Oscar’da Beklenen Oldu

Filmler
Daha önce de söylediğimiz gibi sadece yönetmen, yardımcı kadın oyuncu ve özgün senaryo dallarında çekişmenin yaşandığı bir gece oldu. En iyi film dalında Weinstein Company’nin “Zoraki Kral...
EMOJİLE

Daha önce de söylediğimiz gibi sadece yönetmen, yardımcı kadın oyuncu ve özgün senaryo dallarında çekişmenin yaşandığı bir gece oldu. En iyi film dalında Weinstein Company’nin “Zoraki Kral”ı eylül ayında Toronto’dan çıkış yapıp Oscar’a uzanarak, son dört senedeki ‘bağımsız film’ ezberini yıkmazken; Colin Firth ve Natalie Portman da oradan iddialı girdikleri yarışı lider tamamladılar. Bundan sonra artık Eylül 2011’deki Toronto Film Festivali’ndeki Fox Searchlight-Weinstein Company çekişmesine bakmak lazım derim. Zira “Siyah Kuğu” ile “Zoraki Kral”ın pazarlama stratejileriyle geldikleri durum ortada. O zamandan sonra da favori stüdyo girişleri ve aralığın limitli Oscar tarihinden çıkan filmler yarışa dahil olacaktır. 84. Oscar Ödülleri için haritamız şimdiden hazır. Bağımsız film-stüdyo filmi çekişmesinin ayaklarını bekliyoruz.

27 Şubat gecesi düzenlenen Oscar töreni beklenen minvalde gerçekleşirken, neredeyse ödüllerin tamamı ‘sıfır’ sürprizle sahiplerini buldu. Daha önce sözünü ettiğimiz yardımcı kadın, özgün senaryo ve yönetmen dallarındaki çekişmelerden ise çok az yüzdelik farklar ile sıyrılan adaylar heykelciğe uzandı.

Toronto Film Festivali stratejik pozisyonunu güçlendirdi

Tom Hooper’ın ‘yönetmen’ ödülünü alması bir İngiliz filminde de farklı bir yönetmenlik stilinin, Oscar tarafından önemsenebileceğine gözler önüne serdi. Bu açıdan önemli bir mükafat oldu kanımca. Bunun yanında yardımcı kadında Hailee Steinfeld belli ki az farkla dışarıda kalmış. Özgün senaryoda ise “Zoraki Kral”ın (“The King’s Speech”, 2010) ‘azim hikayesi’ öyküsü öne çıkmış durumda. Ama kanımca o filmin senaryosu, yönetmenlik ve oyunculuğunun altında kalıyordu ve son 30 dakikayı kaldıramıyordu.

Neyse önemli olan bu yıl Weinstein Company’nin pazarlama kampanyalarıyla “Zoraki Kral”ı “Aşık Shakespeare” gibi kazanan koltuğuna oturtması oldu. İki yıl önce Toronto sonrası Fox Searchlight’ın yaptığı gibi yine bir şirket stratejisi galip geldi. Sıfırdan alınan bir proje doğru yatırımla finişe ulaştı. Weinstein’ler 1999’da “Aşık Shakespeare”den (“Shakespeare in Love”) sonra ikinci kez doğru at ile son düzlüğü iyi kavradılar böylece. Bu yıl 20th Century Fox’un bağımsız kolu Fox Searchlight’ın “Siyah Kuğu” (“Black Swan”, 2010) atının “Zoraki Kral” kadar Oscar’a uygun olamaması ise nihai sonucu belirledi.

Tek büyük sürpriz sinematografide yaşandı

Bundan sonra da belli ki eylül ayında Oscar çıkartan festival olarak nam salan Toronto Film Festivali, Fox Searchlight ile Weinstein Company’nin çekişmesini daha derinden hissedecek. Zira bu Toronto’nun galip geldiği beşinci sene olmuş durumda. Bu ödüller konusunda önemsenmesi gereken de bu.

Bir de tabii sinematografi dalında Wally Pfister’in dördüncü adaylığıyla, dokuzuncu adaylığını “İz Peşinde” (“True Grit”, 2010) ile kazanan Roger Deakins’in önüne geçmesinin gecenin sürprizi olduğunu söyleyebiliriz.

James Franco töreni kaldıramadı

Bir kaç kelam da organizasyon hakkında etmek lazım. Tören açısından son yılların en zayıf halkasıyla yüzleştik. Özellikle arka plan görüntülerinden “Rüzgar Gibi Geçti” (“Gone with the wind”, 1939), Bob Hope gibi göndermelerle yapılan nostalji dokundurmaları, belli ki iki genç yeteneğin katkısını alamadı.

Zira James Franco “127 Saat”teki (“127 Hours”, 2010) oyunculuğunu saymazsak kalitesini kanıtlamış bir isim değil. Buna ek olarak mizah uygulama konusunda da bir becerisi olduğu söylenemez. Törende de bu durumdan enstanteneleri Anne Hathaway’in kurtarma çabaları ile izledik. Onların yerine Billy Crystal olsaymış veya Hugh Jackman’ın sahne şovları odaklı bir şey çıksaymış daha kaliteli bir snuç alınırmış kuşkusuz. Zira burada Crystal’ın filmler arasında dolaşıp espri patlatan mantığı iyi uygulanamamış. Özellikle “Başlangıç” (“Inception”, 2010) kısmı parodiden öteye gidememiş.

HT