Karaciğer kanseri tedavisinde büyük gelişme

Oyuncular
İlaç ve kemoterapi gibi tedavilere direnç gösteren karaciğer kanserlerinde, radyoaktif maddelerin sadece tümörü besleyen damarların içine enjekte edilmesi esasına dayanan “mikro küre”...
EMOJİLE

İlaç ve kemoterapi gibi tedavilere direnç gösteren karaciğer kanserlerinde, radyoaktif maddelerin sadece tümörü besleyen damarların içine enjekte edilmesi esasına dayanan “mikro küre” yöntemiyle tedavi şansı yakalanıyor.

Nükleer Tıp Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Fırat Güngör, AA muhabirine, karaciğer kanserinin Türkiye’de ve dünyada en yaygın görülen kanser türlerinden olduğunu, dünya genelinde her yıl 5 yüz bin ile bir milyon arasında yeni karaciğer kanseri vakası görüldüğünü, bunun da en sık pankreas ve kalın bağırsakta metastaz yaptığını ifade etti.

Pankreas ve kalın bağırsak kanserlerinin yüzde 50 ile 70’inde karaciğer metastazları oluştuğuna dikkati çeken Güngör, kalın bağırsak kanserlerinde ölümlerin yüzde 20’sinin karaciğer metastazlarından kaynaklandığını dile getirdi. 

Güngör, karaciğer kanseri tedavisinde cerrahi, kemoterapi ve ilaç tedavilerinin yanı sıra yeni nesil uygulamaların oldukça etkili olduğunu bildirdi. Her hastanın cerrahi şansı olmadığının altını çizen Güngör, “Çünkü bu durum, karaciğerin tümör içeriği ile ilgilidir. Eğer karaciğerin tümör içeriği çok yüksekse, birden çok sayıda lezyon varsa cerrahi tedavi bu hastalarda uygulanmaz” dedi.

Metastaza bağlı olmayan karaciğer kanserlerinin tedaviye son derece dirençli olduğuna dikkati çeken Güngör, lezyonların çok sayıda olmasından dolayı genellikle bu tedavi seçeneklerinden fayda sağlanamadığını söyledi.

“İlaç sadece karaciğerdeki tümörlü dokular üzerinde tutulu”

Bu konuda “mikro küre” olarak isimlendirilen “radyo embilizasyon” yönteminden başarılı sonuçlar alındığını anlatan Güngör, uygulamanın yan etkilerinin yok denecek kadar az olduğunu ve mevcut tekniklere oranla çeşitli avantajları bulunduğunu ifade etti.

Mikro küre yönteminin, radyoaktif maddelerle işaretli, 20-50 mikron boyutlarındaki kürelerin, direkt karaciğer ve dolayısıyla tümörü besleyen damarlar içine enjekte edilmesi esasına dayandığını belirten Güngör, şunları kaydetti:

“Mikro küre yöntemi spesifik, kemoterapi ve ilaç uygulamaları ise sistemik tedavi yöntemleridir. Yani tamamen karaciğerdeki lezyona yönelik uygulamalar değildir. Bu nedenle, kemoterapi tedavisinden sonra olduğu gibi hastayı yıpratıcı yan etkiler oluşmaz.

Oirekt karaciğeri besleyen atar damarların içerisine ilaç enjekte edilir. Böylece verilen ilaç sadece karaciğer içerisindeki tümör dokular üzerinde tutulum gösterir. Karaciğerin atar damarına ulaşmak için hastanın kasık damarından girilerek katater yardımı ile karaciğeri besleyen damara ulaşılır ve ilaç verilir.

Radyasyonun doğrudan hedefe yönelmesi ve diğer bölgelerin radyasyondan etkilenmesine engel olması avantajlarıyla dikkat çeker. Diğer tedavi yöntemleriyle kombine edilerek kullanılabilen yöntem, radyasyona karşı herhangi bir önlem alınmasını gerektirmeyecek kadar güvenli olması ve hastanın aynı gün eve dönüş yapılabilmesi avantajları sayesinde tercih edilmektedir.”

Tedavinin, hasta hikayesinin detaylı analizi, çeşitli kan tahlilleri BT, anjio ve PET gibi bazı taramaların yapılmasının ardından karaciğerdeki kanser dokularının haritalarının çıkarılmasıyla başladığını anlatan Güngör,  “Kısa bir sürede kanserli dokuları etkisiz hale getirebilen bu tedavi, yalnızca kanserli dokulara odaklanarak, dokuların çoğalmasını engeller” dedi.

“Karaciğer yetmezliğinde uygulama yapılamaz”

Güngör, mikro küre yönteminin en büyük avantajının, kemoterapide görülen “yıpratıcı yan etkilerin görülmemesi” olduğunu vurgulayarak, yöntemin kemoterapi, kemoembelizasyon veya cerrahi tedavi uygulanmış hasta guruplarında da rahatlıkla uygulanabildiğini söyledi. 

Mikro kürenin, diğer tedavilerle kombine edilebilen bir yöntem olduğuna işaret eden Güngör, hastanın tedaviden yarar görmesi durumunda, uygulamanın tekrarının yapılabileceğini dile getirdi. Güngör, “Ancak tümör, karaciğeri yüzde 70 gibi çok yüksek miktarda işgal edilmişse ya da karaciğer yetmezliği söz konusu olduğunda uygulama yapılamaz” diye konuştu.

Mikro küre tedavisinin, karaciğer kanserinin yanı sıra karaciğere doğru yayılma gösteren farklı kanser tiplerine sahip hastalarda da (kolon, akciğer, meme kanserleri gibi) uygulanabildiğine işaret eden Güngör, yöntemin SGK tarafından geri ödeme kapsamında olduğunu bildirdi.