Şahan Gökbakar: “Gençlere kapım açık”

Filmler
‘Recep İvedik’lerden sonra yeni Şahan Gökbakar komedisi ‘Celal ile Ceren’in seyirci tarafından nasıl karşılanacağı merak konusu. Ama Gökbakar’ın içi rahat: "Tedirgin...
EMOJİLE

‘Recep İvedik’lerden sonra yeni Şahan Gökbakar komedisi ‘Celal ile Ceren’in seyirci tarafından nasıl karşılanacağı merak konusu. Ama Gökbakar’ın içi rahat: "Tedirginliğim yok. Güleceklerini tahmin ediyorum. O hissiyatla yaptık."

Gişesi garanti bir ‘Recep İvedik 4’ yerine neden ‘Celal ile Ceren’le döndünüz?
Çünkü zaten üç film yaptık. Üç filmin üzerine iki seneye yakın ara verdik. O sırada yapım şirketimiz Çamaşırhane’nin kuruluşuyla uğraştık. Birazcık dinlendim. Onun dışında da yeni bir proje yapmak istedim ve ‘Celal ile Ceren’ doğdu. Bu hikâye doğdu, hoşumuza gitti ve buna yöneldik. Ama benim için gişeyi sağlayan şey; seyircinin izlediği şeyden mutlu olması, izleme amacıyla gittiği filmden mutlu çıkmasıdır. Yine gülmeye gidecek bir seyirci kitlem olacak. Onlar gidip gülerlerse, eğlenirlerse yine güzel bir gişe elde edeceğini düşünüyorum yapılan bu işin. Dolayısıyla, zaten önümüzdeki günlerde ‘Recep 4’, ‘Recep 5’, yapacağım onları da.

‘Celal ile Ceren’i bir aşk komedisi olarak tanımlıyorsunuz. Hikâye nasıl çıktı ortaya?
Çok yakın arkadaş grubum var, çocukluktan beri beraber büyüdüğümüz kızlar. Onların kendi arasındaki bir diyaloğa kulak misafiri oldum, bir arkadaşı çekiştiriyorlardı. Ordaki canavarlığı, vicdansızlığı görünce dedim ki bu çok iyi bir hikâye. Demek ki kadınlar böyle yapıyor. Bir ayrılık oldu mu ayrılan erkeği çekiştiriyorlar. Böyle bir film olsa güzel olmaz mı dedim, onlar da “Aaa evet çok güzel olur” dedi. Öyle başladı, öyle çıktı. Yazdım bir anda bu fikri. Togan’la (Gökbakar) ve Emrah’la paylaştım. Onlar da çok eğlendiler.

Hikâye biraz Celal üzerinden gidiyor, kadınları kızdırmasın film…
Kadınlar aslında daha da mutlu olacaklar diye düşünüyorum. Yani birazcık kadınların bakış açısından yazdım bu filmi. Kadınlar, Celal’in başına her saçmalık geldiğinde “Ohh daha da beter ol inşallah!” derler diye düşünüyorum.

Sizce Celal karakterinin Recep İvedik’le benzerlikleri var mı?
Benzerlikleri; Celal de bir mahallenin çocuğu, babasıyla çalışan, ailenin büyük oğlu. Bir kardeşi var. Babası Karaköy’de elektrik-elektronik kablolama dükkânı olan bir adam. Celal de babasının yanında çalışıyor. Normal bir hayatı var, üniversite mezunu. Recep İvedik’le başka benzer yönü yok. Yani Celal de saf belli noktalarda tabii ama hikâye gereği aslında. Yani iyi bir insan Celal.

Söyleşilerinizde “Burada bambaşka bir sinema göreceksiniz” diyorsunuz. Nasıl bir sinema o, daha olgun bir sinema mı?
Olgunluk açısından bir farkı yok ama tarzı farklı. Şöyle ki, ‘Recep İvedik’ filmleri daha karikatür bir oyunculuğun ve karikatür bir tiplemenin olduğu; gülüşünün, yürüyüşünün, bakışının, ses tonunun, vücut dilinin kendi içinde marka olduğu bir karakter. Dolayısıyla buradaki Celal daha doğal hayattan, daha doğal bir oyunculukla izleyeceğimiz bir karakter. Yani daha karikatür bir tip değil. Daha normal biri.

Komedilerin çok sık düştüğü bir tuzak var. Skeç skeç olması. Ona düşmemek için özellikle dikkat ettiniz mi bu hikâyede?
Yoo hiç öyle özel bir dikkatim olmadı. Ben bir filme başlarken bir hikâye belirliyorum kafamda. Çeşitli sahneler hayal ediyorum. Onları da birbirine bağlayan sahneler hayal ediyorum ve böylece film oluşuyor. Skeç skeç mi diye düşünmüyorum.

Esprilerin hepsini yazıyor musunuz senaryoda?
Bazılarını yazıyorum, bazıları sette çıkıyor. En çok güldüğümüz espriler sette doğaçlama çıkıyor, beklenmedik olduğu için. Ama dediğim gibi, benim diğer bu skeç skeç olan veya skeç skeç diye değerlendirilen filmlerimde de bence bir hikâye var. Ben filmleri yaparken hepsinin hikâyesini anlatabilirim tek tek.

Recep İvedik dışında bir Şahan Gökbakar’ı seyirci nasıl karşılar, merak konusu. Sizde tedirginlik var mı?
Hiçbir tedirginliğim yok Allah’a şükür. Ben ‘Recep İvedik’ dışında da daha önce televizyonda çok fazla iş yaptım. ‘Dikkat Şahan Çıkabilir’i yaparken, ‘Kime Diyorum Ben’i yaparken insanlar hep çok sevdiler sağ olsunlar, ilgi gösterdiler yaptığım işe. O yüzden öyle bir tedirginliğim yok. Ama ben de merak ediyorum insanların ne kadar eğleneceğini, güleceğini. Güleceklerini tahmin ediyorum. O hissiyatlarla yaptık bu filmi.

Sizin bir akıl hocanız var mıdır, kimlere danışırsınız?
Hiç kimseye danışmam. Akıl hocası olarak biri yok yani hayatımda. Sence nasıl, sence nasıl diye fikir danışırım da genelde kendi bildiğimi yaparım.

Söyleşilerinize baktım, Şahan olarak Recep İvedik’le karşılaştırılmak epey canınızı sıkmış.
Onu negatif anlamda bana karşı kullanmaya çalıştılar da o kısmı benim canımı sıktı. Çünkü benim bir oyuncu olduğumu ve Recep İvedik’in bir oyun olduğunu birbirinden ayırması gerekirdi bence insanların. Bunu da çok ufak bir grup yaptı.

Siz de buna biraz malzeme vermiyor musunuz? ‘Recep İvedik 3’te bir sahne var. Kütüphaneye gidiyor, ‘okumalık kitap’ istiyor. Sonra da ilkokuldan beri doğru dürüst kitap okumadım, kitapla problemlerim var gibisinden şeyler söylüyorsunuz.
Bilerek diyorum zaten. Yani ‘Kitap okuyor musunuz?’ sorusu sorulunca garipsedim kendimi.

Şaka mı yapıyorsunuz yani?
Tabii ki şaka yapıyorum. Çünkü bence şaka yapılacak bir soru “Kitap okuyor musunuz?”. Sonuçta zaten Milli Eğitim Bakanlığı ’nın okunması zorunlu kitapları vardı eğitim sistemimizde. Yani kafadan zorunlu okudum ‘Çalıkuşu’nu falan! Daha sonra konservatuvara girdim. Orada da okunması zorunlu kitaplar olduğu için Shakespeare’ler falan. Güzel yazmış adam! (Gülüyor.)

Peki onun dışında Orhan Pamuk , İhsan Oktay veya Dostoyevski falan merak edip okumaz mısınız?
Klasikler konusunda hepsinin konusunu bilirim, hikâyelerini bilirim az çok. Kütüphanemde vardır. Açıp tekrar tekrar okur musun dersen dürüst olayım okumam tekrar tekrar ama bilirim. Okuduğum şeyler vardır ve modern yazarlardan okuduklarım vardı zamanında. İşte Frederic Beigbeder gibi. Onun kitaplarını sevmiştim. Onun dışında da dediğim gibi daha çok senaryo ve tiyatro eseri okumakla geçiyor zamanım.

Politik bir soruyla bitirelim. Şu sıralar Kürt meselesinde yeni bir barış sürecine girildi. Şahan Gökbakar ne düşünür bu konuda mesela?

Ben her zaman insanoğlunun mutlu, huzurlu ve güzel günler yaşaması gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla da bunun için ne gerekiyorsa yapılması gerektiğini düşünüyorum. Herkesin barış içinde, mutluluk içinde yaşadığı bir ülkede yaşamak beni çok mutlu eder. O yüzden de inşallah o günleri görürüz.

Gençler senaryo getirsin
Kendi yapım şirketiniz Çamaşırhane’yi kurdunuz. Burada ne gibi hayalleriniz var? Sizin gibi vaktiyle koltuğunun altında projelerle dolaşanları desteklemek gibi planlarınız var mı? Tabii ki var. Aslında bu sorudan yola çıkarak bir şey söyleyeceğim. Ben bu film şirketini kurduğum zaman hayallerim vardı aslında. Hem kendi projelerimi yapmak hem de beğendiğim ve prodüktörlüğünü yapmak istediğim projeleri hayata geçirmek. Bunların hepsi illa komedi filmi olmak zorunda değil. Başka tarzda filmler de olabilir. Yapmak isterim, ilgileniyorum. Fakat şu ana kadar bana gençlerin attığı mail’ler veya Twitter ’dan ulaştırdıkları hep şey: “Recep İvedik’e acayip bir film yazdım şu an” gibi şeyler. “Bunu ben yazdım ve oynamak istiyorum” diyen bir arkadaş gelmedi daha. Ben zaten kendi oynayacağım şeyi kendim yazmayı tercih ederim. Bir de bana getirecekleri şeylerin önce noter tasdikini alsınlar, kendi yapmak istedikleri, kendi oynamak istedikleri projeler varsa onları bana ulaştırsınlar, sunsunlar, bunun prodüktörlüğünü yapar mısın desinler kapım açık.

Röportajın devamını okumak için tıklayınız!

Radikal