Berlin’de Cuma Pazarı

Ülkeler
"Bir ev, bir traktör parası biriktireyim, dönerim." diyorlardı, hâlâ oradalar. Almanlara göre Türk, Türklere göre ise Alamancı… Gurbetçilerin hikayesini dinlemek için Berli...
EMOJİLE

"Bir ev, bir traktör parası biriktireyim, dönerim." diyorlardı, hâlâ oradalar. Almanlara göre Türk, Türklere göre ise Alamancı…

Gurbetçilerin hikayesini dinlemek için Berlin’de küçük İstanbul diye bilinen Kreuzberg sokaklarına daldık.Kreuzberg’de tek-tük görülen Almanca işyeri isimlerini bir kenara bırakırsanız Almanca bilmenize bile gerek olmadan sokaklarda rahatça dolaşabilirsiniz.

Saray fırınında ekmeğinizi, Şen kasaptan etinizi alır, Merkez Camii’nde cuma namazına gidebilirsiniz.

Kreuzberg, Berlin’de Küçük İstanbul diye bilinen yer. Burada herkes Türkçe konuşuyor fakat biraz farklı. Araya sıkıştırılan birkaç Almanca kelime geride kalan 50 yılın hatırası.

Sokaktaki herkesin Türkiye’ye dönme planı var. Dört nesildir Berlin’de yaşa sa da, doğru dürüst Türkçe konuşamasa da ‘Alamancı’ların vatan özlemi bitmiş değil. Çalışıp emekli olmuş olanlar biraz daha şanslı.

Yılın yarısını Türkiye’de, yarısını Almanya’da geçirenlerin oranı hiç de az değil. Sokalarda kesinlikle bir Türk hakimiyeti var. Bu öyle bir hakimiyet ki çoğu Alman, kimi Almanca kelimeleri Türkler gibi söylüyor, birine kızması gerekince Türkçe kızıyor.

Kreuzberg’de en çok ilgi çeken yerlerden biri salı ve cuma günü kurulan sokak pazarı. Kuru dolmadan içli köfteye pazarda neredeyse yok yok. Sabahın erken saatlerinde tezgahı yerleştiren esnafa çay servisi bile var.

Esnaf arasında şakalaşmalar gırla gidiyor. Pazarı gezdiğimiz gün radyodan haber dinleyen bir esnaf komşu tezgahlara acı haberi veriyor: Tayyip babanın annesi vefat etmiş… Esnaf hep birlikte "Allah rahmet etsin, mekanı cennet olsun." diye karşılık veriyor.

Pazarcı Türk müşteri turist

Pazarın asıl ismi Maybachufer Wochenmarkt, fakat herkes Türk pazarı olarak biliyor. Pazarda tezgah açan esnafın neredeyse yüzde 90’ı Türk, fakat müşterilerin büyük bir çoğunluğunu turistler oluşturuyor.

Berlin’e yakın şehirlerden gelenler bir yana; Hollanda, Polonya gibi farklı ülkelerden de pazarı gezmeye gelenler var. Bu pazar dünyaca ünlü birçok turist kitabında da Berlin’de gezilmesi gereken yerlerin başında gösteriliyor.

38 yaşındaki Bonn doğumlu Ali Boztaş, Konya Ereğlili olduğunu söyleyerek söze başlıyor.

Boztaş, "Burada doğduk ama sürekli Türkiye’ye gittik geldik. 98’de temelli geldim. Babam, çalışmaya gelmişti, traktör parası için gelenler gibi… Dönmeyi düşünüyorum, Türkiye’de şartlar daha güzel. Almanya’da para-mara kalmadı, eskidendi o!” ifadeleriyle son yıllarda yaşananları özetliyor.

Eyüp Gündüz de Türk pazarındaki esnaf. On dört yıl IBM’de çalışan Gündüz, Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla pazarcılık yapmaya başlamış. Haftada dört gün semt pazarlarında tezgah açıyor.

Berlin’e 15 yaşında gelmiş ve halinden bir hayli memnun. Gündüz, "32 yıl su gibi geçti. Hep Türklerle haşir neşir olduk. Gençken Alman arkadaşım vardı ama şimdi yok. Almanya’daki Türklere daha çok güveniyorum. Nereden gelirsek gelelim Türkler, Almanya’da kardeş gibi." diyor.

‘Türk kalmak istiyoruz’

Ayrımcılık yaşadınız mı, diye soruyoruz. Gündüz "Hor bakıldığını hissettiğim zamanlar oldu. Eğitim imkanları çok fazla olmasına rağmen cahillik hâlâ var bu ülkede. Ben de eşim de vatandaş değiliz ama çocuklarım Alman vatandaşı. Alman vatandaşlığına geçmeyi de düşünmüyoruz bu vakitten sonra Türk kalmak istiyoruz. İyi ki de Berlin’e gelmişim dediğim zamanlar çoktur. Berlin’de Türkler çok, kendimizi daha rahat hissediyoruz. Almanlardan kesinlikle farklıyız. Oğlum burada doğmasına rağmen Türkiyelim diyor fakat kızım burayı daha çok seviyor. Çocukların çevreleri daha fazla olduğu için Almanya onlar için daha cazip."

‘Pilav yemezsem rahat edemem’

Berlin’de aradıkları her şeyi rahatça bulduklarını anlatan Gündüz, ”Evde hep Türk yemeği pişiririz. Haftada bir iki defa pilav yemezsem rahat edemem. Türkiye’den buraya gelen sebzeler Türkiye’de yok. İlk geldiğimiz yıllarda hep et yerdik, tek bir kasap dükkanı vardı. Şimdi her yerde kasap var, Almanlar da artık helal et yiyor. Yuvalarda bile Hıristiyan çocuklarına artık domuz eti yedirmiyorlar. Alman yemeği yok ki. 32 senedir buradayım doğru-dürüst Alman yemeği bilmiyorum.” diyor.

Bu arada Eyüp Gündüz ile sohbetimiz arasına giren çaycının söylediği birkaç cümle ise Almanya’daki Türklerin durumunu özetliyor; ”Her yıl tatile giderken Kapıkule’de bayrağımızı görünce mest oluyoruz. Çocuklarım sınırda nöbet tutan Türk askerlerine sarılıyor. Ben Kayseriliyim, Cumhurbaşkanımızın hemşehrisiyim.”

‘Türkiye’de krallar gibiydim’

Orta yaşın üzerindeki birçok Türk vatandaşının Türkiye sevdası Almanya’da doğup büyümüş gençlerde de farklı değil. 24 yaşındaki Adem Arslan, pazarda peynir, zeytin ve ekmek satan aile tezgahında çalışıyor. Almanya’ya ne zaman geldin diye sorduğumuz Arslan’ın cevabı bir hayli ilginç: "Lanet olsun! Almanya’ya doğduğum gün geldim. Mutlu değilim burada. İki sene Türkiye’de kaldım krallar gibiydim; zorla getirdiler. Her yerde yabancıyız; burada yabancı, Türkiye’de Alamancı."

Pazarın bir diğer esnafı ‘başkan’ lakaplı Cemal Tank. 23 yıldır Almanya’da. Tank, "Bizi buradan kurtaracak tek şey var; o da Türkiye. Almanya’da olmanın artık bir anlamı yok." diyor.

Kesin dönüş yapanlara Türkiye’nin kolaylık yapmasını isteyen Tank "Burada kazandığımızın çoğu kesintiye gidiyor. Devletimiz bize biraz kolaylık sağlasa bir gün bile Almanya’da durmam. Ticaret imkanı Türkiye’de daha iyi. Her sene fındık toplamaya giderim. Oğlum 23 yaşında, Almanya’da doğdu, büyüdü ama Almanya’yı sevmiyor. Eskiden pazarın durumu çok iyiydi. Herkesin 5-6 çocuğu vardı, pazara gelip 300 mark harcardı; şimdi sadece turistler geliyor, tadımlık alıyor.” diye konuşuyor.

Almanlar bunu planlamamıştı

Türklerin Almanya’daki 50 yıllık macerası, aslında kimsenin sonunu tahmin edemediği bir film gibi. Kısa süreli bir proje olarak başlayan işçi göçünün, Almanya’nın neredeyse her yerinde küçük İstanbul’lar, Konya’lar, Samsun’lar oluşturduğu artık tartışılmaz bir gerçek.

Her şeyi planlayan Alman mantalitesinin, Türklerin bu kadar uzun süre bu ülkede kalacağını planlayamamışa benziyor. Almanya, uyum konusunda bugün birçok adımı geçiktirmiş olsa da dil ve meslek edindirme kurslarıyla göçmen Türklere yardımcı olmaya devam etse de ‘Tam anlamıyla uyum mümkün mü?’ sorusu tartışılmaya devam ediyor.

Zaman