”Uzun Hikaye”, küçük bir çocukken dedesiyle Bulgaristan’dan göçerek Eyüp’e yerleşen ”Bulgaryalı Ali”nin (Kenan İmirzalığlu) delikanlılık çağlarında sevdiği Münire (Tuğçe Kazaz) ile kaçmasıyla başlıyor. Film, ”İyi insanların” demir yolları boyunca ”iyi insan kalabilmek” için kasabadan kasabaya taşınan, kimi zaman hüzünlü, kimi zaman neşeli romantizm yüklü macerasını anlatıyor. Ali ve annesiz büyüttüğü oğlu Mustafa’nın istasyonda başlayan uzun hikayesi 1 saat 37 dakika sonunda yine aynı istasyonda son buluyor.
”Uzun Hikaye: Hicret hikayesi”
Filmin yönetmeni Osman Sınav’a göre ”Uzun Hikaye” bir hicret hikayesi. Allah’ın kutsal kitaplarında hikayeler anlattığını hatırlatan Sınav, ”Uzun Hikaye, hicret meteforu ne demek onu anlatır. Hiç ”Hicret”ten bahsediyor mu? Ama bir hicret meteforudur. ‘Daha iyi insan olmak, daha adaletli olmak ve daha iyi insan yetiştirmek üzere nasibinizin peşinde yolculuk yapın. Sizi bundan alıkoyacak yeri terk edin. Daha iyi, daha huzurlu, iyi, adaletli insan olacağınız yere gidin. Umudunuzu kaybetmeden iyiliğe doğru gidin’ diyen bir film. İşte bu bir hicret filmidir. Bunun inçin illa ”Hicret”ten bahsetmeniz gerekmez” dedi.
Kutsal kitaplardaki hikayeleri sinemaya aktarırken, illa ”Kızıldeniz’in yarılması” gerekmez diyen Sınav, bu meteforu anlamayanların, Allah’ı, Kur’an’ı ve kişinin kendisini de anlayamayacağını iddia etti.
Sınav, insanın kendisini görebilmesi için bir takım hikayelerden ilham aldığını, Allah’ın da kullarına hikaye ile ilham verdiğini belirtti.
Şarkı bitmeden salon boşalmıyor
Filmin seyirci tarafından büyük bir beğeniyle izlendiğini ve kimsenin ”Ah şu gönül şarkıları”nı dinlemeden salondan ayrılmadığını kaydeden Sınav, kendisine iletilen memnuniyeti şöyle anlattı:
”Bir seyircimiz diyor ki ”Elinize sağlık. İçimizi titrettiniz. Filmden çıkınca oğlumun ve eşimin elini daha bir sıkı tuttum. Bir başka seyircimiz diyor ki ”İzlemeye doyamadım.’ diyor. ‘Doyamadım, doyamadım, doyamadım’ yazıyor. Bir başka seyirci de ”İlk defa bir Türk filmi bitsin, istemedim” diyor.
Bütün sinemalardan haberler alıyorum. Meslektaşlarım da arıyorlar. Profesyonel bir meslektaşım da geçen gün sinemaya gitmiş. Film bitmiş, doğal olarak ayağa kalkmış. Ancak hiç kimse kalkmadı diyor. Bütün seyirci oturunca ben de oturdum diyor. Filmin nasıl olduğunun cevabı seyircide. Ajansımız ‘son yıllarda en çok tavsiye edilen film’ diyor. Seyirciden çok iyi dönüşler var, beklediğimizin çok üstünde. Filmin duygusuyla o şarkıyı dinliyor.”
Babası ve Mustafa Kutlu filmi izlemedi
Filmi, Sınav’ın uzun yıllardır tanıştığı ve çok sevdiği, Uzun Hikaye adlı kitabından uyarlama yaptığı yazar Mustafa Kutlu ve babası ise henüz izlemedi. Kutlu’nun biraz rahatsız olduğunu belirten Sınav, ”İnşallah DVD yaptığımızda izleyecek. Parça parça izledi. Kendisi çok mutlu. Ailesi gördü. Filmi tabii ki çok merak ediyor. Ama rahatsız olduğu için sinemaya gidemedi. İnşallah görecek. Ama çok mutlu. Zaten 10 yıldır konuştuğumuz için. O kayıtsız şekilde bize emanet etti” dedi.
Babasının da çok yaşlı olduğunu ve cami dışında bir yere çıkamadığını söyleyen Sınav, kardeşinin Ankara’da babasını sinemaya götüreceğini ifade etti.
Kutlu’nun iki eserini üzerinde çalışıyor
Edebiyat eserlerini sinemaya uyarlamanın riskli bir iş olduğunu anlatan Sınav, ”Edebi dili aşacak görsel bir dil çıkaramazsınız, eleştiri alırsınız, sonuca uluşamazsınız. O yüzden daha risklidir uyarlama yapmak” dedi.
Sınav, Kutlu’nun iki eseri üzerinde daha çalıştığını da açıkladı. Bunlardan biri dizi, diğeri de sinema olacak. ”Rüzgarlı Pazar”ı sinema filmi yapmak isteyen Sınav ”Zafer Yahut Hiç”i ise dizi film olarak seyirciyle buluşturmak istiyor.
”İmirzalıoğlu artık oyunculuğunun zirvesinde”
Kenan İmirzalıoğlu Uzun Hikaye’de kimsenin alışık olmadığı, ilk kez farklı bir karakterle seyircinin karşısına çıktı. İmirzalıoğlu’nu başrolde oynatmak için hiç tereddüt yaşamadığını vurgulayan Sınav, tam 11 yıl önce İmirzalıoğlu’na farklı rollerde oynamanın bütün aktörlerin hayali olduğunu söylediğini anlattı.
”Deliyürek’i bitirdiğimizde, nasıl farklı bir şeyde oynuyor. İşte onun gibi. Bu seni farklı bir yere taşır demiştim. O da 11 yıldır bunu gerçekten oynamak istiyordu. Hiç tereddütüm yoktu. Kenan İmirzalıoğlu artık oyunculuğunun zirvesinde. Artık onun için oyunculuğun içinde başka sayfalar açtı”
Fakirlik, pazar filesi, çürük elma anısı
Seyirci için, filmin temasının, oyunculuğun, müziklerinin ve yaşattığı duyguların önemli olduğunu belirten Sınav, bu yönüyle Uzun Hikaye’nin başarıyı yakaladığını söyledi. ”Meslek hayatımın en güzel işini yaptığıma inanıyorum” diyen Sınav, beklentisinin üzerinde iltifat aldığını ve kendisi için en büyük kazancın bu olduğunu ifade etti.
Filme ne kadar para harcadığını, ne kadar kazandığını konuşmanın kendince ayıp olduğunu belirten Sınav, babasından aldığı bu terbiyeyi şu anısıyla anlattı:
” Küçükken Denizli’ye göçlüğümüzde annem pazara gidip alışveriş yapmaya başladı. Orada baktık ki file ile alışveriş yapılıyor. Annem file ile alışveriş yapmaya başladı. Biliyorsunuz fileler filmde de var. Orada herkes file kullanıyor. Çok da pratik bir şey. Babam anneme fileyi yasakladı. Dedi ki ‘siyah bir torba dik onunla alışverişe git’. Halbuki annem pazarın en son saatlerinde gidip en ucuzundan almak zorunda idi. Çünkü paramız yoktu. Elma alacaksa yarısı çürük olurdu. Çünkü parası o kadardı. Biz o elmaların yarısını temizler öyle yerdik. ‘Onu bile alamayanlar vardır. Gözü kalır, hakkı kalır’ derdi babam. ‘Göz hakkı var’ derdi.
Böyle bir terbiyeden geliğim için, şu kadar para kazandım, şu kadar maliyeti var, bu seyirciyi ilgilendirmez.”
”Babam ve Oğlum ile alakası yok”
”Uzun Hikaye”yi izleyen birçok seyircinin aynı 2005 yapımı ”Babam ve Oğlum” da olduğu gibi gözyaşlarını tutamadığı ve o filmi hatırladığına ilişkin soruya ise Sınav şöyle cevap verdi:
”Babam ve Oğlum ile alakası yok. Ancak duygudaş hikaye. Babam ve Oğlum güzel bir baba ve oğlu hikayesiydi. Bu da güzel bir aşk hikayesiyle başlıyor. Ben hiçbir alaka görmüyorum. Bu tür mukayeseler yanlıştır.
Haber 7