Tarihi Dramalarla Nereye Kadar?

Filmler
Berke Göl Kimi yönetmenler, ilk filmleriyle yakaladıkları başarıyı, kariyerlerinin sonraki bölümlerinde bir türlü tekrarlayamazlar. İngiliz yönetmen Roland Joffé’yi de hiç tereddüt etmede...
EMOJİLE

Berke Göl

Kimi yönetmenler, ilk filmleriyle yakaladıkları başarıyı, kariyerlerinin sonraki bölümlerinde bir türlü tekrarlayamazlar. İngiliz yönetmen Roland Joffé’yi de hiç tereddüt etmeden bu isimler arasında sayabiliriz. Joffé diktatör Pol Pot’un Kamboçya’sını konu alan epik ‘Ölüm Tarlaları’nın ve Güney Amerika’nın sömürgeleştirilmesi sürecinde geçen trajik ‘Görev’inden sonraki filmlerinde ne eleştirmenleri kazandı ne de hatırı sayılır bir gişe başarısına ulaştı. Yönetmen, farklı türlerde yaptığı denemelerden sonra ‘There Be Dragons / Devlerin Günahı’ ile sevdiği sulara dönüyor ve ağdalı bir tarihsel drama imza atıyor.

İspanyol aksanıyla İngilizce

‘Devlerin Günahı’ 1980’lerin başında, azizlik payesi verilmesi söz konusu olan din adamı Josemaria Escriva’nın hayatını araştırmak üzere ülkesine dönen ve araştırmaları gereği yıllar sonra yeniden babasıyla bir araya gelen İspanyol gazeteci Robert’ın hikâyesiyle açılıyor. Baba-oğul küskünlüğünün ayrıntıları bir bir gün yüzüne çıkarken, baba Manolo’nun mektupları ve ses kayıtları aracılığıyla film, yüzyıl başına ve oradan İspanyol İç Savaşı’na uzanıyor. İç Savaş’ın kanlı günlerinde, kendini inancını yaymaya adayan Josemaria Cumhuriyetçi milislerden kaçarken, onu kendine düşman belirleyen hırçın Manolo da aidiyet arayışı içinde Milliyetçilere katılıyor.

‘Devlerin Günahı’nda Joffé, Opus Dei tarikatı gibi son derece tartışmalı bir örgütün kurucusunun hikâyesini anlatırken işin politik boyutunu bir kenara bırakıp bireysel hikâyeye odaklanmaya çalışıyor. Ancak bu tercih, filmin Escriva’ya fütursuzca övgüler düzmesine ve öğretisini durmaksızın yüceltmesine yol açıyor. Savaşın kötülüğü, inancın kutsallığı, sevginin yüceliği gibi beylik fikirlerle örülü anlatı, bağışlamanın önemi üzerine aynı oranda beylik bir cümleyle sona eriyor. Filmin uluslararası kadrosunun İspanyol aksanıyla İngilizce konuşmaya çalışması ise, adeta tüm bunların üzerine tuz biber ekiyor. [Radikal]