Şafak Türküsü Film Olacak

Filmler
1980’de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi birinci sınıf öğrencisiyken tutuklandı. Dev-Sol davasında idam istemiyle yargılandı. İçerideyken yazdığı ilk şiirler 1982 yılında yayınlandı. 198...
EMOJİLE

1980’de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi birinci sınıf öğrencisiyken tutuklandı. Dev-Sol davasında idam istemiyle yargılandı. İçerideyken yazdığı ilk şiirler 1982 yılında yayınlandı. 1984’te şiirlerini topladığı Şafak Türküsü isimli kitabı Akademi Kitabevi Başarı Ödülü kazandı. Ardından 1987 yılında yayımlanan Müebbet Türküsü adlı şiir kitabı da büyük yankı uyandırdı. Ne gariptir, bunun üzerine serbest bırakıldı. Özgürlüğüne kavuştuğu günden bu yana o artık, Ahmet Kaya’nın bestelediği Şafak Türküsü adlı, dillere pelesenk olan şiirin şairi. Evet, Nevzat Çelik’ten bahsediyoruz elbette.

O şiirleri yazdıran dönem

Nevzat Çelik’in tüm kitapları kısa bir süre önce İmge Kitabevi tarafından yeniden basılmaya başlandı. Bunların arasında üç yeni kitap da bulunuyor. Bu roman üçlemesinin ilkinde Türkiye solunun tarihi anlatılacak. Bu aynı zamanda Şafak Türküsü’nün romanlaştırılmış hali olacak. Şafak Türküsü denilince elbette biraz üzerinde konuşmak gerekiyor. Bu gibi şiirlerin ancak 50 veya 100 yılda bir yazılabileceğini söylüyor Çelik: “Şafak Türküsü gibi şiirleri birden fazla unsurun bir arada olmasıyla yazabilirsiniz. Ne kadar yetenekli olursan ol tarihsel dönem, ülkenin durumu, şiirin geldiği nokta da önem kazanıyor. Hangi dönem okursan oku, her zaman insanı etkileyebilecek bir şiir Şafak Türküsü. Bütün ideolojilerin dışına çıkmış, herkesi ağlatmış bir şiirdi.”

Bence çok izlenecektir

Yeni çıkacak bu kitabı aslında bir sinema filmi senaryosu olarak kaleme aldığını belirten Çelik, romanın da senaryoyu yazarken ortaya çıktığını söylüyor. Müjdeli bir haber verelim: Şafak Türküsü aynı zamanda sinema filmi olacak. Yakın bir zamanda çekilebilir diye ekliyor Çelik: “Bugüne kadar 12 Eylül’ü, bir işkence sahnesini tam olarak anlatan hiçbir film yapılmadı. Ben senaryoyu tamamladım. İyi bir yönetmen, oyuncu ve teknik desteğiyle çok etkili olabilecek bir film. Senaryoyu kime okuttuysam ağladı, çok etkilendi. Oysa ağlak bir şey yazmamıştım. O dönemin koşullarıydı insanları etkileyen. Bir dönemi iyi anlattığımı düşünüyorum. İddialı gibi laf edeceğim ama bu film yazdığım şekilde çekilebilir, tanıtılabilirse bugüne kadar en çok izlenen filmlerden biri olacak. En son yazlık sinemaya giden babalarımızın, annelerimizin bile bu filme gideceğini düşünüyorum.”

Gerçekçi olması önemli

Çelik’e göre bu, bir vicdan filmi. Temiz bir dünya isteyen bir grup insanın hikayesini konu edinen, kimseye borcu olmayan, işkence sahnelerinin beyinlere kazınacağı bir film olacak: “Bugüne kadar birçok dönem filmi seyrettim. Ya oynayanlar işkencenin ne olduğunu bilmiyor ya da o yönetmen, yapımcı bir yerlere dokunmak istemiyor. Bir falakaya yatırılan insanın ayakları kızarmaz, şişer. Su toplar, ayak ikiye katlanır. Seni alır zıplatırlar ya da oklava tarzı sopalarla üzerinden geçilir ki şişlik insin, tekrar falakaya devam edilebilsin. Bir insana elektrik verirseniz kasılır, küt diye düşmez. Nefes alamaz hale gelirsiniz, ölecek gibi hissedersiniz. Titreme hikayesi olmaz. Şiddetten büyük acılar duyarsın elbette ama orada işkence seni psikolojik olarak yıkmaya yöneliktir. Seni arkadaşlarına, inandıklarına ihanet etmeye zorlar. Esas işkencenin kendisi budur. Bunların da bir karakter üzerinden hiçbir filmde anlatıldığını düşünmüyorum. Bizim hikayemiz bir işkence öyküsü değil ama bunlar da olacak. İnsanlar vakti zamanında cezaevlerinde nelerin yaşandığını görecek.”

Kenan Evren hala kabusum

NEVZAT Çelik, cezaevinden çıktıktan yıllar sonra bile Kenan Evren’in hala kabusu olduğunu söylüyor. “O dönemden beri rüyalarım temiz değil. Kabuslarla, küfretmelerle, haykırmalarla uyanıyorum geceleri. Kötü rüyalarla dolu gece. Beni normale döndürecek olan bu insanların adil yargılanmaları. Evren’in resim yapması bana çok dokunuyor. Genç kuşakların onu ‘tonton amca’ olarak bilmesi içimi acıtıyor, öfke uyandırıyor. Eğer o gençler, onu yargılanırken görürse aynı şeyi düşünemeyecek, o yeteneksizlikle o resimleri yapamayacak.”

Star Gazetesi