‘Üçkağıtçı’ din adamı portresi bir proje

Oyuncular
Ayhan Hülagü’nün röportajı Niyeti Kaz Dağları’nın eteklerindeki evine yerleşip sadık yari toprakla sohbet etmek. Hayalleri, kırgınlıkları, pişmanlıklarıyla Ali Sürmeli… ‘Oyuncu...
EMOJİLE

Ayhan Hülagü’nün röportajı

Niyeti Kaz Dağları’nın eteklerindeki evine yerleşip sadık yari toprakla sohbet etmek.

Hayalleri, kırgınlıkları, pişmanlıklarıyla Ali Sürmeli…

‘Oyunculuğu bırakacağım’ demiştiniz. Tiyatro ve sinema devam ediyor. Vaz mı geçtiniz?

Kafamda bitirdim. Geçen sezon sonunda diziden ayrıldığımı söyledim, fakat Memati kesinlikle oynamayacağını söyleyince Zaza’nın da gitmesi zarar verecekti. Pana Film’le mutabık kaldık ve iki hafta önce bitti.

Bundan sonra?

Dizi tekliflerini kabul etmiyorum artık. İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda sahnelediğimiz Antigone oyununu yarıda bırakamam. O da muhtemelen bu yıl sonunda bitecek, emekliye ayrılacağım. Ve çok şükür oyunculuktan kurtulacağım.

‘Çok şükür’ dedirtecek kadar çok mu çektiniz?

Babacığım günde 18 saat çalışılır mı? İnsan haklarına, Allah’ın yarattığı bu bedene aykırı. Ne yazık ki emperyalizm ve onun uşakları bu ülkede, özellikle dizi sektöründe, öyle bir düzen kurmuşlar ki ancak kaçarak kurtulabilirsin. Aldığım para, nasıl olsa maliyeciler biliyor, reddedilir değil aslında. Hadi ya, salak mısın, ne yapıyorsun diyen oluyor ama birinin bu işi bırakması lazım.

Neden bırakması gerekiyor?

Üsküp’te köfteci bir baba, kuru fasulyenin parasını almadı. Çünkü sen gelenlerin kalbini kırmadın, fotoğraf çektirdin, dedi: “Osmanlı’nın beş yüz yılda yapamadığını Türk dizileri yaptı.” Bunu dediğinde utandım. Biri geliyor, ‘Selamun aleyküm Zaza’ diyor, sonra Sırpça fotoğraf çektirmek istediğini söylüyor. Seni insan yerine koyuyor ama sen yorgunluktan bir an evvel eve gidelim, derdindesin. Daha insanca, kaliteli, düzgün işler yapabiliriz. İnsan mahcup oluyor, utanıyor. Faslı, Cezayirli, Tunuslu sana dokunuyor, bir şeyler söylüyor. Yazık o heyecanlara.

Bırakacağım dedikten sonra çok fazla geri dönüşüm aldınız mı?

Çok iyi bir yöntemmiş. Oyuncu arkadaşlarıma öneririm. İşsiz kaldıkları zaman oyunculuğu bırakıyorum desinler, tekliflerin ardı arkası kesilmiyor. Parayı sanki kendi veriyormuş gibi davranan yapımcılardan ‘sana bu lafı yedireceğiz’ der gibi teklifler geldi. Sen reyting yapıyorsun, o reklama yansıyor, halkın parasının bir kısmını sana veriyor. Cebinden çıkıyormuş gibi havaları yok mu? Hepsinden kurtuldum Allah’a şükür.

Reddedemeyeceğiniz senaryolar gelirse?

Hakikatten faydalı, iyi olduğuna inandığım filmlerde dayanamayıp oynayacağım gibi bir şey var içimde. Ama dizi mizi bitmiştir.

Neler yapmayı planlıyorsunuz?

Çok şükür, oğlum liseyi bitiriyor. Artık ona para lazım değil. Kaz Dağları eteklerinde ucuzken birkaç dönüm yer aldım. Elim, gücüm yettiğince benim sadık yarimle biraz sohbet etmek istiyorum. Ben ona, o bana hazırlansın. Varsa bir ömrümüz, onunla hasbihal edelim. Çok özledik birbirimizi. En azından ibadetimi de, ibadetsizliğimi de kimsenin görmediği bir hayat süreyim. İstanbul, yaşanmaz bir şehir. Allah, burada kalanlara sabır versin…

Askerde bile tıraş olmadım

New York’ta Beş Minare’den önce 6 ay inzivaya çekilmiştiniz. Dün gösterime giren Açlığa Doymak filminde nasıl bir süreç gelişti?

Sakalın kerameti. Çok sevdiğim bir insan ‘Mevlânâ ve Şems üzerine bir hayal kuruyoruz. Şems ile ilgili ne düşünürsün?’ dedi. Olur, dedim düşünürüm. Düşünürken sakalı bırakmaya başladım. Sakallar uzadı ama proje gelişemedi. Tıraş olmadan Zübeyr Abi, ‘Açlığa Doymak’ı çekecem, dedi. Ee, ben ne oynuyorum… Öyle başladık, bitirdik.

Ali Sürmeli, Antigone oyununa hazırlanıyor.

Takiye: Allah’ın Yolunda, New York’ta Beş Minare, Kurt Kanunu ve Açlığa Doymak, son dört projenizde din adamını oynadınız. Tesadüf olmasa gerek?

O da sakalın kerameti. Doğduğumdan beri sakallarımı kesmemek için çırpınırım. Askerdeyken komutanın postacısıydım. Ateş ediyoruz, herkes hedefin sol altına denk getiriyor. Sağ üste nişan alıp 12’den vurdum. Bir hafta izin verdi komutan. Bir hafta olmaz, dedim, on güne çıkardı. Yok, dedim. İki günde bir tıraş olayım. Peki, lan dedi. On gün yattım ve askerliği iki günde bir tıraş olarak bitirdim. Sevmiyorum işte. Mahsun’la New York’ta Beş Minare’de kim oynayacak diye arıyor, kimse de kabul etmiyordu. O kadar sakal bırakacaksın, kaç lira verecek? Olmaz, derken kabul ettik. Sakalı kesmeden Takiye rolü, onu bitirmeden Kurtlar Vadisi Zaza rolü geldi. Şems rolüne hazırlanırken de Açlığa Doymak…

Hangisi daha özel?

New York’ta Beş Minare’deki. Mahsun söyledi, montajcı fark etmiş. Bizim vaaz sahnesinde kamera sabit ama ışıktan bir pare olmuş arkada. Yürektendi, caminin içiydi, kalabalıktı… Tekrar da yapmadık. Onun için özel rollerimden biridir.

O sahneler insanın ruhuna çok tesir ediyor…

Tesir etmez mi? Bir Hıristiyan oyuncu papazı canlandırsa gerçekten inanıyorsa daha güzel oynar.

Yabancı olmadığınız bir dünya…

Aynı toprakta yaşıyoruz, aynı dindeniz. Nasıl yabancı olayım? Mezhebimiz, meşrebimiz farklı olsa da Elhamdülillah Müslüman’ız. Bu ne kadar yansıyor bilmiyorum.

İnanç, sizin hayatınızın neresinde duruyor?

Söylemek istemem. O’na inanıyorum, kulla Allah arasında. Gören göz görür, görmek istediğini. Girdap filminde de iki cümlesinden biri Allah olan bir din adamını oynamıştım. Sonunda görüyoruz ki Yahudi bir grup insanları terörist yapıyor. Çok dillendirilmesine tepki olarak bunu söylüyorum.

AK Parti’den umudumu kaybettim demeye dilim varmıyor

İstemihan Talay’ın kültür bakanı olduğu dönem… Sakıp Sabancı’nın hikâyesini anlatan Patron oyunundan sonra bakanla tartışmış, Devlet Tiyatrosu’ndan kovulmuştunuz. Neden ve nasıl geri döndünüz?

Gazetelerin hepsinde ahlaksız, terbiyesiz diye yazıldı. Sonra Burhan Apaydın gönüllü avukatım oldu, iki yıl sonra kullandığım laflarda bir hakaret olmadığı kararı verildi ve kuruma geri döndüm. O zamanlar Susurluk diye bir şey vardı, tiyatrodaki Susurluk’u patlatan adam olarak gösterildim. Geçti o günler ama nasıl yaralandığımı ben bilirim.

Nasıl yaralandınız?

Yaralardan söz etmiyorum. Haklıydım, haklı olduğumu hem zaman hem mahkemeler kabul etti.

DT’nin sistemi kapalı kapılar ardında tartışılmaya devam ediyor…

Toplumun dikkatleri tiyatronun üzerinde. Başbakan’ın daha şefkatli, problemin ne olduğunu bilerek konuşmasını isterdim. 35 yıllık sanatçıyım, ikramiye, teşvik, maaş hepsini topladığımda ortalama maaşım 3 milyarı bulmuyor. Açlık sınırı ne kadar? Bunu insanların önünde söylemiş olması beni incitti.

Hükümetin siyasi duruşunu nasıl buluyorsunuz?

Erdoğan’ı beğeniyor, ‘one minute’ olayından sonra ‘işte gurur duyacağım bir adam’ diyordum. Fakat hastalandı dedikodularından sonra benim başbakan gitti, Ankara’nın başbakanı geldi. Hoşlanmadığım bir şey söyler korkusuyla Bismillah diyerek televizyonu açıyorum. One minute’ten buraya nasıl geldi? Elinde idam sicimi, Kürt milletvekillerini Meclis’ten atmaya varan bir adam oldu. Bütün bu kan, gözyaşına rağmen niyetimin iyi olduğunu biliyorum. O da bir yere kadar, ömür bu gelip geçiyor. Bir ülkeyi ‘Bu kadar nükleer santralimiz var, bu kadar enerji tüketiyor’ ifadeleri değil, ancak ondaki derinlik zengin kılar. Bu da olacak ama diğer taraftan tiyatronu kapatmayacaksın.

Sorunların çözüme dair umudunuz yok gibi…

Umutluydum AK Parti’den. ‘Yitirdim umudumu’ demeye dilim varmıyor, içim öyle hissediyor ama onu dile vurmak istemiyor. Allah, Peygamber aşkına şu kanı durdurun. Elinizde…

Kurtlar Vadisi benim için Elazığlı teyze demek

Seyirci Zaza’nın ölümünü metanetle karşıladı mı?

Karşılaştığım insanlar şimdi ne yapacağız, senin sahnelerde neşeleniyorduk, diyor. Özür dilerim babacığım ama bütün arkadaşlarım emekli oldu, ben hâlâ çalışıyorum.

RÖPORTAJIN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN!..

Zaman