması. Artık bize haz veren işlerin peşinde daha çok koşuyoruz. İzlediğimiz programlar bize haz veriyorsa izliyor, yoksa kapatıyoruz. Öğretici programları pek de aramıyoruz. Yemek yerken haz aldığımız yemekleri tercih ediyoruz, besleyici olanlar değil. Daha fazla kola, şekerleme, tatlı tüketmemizin nedeni de belki yine merkeze hazı almamız. Alışveriş merkezlerindeki alışveriş çılgınlığının altında yatan faktör yine haz alma arzusu. Haz gittikçe hayatımızı işgal etmeye başlıyor ve biz ona esir oluyoruz.
Kredi kartı mağduriyetinin bir çoğunun temelinde hazları öteleyememek var. Aldatmalar, bir hazzın peşinde koşarken gerçekleşiyor. Aşırı kilolarımızın altında haz duygusuna yenilmemiz var. Kimi hırsızlıklar, hazzını öteleyememekten gerçekleşiyor. Kısacası hazza esir olduğumuzda belki kısa vadede, daha mutlu gibi oluyoruz ama uzun vadede zarar görüyoruz. Haz merkezli yaşamanın temeline indiğimizde çocukluktaki anne-baba yaklaşımlarını görüyoruz.
Çocukluk Dönemi, Haz Dönemi
Çocukluk dönemi bir çeşit haz dönemidir. Çocuklar haz aldıkları olayların ve nesnelerin peşinde koşarlar. Önceleri çocuklarının temel ihtiyaçlarının karşılanması bile onlara haz verir. Uyumak, anneden süt emmek, tuvaletini yapmak, çocuğa dokunmak ve onu öpmek gibi. 0-2 yaş döneminde haz merkezli yaşayan çocuklar büyüdükçe bu özelliklerini devam ettirmek isterler. Gelişmemiş irade mekanizmaları nedeniyle duygularının peşinde koşarlar. Bu duyguların merkezinde ise haz duygusu vardır. Bu haz duygusunun sonucu olarak istediklerinin hemen gerçekleşmesini beklerler. Canları çikolata istiyorsa, çikolatayı hemen yemek için can atarlar. Bir iki dakika bile bekleyemezler. İsteklerine hemen ulaştıkları her durumda onların içindeki haz canavarı biraz daha büyür. Bu canavarı büyüten çeşitli anne-baba yaklaşımları şöyledir:
Biz Görmedik Çocuklarımız Görsün
Anne-babalar bazen “Biz çocukluğumuzda bu imkanları görmedik, çocuğumuz görsün.” diyerek onların her dediklerini yaparlar. Çocuğa istediği oyuncak en iyisinden alınır. Çocuğun istediği zaman televizyon açılır. İstediği çizgi film izlettirilir. Bu şekilde her isteği yerine getirilen çocuğun içinde, haz canavarı büyür. Zamanla bu istekler daha da artar. Alınan ürünler çocuğa daha az mutluluk verir. Elde etmenin hazzı geçtikten sonra çocuk ailesinin karşısına yeni bir istekle çıkar ve bu şekilde devam eder. Ortaya içinde büyük bir haz canavarı barındıran tatminsiz bir çocuk çıkar.
Kim Uğraşacak Bu Çocukla!
Bazen de çocuklar istediklerinden o kadar ısrarcı olurlar ki, aileler çocukları ile uğraşmaktan bıkıp onun dediğini yerine getirirler. 20 defa “Hadi anne, hadi anne!” diyen çocuğun karşısında anne pes eder ve onun istediğini yerine getirir. Bu şekilde yerine getirilen her istek çocuktaki haz canavarını biraz daha büyütür. Çocuk bu durumda ısrarı hazzına ulaşmak için bir araç olarak kullanır.
Büyük Kozlardan Biri: Ağlamak
Bazı çocuklar bebeklikte doğal olarak bulunan ağlayarak isteklerini belirtme alışkanlığını büyüyünce devam ettirirler. Ağladığında karnı doyurulan, altı değiştirilen, uyutulan bebekler çocukluğa geçtiğinde yine bebeklikten kalma bu yolu kullanırlar. Bu yolun sonuç verdiğini gördüğünde artık ağlamayı isteklerine ulaşmada bir araç olarak görürler. İstedikleri bir şey olmadığında, hazzı alamadıklarında şiddetli bir şekilde ağlamaya başlarlar. Eğer anne-babalar onların bu ağlamasına dayanamayıp isteklerini yerine getirirse çocuklara şu mesaj gider: Vay be ağlamak yine işe yaradı, çok etkili bir yöntem. Ağlama sonrasında yerine getirilen her istek çocuğun ağlayarak bir şeyler elde etmesi alışkanlığını pekiştirir. Bunun sonucunda çocukların içinde bir haz canavarı büyür.
Çocuklarımızın daha sabırlı, daha iradeli yetişmesini istiyorsak onların içindeki haz canavarı ile mücadele etmemiz gerekiyor. Bu mücadeleyi onların kendi başına yapmasını bekleyemeyiz. Çünkü onlar çocuk ve isteklerinin peşinde koşmaları, bir çocukluk hali. Ancak bizler küçük adımlarla onlardaki sabır duygusunu geliştirebilir, haz ötelemeyi onlara öğretebiliriz. Nasıl mı? Kendi hayatımdan örnekler vererek açıklamak istiyorum.
Haz Öteleme Eğitimi Nasıl Verilir?
İki kızım var. Onlarla birlikte markete çıktığımda markette sadece bir ürün almalarına müsaade ediyorum. Diğer isteklerini bir sonraki alışverişe öteliyorum. Onların ikinci ürünü istemeleri, gözlerime istekli gözlerle bakmaları içimi eritiyor ama beklemeyi öğrenmenin uzun sürede onlara daha fazla faydalı sağlayacağına inanıyorum.
Her market alışverişimde aldıkları ürünün ücretini 2 ve 6 yaşında olan kızlarımın kendilerinin ödemesini sağlıyorum. Yani onların eline bozuk veya tam para verip, kasada aldıklarının bedelini kendilerine ödetiyorum. Vermek istediğim mesaj şu: Her hazzın, her isteğin bir bedeli var. Bu şekilde yaptığım için, bir sonraki alışverişimde “O ürünü alacak param yok” dediğimde kızlarımın pek sesi çıkmıyor. Çünkü para ile bir ürünün alındığını, her hazzın bir bedeli olduğunu öğrenmiş oluyorlar.
Pahası yüksek olan bir oyuncak istediklerinde ise çok para biriktirmemiz gerektiğini söylüyor ve kumbaramız dolunca alabileceğimizi söylüyorum. Kumbaranın dolması için onlara daha çok yardım ediyorum. Dolduğunda beraber açıyoruz ve gidip istediklerini ürünü birlikte alıyoruz. Sonuç olarak onlar hazlarına ulaşmak için bir süre beklemiş oluyorlar.
Eskilerin bir adeti vardır. Baba eve gelmeden sofraya oturulmaz diye. Bu adet aslında çocuklar için bir nevi haz ötelemesidir. Yemekleri yemek için sabırsızlanan azıcık da acıkan çocuklar, bu hazzını beklerken ötelemiş oluyorlar. Bu nedenle evde ailecek yemek yenmesini önemsiyor ve kızlarımın bu şekilde hazlarını ötelemiş olacağına inanıyorum.
Özellikle 4-5 yaşlarından sonra Ramazan Ayı’nı çocuklarıma haz ötelemeyi öğretmek için bir fırsat olarak görüyorum. Çünkü oruç başlı başına bir haz öteleme eğitimi. Bu dönemde onların çok kısa süreli oruç tutmalarını, açlıklarını bir iki saat bile olsa ötelemelerini sağlıyorum. Onun için hazırladığımız güzel sofrada, onun için okunacak ezanı beklerken haz öteleme eğitimini verdiğimize inanıyorum.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Haz öteleme eğitiminin temelinde, çocuğun isteklerini bir gerekçe ile ötelemek ve ulaşmak istedikleri her bir hazzın bedeli olduğunu onlara öğretmek var. Bilgisayar oynamak isteyen, evde sizden şekerleme beklemeyen, markette birkaç ürün birden almayı arzu eden, pahalı oyuncaklar talep eden çocuklarınızın bu isteklerini hemen yerine getirmeye kudretiniz olsa bile ötelemeniz onlara hazlarını ötelemesini öğretecektir. Çocukların haz uğrunda kullandıklarını ağlama, ısrar, kendini yerlere atma gibi kozlara ise pek fırsat vermemek yerinde olacaktır. O an için onları üzmüş olabiliriz ama uzun vadede kazanan yine onlardır.